Kürdler’in Düzenli Ordusu Kuruluyor

Peşmerge Bakanlığı’nın, Kürdistan’da görev yapan ABD’li, İngiliz ve Alman askeri danışmanların katkılarıyla hazırladığı bir projeyle bütün Peşmerge Güçleri’ni bakanlık çatısı altında birleştirerek birleşik bir Kürd gücünü oluşturma kararına direnmenin rasyonel olmayacağı, gelinen noktada, Kürd partilerince anlaşılmışa benziyor.

Hatice Özhan

15.05.2017, Pts | 09:24

Kürdler’in Düzenli Ordusu Kuruluyor
Makaleyi Paylaş

Irak Kürdistanı’nda uzun bir süreden beridir muğlaklığını koruyarak devam eden birleşik bir Peşmerge ordusunun kurulması sorununa nihayet bir çözüm kapısı aralandı. Güney’li siyasal partiler arasında yaşanan güç savaşlarından ileri gelen siyasi istikrarsızlık ve bu istikrarsızlığı kullanan komşu ülkelerin manipülasyonları, düzenli ordunun kurulması konusu başta gelmek üzere çok sayıda ulusal sorunun ortak bir havuzda birleşilerek çözümlenmesine olanak tanımıyordu. Ancak geçtiğimiz günlerde, Kürdistan Bölgesi Peşmerge Bakanlığı’nca alınan Peşmerge birliklerinin birleştirilmesi kararı, Kürdistan coğrafyasında birinci dereceden öneme sahip olan güvenlik gereksiniminin daha disiplinli ve profesyonel bir aygıtça giderileceğini muştulaması bakımından önemlidir. Beraberinde de Güneyli Kürd partilerinin ulusal bir kararda buluşabileceklerini göstermesi bakımından bu yeni durum önemini daha da bir arttırıyor.

Kürdistan Demokrat Partisi’nin (PDK) 80. birlikleri ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) 70. birliklerinin birleştirilmesine dair bu karar ile birleşik bir Peşmerge Ordusu’nun ilk temelinin atılmış olmasında elbette ki dış faktörlerin etkisi var. ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi sahada ağırlığı olan devletlerin, Peşmerge gücünü birleşik modern bir orduya dönüştürme kararının nereden kaynaklandığına da kısaca değinmek gerekir.

Yüzyıllardan beri bu coğrafyada saldırılara, istilalara ve katliamlara maruz kalan; çağdışı akımlara karşı BM kararıyla yürütülen bir mücadelede başat rol oynayan Kürd’lerin büyük devletlerce desteklenmemesi düşünülemez. Özellikle de IŞİD sonrasında yaşanacak yeni başka saldırılar ve tehlikeler karşısında, sahada büyük askeri başarılar gösteren Kürd’lerin yalnız bırakılması demek, tarihteki büyük hatalardan ders çıkarılmadığı demektir. Sahadaki büyük devletler, biraz da bu dersten aldıkları bir ana fikirle olsa gerek bir yıldan beridir el altından görüşmeler yürütüyordu. Zaten bu kararın alınmasının çok öncesinden, el altından yürütülen görüşmelerin sonuç vereceğine dair ilk işaretler ise YNK’nin Kerkük’teki Kürdistan bayrağının asılmasına dair kararın arkasında durması ve bağımsızlık referandumuna yeşil ışık yakmasıydı. Peşmerge Bakanlığı’nın, Kürdistan’da görev yapan ABD’li, İngiliz ve Alman askeri danışmanların katkılarıyla hazırladığı bir projeyle bütün Peşmerge Güçleri’ni bakanlık çatısı altında birleştirerek birleşik bir Kürd gücünü oluşturma kararına direnmenin rasyonel olmayacağı, gelinen noktada, Kürd partilerince anlaşılmışa benziyor. Çünkü; bağımsız Kürdistan’ı koruyacak profesyonel eğitimlerden geçmiş birleşik güçlü bir Peşmerge Ordusu’nun kurulması Kürdistan’ın topyekûn siyasal çıkarları ve varlığı de için önemlidir. Kürd partilerinin bu faydayı gözetmemesi irrasyonel bir davranış olurdu doğrusu. Bu gözetim, aslında insanlık tarihi boyunca değişmeden varlığını hissettiren ve koruyan bir güvenlik gereksinimine de işarettir. Bu noktada Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini hatırlamakta ve buna biraz göz gezdirmekte fayda var.

Sosyal bilimci Abraham H. Maslow klinik gözlemlerinden yola çıkarak insan davranışlarına yön veren temel gereksinimlerin neler olduğunu ihtiyaçlar hiyerarşisi çalışmasıyla ortaya koymuştur. Bu ihtiyaçları belli bir sıraya koyarak 5 temel kategoride inceleyen Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde güvenlik gereksinimi fizyolojik gereksinimlerden sonra ikinci sıradadır. Bu denli gerekli bir ihtiyacın önemi tüm büyük insan topluluklarında, devlet organizasyonlarında nasıl daha da bir önem arz etmesin ki? Modern dönemlerde güvenlik gereksinimini karşılamak için düzenli ordular kuran devletler bu sayede istikrarlı bir siyasi vizyonda elde etmişlerdir. Modern zamanların çok öncesine gidildiğinde de güvenlik gereksiniminin ne denli öncelik alındığına insanlık, tarihsel bilgiler ışığında şahittir.

Tarihte bilinen ilk büyük ve düzenli orduyu kuran Akadlar (M.Ö 4000-M.Ö 2100) bu konuda verilebilecek yerinde bir örnektir kanımca. M.Ö 4 binde Arap Yarımadası’ndan Mezopotamya’ya ilk gelen ve yerleşen Sami asıllı bir kavim olan Akadlar, kral Sargon liderliğinde Sümerlileri yenerek kurulan bir devlettir. Sümerliler’in kuzeyinde, Fırat Nehri boylarında tarihte ilk bilinen imparatorluğu kuran Akadlar’ın istikrarlı genişlemesindeki en büyük pay; ilk düzenli ordu sistemini kurmuş olmalarından gelir.

Tarihin ilerleyen dönemlerinde de eklektik bir şekilde, devletleşen ulusların hepsi düzenli ordu sistemini bünyelerinde inşa etmişlerdir. Devletleşmeye doğru giden Güney Kürdistan’ın da hem tutarlı bir siyasi ortam kazanması hem de bir cadı kazanına dönüşen Ortadoğu’da gerekli olan güvenlik gereksiniminin profesyonel bir askeri idare ile yönetilerek giderilmesi bakımından düzenli bir ordunun zaman geçirmeden kurulması geciktirilmeyecek bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Bilhassa da, gelecekte nasıl yaşamak istediklerine kendilerinin karar vereceği bir Kürd gerçekliği oluşmuşken, Kürd’lerin bu ihtiyacı spekülatif bir seviyede bırakacaklarını düşünmek büyük bir talihsizlik olur. Kürd’lerin önünde 2017 yılının ikinci yarısı itibariyle iki seçenek duruyor. Referandumla konfederal bir devlet yapılanmasına mı yoksa tam bağımsızlık tercihine mi gidilecek? Her iki sorunun Bağdat ve Birleşmiş Milletler’le yapılacak müzakereler neticesinde bir netliğe kavuşacağının güçlü sebepleri ortadayken, beraberinde de düzenli orduya geçiş sorununun tam anlamıyla çözüme kavuşması öz güveni yüksek bir Kürdistan’ın bizleri bekliyor olması demektir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
8884 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:19:52:06
x