IŞİD saflarına katıldıktan sonra İsveç’e geri dönen cihatçıların çocuklarının durumu devlet kurumları arasında anlaşmazlığa ve krize yol açtı.
Çocuklarıyla birlikte giderek IŞİD saflarına katıldıktan sonra İsveç’e geri dönen cihatçıların çocuklarının durumu devlet kurumları arasında anlaşmazlığa ve krize yol açtı.
“Çocuk Ombudsmanı”, Sosyal Hizmet bürosu çalışanları ve Emniyet yetkilileri, İsveç güvenlik polisini (Säpo) çocuklar hakkında kurumları bilgilendirmemekle suçluyor.
Säpo, İsveç’ten 300 civarnda cihatçının IŞİD saflarına katılmak için Suriye ve Irak’a gittiğini tahmin ediyor. Bunların bir kısmı savaşta yaşamını yitirdi ve bazıları da dönüş yaptı. Gidenlerin bazıları birlikte eş ve çocuklarını da götürüyorlar. Säpo, İsveç’ten gidenler arasında 60 civarında çocuk bulunduğunu tahmin ediyor.
Geçtiğimiz yıl İsveç’in batısındaki bir yerleşim biriminde yaşayan genç bir kadın çocuklarıyla birlikte Suriye’ye giderek IŞİD saflarına katıldı. 3 yaşındaki oğlunun kalaşnikof taşırken çektiği resmini Facebook hesabından yayımladı.
El Bombasıyla oynarken öldü
İsveç’e geri dönüş yapan kadının 3 yaşındaki oğlunun bir el bombasıyla oynarken bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdiği anlaşıldı.
Patlama sırasında çocuğun yakınlarında bulunan kardeşinin de hafif yaralandığı belirtiliyor. Olanlar kadının yakınlarının kurumları bilgilendirmesi üzerine medyaya yansıdı. sosyal hizmet kurumları ve yerel polis yetkilileri, geri dönen ailelerin çocukları hakkında kendilerini bilgilendirmeyen Säpo’ya sert eleştiriler yönelttiler.
Korkunç olaylara tanık olan çocukların durumlarının sosyal hizmet kurumlarına bildirilmesinin zorunlu olduğunu söyleyen Çocuk Ombudsmanı Fredrik Malmberg, Säpo yetkililerini toplantıya çağırdı.
Göteborg ili polis yetkililerinden Ulf Merlander de, Säpo’nun tutumuna tepkili. Merlander, Säpo’nun çocuklarla ilgili bilgileri yerel polis ve sosyal hizmet yetkilileriyle paylaşması gerektiğini söylerken, Säpo yetkilileri İsveç Devlet Televizyonunun konu hakkında söyleşi yapma istemini reddetti.
Televizyona bir mektup yollayarak ellerindeki pek çok bilginin gizli olduğu için çocuklar hakkındaki bilgileri başka kurumlarla paylaşamayacaklarını bildirdi.
Merlander ise, çocuklar söz konusu olduğunda gizlilik kaygısının olmaması gerektiğini belirttiyor, “Bu çocuklar hakkında davalar açılmayacak. Adalet kurumları değil, sosyal hizmet kurumları ve okullar bu çocuklarla ilgilenecek” diyor.