'Baykuşun ellerinde kalmış yıkıntılar' ve Ehmedê Xanî

Ülkesi dört parçaya bölünmüş halkına yol göstericilik yaparak Kürdlerin ortak değeri vasfını hak eden Xanî’nin unutturulması gerekir.

Hatice Özhan

28.06.2017, Çar | 12:51

'Baykuşun ellerinde kalmış yıkıntılar' ve Ehmedê Xanî
Makaleyi Paylaş

İçinden çıktıkları toplumların kültürel, sosyal, psikolojik, edebi, bilimsel cihetlerden moral değeri olmalarının yanı sıra insanlığın da ortak moral değeri olmayı başarmış önemli insanlar vardır bu hayatta. Dünyaya mal olmayı başarmış bu insanlar, ortaya koydukları fikirsel ürünlerle buluşlarla dünyanın bugünkü gelişim ve ilerleme düzeyini yakalamasında en başat faktörlerin başında gelirler. Böylece sadece kendi toplumlarının bir değeri olmakla sınırlı kalmayıp tüm insanlığın minnetini kazanan bu insanlar kutsal birer metin gibi herkesçe üzerine titrenilen, herkesin hafızasındaki unutulması asla mümkün olmayan bir anıya dönüşür. Örneğin dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Johann Wolfgang von Goethe, sadece Alman toplumunun hafızasıyla sınırlı kalmayıp tüm insanlığın ortak hafızasında yer edinen, edebi cümlelerin ise en önemli “öğesi” olmayı başarmış önemde bir isimdir. Yanı sıra Sigmund Freud, Friedrich Hegel, Konfüçyüs, John Locke, Immanuel Kant, Descartes, Friedrich Nietzsche, Karl Marks, Platon(Eflatun), Aristoteles, Bertolt Brecht, Cesare Pavese, Louis Aragon, Victor Hugo, Ernest Hemingway, Michelangelo ve isimlerini burada sayamadığım binlercesi ortak hafızanın unsurları, dünya düşünsel gelişiminin katalizörleridir. Platon’un mağarasından dışarı çıkmayı başararak gölgelerin asıl kaynağını görmeyi başaran bu isimler, geri dönerek karanlık mağarada mahkûm olan insanlığa, ” duvarda gördüklerinin zahiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırmaya çalıştılar. Ve büyük bir sebatla ikna etmeyi başardılar da nihayetinde…

Duvarda görülenlerin zâhiri olduğu bilincini insanlığa sunan bu isimlerin yanına ismini altın harflerle yazdıran bir şahsiyet de büyük Kürd şairi ve filozofu Ehmedê Xanî’dir. Ortadoğu’nun en ünlü orta ve yakınçağ şairleri arasında en çok okunan ve eserleri yabancı dillere tercüme edilerek hakkında kitaplar ve makaleler yazılanların başında gelen Ehmedê Xanî ortak hafızanın başatlarındandır. Kürd toplumu tarafından bilge olarak tanınan Xanî eserlerini anadili Kürdçe dilinde kaleme almıştır. Yaşadığı dönemde Kur’an dili Arapça, edebiyat dili Farsça, resmi dil Osmanlı Türkçesi ve anadili Kürdçe dört temel dil önem taşımaktaydı. Her dört dile de iyi derecede hâkim olan Xanî eserlerini Kürdçe kaleme almıştır. Xanî’nin Kürdçe ile yazdığı eserler;

Nûbehara Biçûkan: 1683 yılında yazdığı Arapça Kürdçe sözlük Eqideya İmane: 1697 yılında yazdığı bir akaid kitabıdır. Mem û Zîn: 1694 yılında tamamladığı bir aşk destanıdır. Diwan: Değişik süreçlerde çeşitli sebeplerde söylediği şiirleri kapsamaktadır.

