Washington Post muhabirleri Erin Cunningham ve Mohammad Mahdi Sultani imzalarıyla yayınlanan haberde "Yıllar önce Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali binlerce kişinin İran'a iltica etmesine neden olmuştu. Bugün aynı kişiler bir kez daha güvenli yeni bir yer arayışıyla Türkiye'ye gidiyor. Bu seferki göçün nedeni ise ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının doğurduğu zorlu ekonomik şartlar" deniyor.
Van mahreçli haberde İran sınırındaki kentteki Afgan sayısının giderek arttığı ifade ediliyor ve "Sokaklarda, parklarda, otogarda uyuyorlar. Kent dışına seyahat etmeleri yasaklanmış durumda. Büyük kısmı ya İran'da doğmuş ya da uzun yıllar İran'da yaşamışlar" deniyor.
En çok iltica başvurusu yapan Afgan mülteciler
Türkiye İçişleri Bakanlığı verilerine göre 2019'da Türkiye'ye ulaşan ve iltica başvurusu yapan en büyük grup Afganistan vatandaşlarıydı. 2018'de 100.000 civarında olan Afgan mültecilerin sayısı, 2019'da 184.000 seviyesine ulaşmış durumda.
Washington Post haberinde Türk yetkililerin bu mültecilerin iltica göç etmeden önce hangi ülkede yaşadıklarının kaydını tutmadığını ifade ediyor ve "Kaç kişinin Afganistan'dan yola çıkıp İran'ı transit geçerek Türkiye'ye ulaşan kişiler olduğu ya da kaçının uzun yıllardır İran'da yaşayan Afganlar olduğuna dair bir veri yok" diyor.
Ancak Washington Post'a konuşan yardım kuruluşu çalışanları, Van'da konuştukları Afgan mültecilerin büyük kısmının İran'dan geldiğini söylediği aktarılıyor.
“Sınırı yürüyerek geçiyorlar”
Haberde, "Sınırı yürüyerek geçen mülteciler, yolda gördükleri korkunç manzarayı anlatıyor ve yolculuk sırasında hayatını kaybetmiş birçok kişinin cesetlerinin yanından geçtiklerini söylüyor. Kimisi yorgunluktan bitap düşmüş, kimisi yoldaki kaos içerisinde ailelerini kaybetmiş, kimisiyse karanlık gecelerde yollarını şaşırıp kaybolmuş. Bazı mülteciler Türk ve İran askerlerinin kendilerine ateş açtığını anlatıyor, insan kaçakçıları tarafından sınırda terk edildiklerini söylüyor" deniyor.
Washington Post'a konuşan Ramazan isimli bir mülteci, Türkiye'ye üç çocuğuyla birlikte ulaştığını anlatıyor: "Karanlıkta dağlık bölgedeki geçitlerde yürürken eşi dağın yamacından aşağı düşmüş. Vadinin dibindeki eşinin çığlıklarını duyabildiğini anlatıyor. Ancak insan kaçakçılarının durup yardım etmelerine izin vermediğini söylüyor."
“Mülteciler Van otogarında toplanıyor”
Son 10 yıldır Tahran'da yaşamış olan altı çocuk annesi bir diğer Afgan mülteci Meryem Fazlı'nın ise "24 saat hiç durmadan yürüdük. Dik yamaçlardan düşmüş insanların cesetlerini görebiliyorduk. Kolu, bacağı kırılmış olanlar vardı. Bazı yaşlılar terk edildi" dediği aktarılıyor.
Haber şöyle devam ediyor: "Yumuşak sesli bir kadın olan Meryem, çocuklarıyla birlikte Van otobüs garındaki yeşillik bir alanda oturuyor. İran'da daha fazla hayatta kalamayacaklarını düşünerek yola çıkmışlar ve sadece birkaç gün önce buraya varmışlar."
Haberde, Van Emniyeti'nin Afgan mültecileri otogarda topladığı ifade ediliyor ve gelenlerin kayıt işlemlerinin de burada yapıldığı aktarılıyor:
"Kayıt işlemleri sonrası ya başka bir kente naklediliyorlar ya da bir çadır kente gönderiliyorlar. Bir kısmı da daha önce hayatlarında hiç görmedikleri Afganistan'a iade ediliyor."
İran'da yaklaşık 1 milyon kayıtlı Afgan mültecinin yaşadığı hatırlatılan haberde, bu mültecilere belli sektörlerde çalışma izni tanındığı da belirtiliyor.
“Nereye dönsek duvara tosluyoruz”
1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali ile başlayan mülteci akını sonucunda bugün İran'da yaklaşık 3 milyonluk bir Afgan nüfusu oluşmuş durumda. Ancak Washington Post haberinde Afganların büyük kısmının İran'da kaydı olmadığı, kaçak işlerde çalıştıkları ve bu nedenle de ABD'nin yaptırımları karşısında herhangi bir güvencelerinin olmadığı ifade ediliyor.
30 yıldır İran'da yaşadığını anlatan bir diğer Afgan mülteci Tamana Gulami'nin, "Birçok Afgan ekonomik imkansızlıklar nedeniyle İran'ı terk edip Türkiye'ye gidiyor. Amerika'nın İran politikaları nedeniyle her şey kötüye gitti" dediği aktarılıyor.
İran'da faaliyet gösterme izni olan beş uluslararası yardım kuruluşundan birisi olan Norveç Mülteci Konseyi, İran'daki Afganlara yardım ulaştırmanın dahi zorlaştığını aktarıyor.
Washington Post'a konuşan Norveç Mülteci Konseyi Başkanı Jan Egeland, yaptırımlar nedeniyle banka transferlerini yapamadıklarını anlatıyor ve "Nereye dönsek duvara tosluyoruz. Yardıma muhtaç Afganların sayısı ikiye katlandı. 3 milyona yakın kişi açlık sınırına itilmiş durumda" diyor.
“O cehennemden kaçmaya karar verdik”
Washington Post'a hikayesini anlatan bir diğer kişi ise gençlik yıllarında Afganistan'dan İran'a göç etmiş olan 50 yaşındaki Rajaba Rezai.
İran'da çalışma izni olmamasına rağmen, Kum kentinde bir plastik terlik atölyesi kurmayı başardığını anlatan Rezai, ülkenin en büyük petrokimya tesisinin ABD yaptırımları tarafından hedef alınmasıyla ihtiyaç duyduğu sentetik plastik polimer malzemenin fiyatının bir anda arttığını anlatıyor.
Rezai, siparişlerin de kesilmesiyle birlikte 30 yılı aşkın süredir işlettiği atölyesini satmak zorunda kaldığını, tüm bunların sonunda da eşi ve çocuklarıyla birlikte Türkiye'ye iltica etmeye karar verdiğini söylüyor.
Van'da tuttuğu bir apartman dairesinde Washington Post'a konuşan Rajaba Rezai, "Hayatımızı zar zor idame ettiriyorduk. Ama bir noktadan sonra durum katlanılmaz oldu… O cehennemden kaçmaya karar verdik" diyor.
“Hayattan ümidi kesip buraya gelmek istemişler”
Haberde Van'ın kuzeyindeki bir mezarlığın da genişletildiği ifade ediliyor ve bu durum için 'Zorlu yolculuğun açık bir göstergesi' deniyor.
Yaklaşık 10 yıldır Van'da yaşadığı belirtilen bir Afgan olan Seyid Mustafa Haşimi'nin hayatını kaybetmiş Afganların gömülme işlemlerini yürüttüğü aktarılıyor.
Haberde, "Tren istasyonunun yakınlarındaki bu mezarlığa gömülenlerin bazıları insan kaçakçıları tarafından taşınırken trafik kazalarında ölmüşler. Bir kısmı dağ geçitlerinde hayatını kaybetmiş ve cesetleri Türk güvenlik güçleri tarafından bulunmuş. Mezarlıktaki Afganların büyük kısmı bu yıl ölmüşler" deniyor.
Afgan bir imam olan Muhammed Hüseyin Sultani'nin hayatını kaybetmiş Afganların bedenlerini dini kurallara göre yıkayıp toprağa verdiği aktarılıyor. Washington Post'a konuşan Sultani, "Eğer morg aile yakınlarını bulamazsa beni arıyorlar. Ben de isim olmadan, hiçbir şey olmadan defnediyorum. Hayattan ümidi kesip buraya gelmek istemişler" diyor.