Ehmedê Xanî ve eserleri en geç 1830 yılından itibaren Avrupa entelijansiyasında bilinen bir isim olarak oradaki dergilerde yer almaya başlar. Kürd entelijansiyasının Xanî’nin eserleriyle ilk ciddi buluşması ise Kürd dergilerinin yayınlanmaya başladığı dönem olan 19. Yüzyılın sonlarından itibaren başlar. Böylelikle de Ehmedê Xanî’nin 2656 beyitlik şaheseri Mem û Zîn 1919 yılında ilk defa bir matbaa baskısıyla yayımlanmış olur. Beraberinde de Leningrand, Şam, Süleymaniye; Türkiye ve İran’da yapılan yayınlarla Ehmedê Xanî ve eserleri hakkındaki çalışmalar yürütülmeye devam etti. Mem û Zîn’in bazı dillere çevirilerinin yayınlanması da bu döneme denk gelir. Mem û Zîn ile ilgili Araştırmacı Mehmed Emin Bozarslan’ın 1992 senesinde UNESCO başta gelmek üzere çok sayıda önemli kuruma verdiği konferanslar da bu dönem itibariyle ki önemli gelişmelerdendir. Yanı sıra 2000’li yıllarla birlikte Ehmedê Xanî ve eserleri, yapılan çalışmalarla Türkiye ve Irak Kürdistan’ında gerçekleştirilen birtakım etkinliklerle ve yayınlarla halkla buluşturulması sağlanıldı. Özellikle de memleketi Serhad bölgesinin Bayazıt şehrinde Xanî ile ilgili düzenlenilen etkinlikler, çeşitli ikonik görüntüler bu buluşmanın en samimi örneğidir. Yörede ‘Hani Baba’ olarak anılan Xanî’nin türbesi burada bulunmakta ve inanç turizminde önemli bir yer teşkil eder. Şehrin hemen her caddesindeki levha ve afişler Xanî adı ve şiirleri ile süslenmiştir. Ancak toplum için bu denli önemli bir ismin anıtı hiçbir kaygıya düşülmeden pervasızca Doğubayazıt Belediyesi’ne atanan kayyum tarafından yıkıldı. Platon’u, Aristotales’i “terörist” diye algılayan zihniyet belki de onların da büstlerine erişme güçleri olsaydı Platon’la Aristotales’i de yerle bir edeceklerdi. Hem ayrıca büyük filozof Xanî’nin anıtını da tahminen “teröre” destek sunduğu gibi duyanları gülme krizine koyacak bir mizahi gerekçeyle yıktılar. Yıktıklarının, varlığını halkın gözünde ölümsüzleştiren Xanî olmadığını, Xanî’nin yıkılamayacağını onlar da farkında. Bunun kültürel bir soykırım harekatı olduğu şüphesizdir. Soykırımla hedeflenen mağara karanlığından halkını kurtarmak için uğraşan ve bunu sağlayan Xanî ile toplumunun buluşmasını, göz göze gelmesini engellemek. Kürdlerin tekrardan mağaraya mahkum edilmeye mecbur bırakıldığı bir dönemde, halkına zâhiri gösteren Xanî’nin ortadan kaldırılması gerekirdi. Halkla Xanî hiçbir şekilde buluşmamalılar! Çünkü bu buluşma, kendi toplumunu çok iyi tanıyan ve toplumunun ihtiyaçlarının bilincinde olan bir toplumbilimci, karanlık mağaradan toplumunu çıkartmak için uğraşan, halkına gördüklerinin zâhiri olduğunu anlatmaya çalışan bir filozof ile Kürd toplumunun buluşması demektir. Ülkesi dört parçaya bölünmüş halkına yol göstericilik yaparak Kürdlerin ortak değeri vasfını hak eden Xanî’nin unutturulması gerekir. Çünkü Xanî yüzyıllar öncesinden bir şey demişti bugünleri sanki görürcesine;

“Bizim de bir padişahımız olsaydı eğer

Allah ona bir taç layık görseydi eğer

Belirlenmiş olsaydı ona bir taht

Açıkça açılırdı bizim için de baht

Elde edilseydi ona bir taç

Elbette olurdu bize de revaç

Gam yerdi biz öksüzler için ve de acırdı

Soysuz ve açgözlü çıkarcıların elinden bizi kurtarırdı

Bize galip gelmezdi şu Rom, ona yenilmezdik

Ve baykuşların elinde viraneye dönmezdik

Tutsak, yoksul ve çaresiz düşmezdik

Türklere ve Taciklere yenilip boyun eğmezdik.

“Baykuşun ellerinde kalmış yıkıntılar”da şimdi büstüne dahi tahammül edilemeyen büyük filozofun yukarıdan bizlere bakıp “size sahip çıkan bir padişahınız halen de yok mu?” diye sorduğunu duyar gibiyim. Bu soruya iç rahatlatıcı bir cevap vereceğimiz güne dek ne Ehmedê Xanî bunu sormaya devam edecektir. Ta ki baykuşlar “yıkıntıları” terk edinceye dek Xanî’nin sorusunu tüm benliğimizde hissedeceğiz.


Yararlanıla kaynak:

Salnama Ehmedê Xanî Yıllığı

Hazırlayanlar(Mehmet Gültekin, Bahar-Nihat Gültekin)

Belge Yayınları (2010)

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
6490 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:21:32:43
x