Tehditler bir kenara Kürtlerin diyalog defterinde anlamlı not hâlâ yok. ENKS-PYD arasında belli konularda anlayış birliği hasıl olsa da pozisyonlar ve talepler arasındaki uyumsuzluk uçurum gibi.
Türkiye’nin Rojava\'ya gerçekleştirdiği askerî harekât sonrası Rojava’daki Kürt partileri arasında gündeme gelen birlik arayışları “ENKS Türkiye destekli muhalefetten çekiliyor” yönündeki iddiaların ardından yeniden ısındı.
Daha sonra bu iddia, Suriye Ulusal Kürt Konseyi (ENKS) tarafından yalanlansa da ENKS ile PYD arasındaki birlik arayışları tartışmaları yeniden konuşuluyor.
Gazeteci Fehim Taştekin, bu konuyu mercek altına aldığı Duvar’daki yazısında “Kürtlerin diyalog defterinde anlamlı not hâlâ yok. ENKS-PYD arasında belli konularda anlayış birliği hasıl olsa da pozisyonlar ve talepler arasındaki uyumsuzluk uçurum gibi” diyor.
Bu dönemin dış politikasına damga vuran bariz unsurun “bozmak” ve “bozguna uğratmak” olduğunu söyleyen Taştekin, bozguna uğratılan konuları şöyle aktarıyor:
“– Kürtlerle Kürtlerin diyaloğu.
– Kürtlerin Rus garantörlüğüyle garantiye alma umudu.
– Kürtlerin Şam’la çözüm yolu.
ENKS’nin Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’na (SMDK) katıldığında Ankara’nın nezdinde “Kürtlerin meşru temsilcisi” olarak “iltifat” gördüğünü anımsatan Taştekin, şunları söylüyor:
“Yeter ki ‘terör örgütü’ saydıkları Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD) gayrimeşru ve suçlu ilan etmeye bir vesile olsun. Ancak bu itibar perçinsiz; ENKS, PYD ile uzlaşma masasına oturduğunda ‘meşru temsilci’ ifadesi anında ‘paravan’ oluveriyor. Aynen AA’nın haberinde geçtiği gibi: ‘ABD ve Fransa, Suriye’nin kuzeyindeki işgalci örgüt YPG/PKK’ya uluslararası arenada temsil alanı açmak için ENKS’yi paravan olarak kullanmaya hazırlanıyor.’
İddiaya göre ABD ile Fransa, ENKS’ye ‘SMDK’dan ayrıl’ demiş, bunun için de Kürdistan Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani devreye sokulmuş! Bu iddiayla bir parmak da Erbil’e sallanıyor. Dün ‘YPG, Roj Peşmergelerinin dönüşüne engel oluyor’ diye yakınırken bunu temin edecek görüşmeleri “terör” parantezine alıyor. Kürtleri seçeneksiz bırakan imha ve baskı siyaseti, bir noktadan sonra duruma müdahil olan NATO ortaklarına da çatıyor.”
Taştekin, “Farklı programları, taban tabana zıt anlayışları, örgütsel yapıları ve çalışma tarzları, birbirine hasım iç ve dış bağlantıları nedeniyle ENKS-PYD ortaklığı zaten zor” diyor ve ekliyor:
Bu hakikat bir yana en ufak diyalog Ankara’da alarm nedeni. Bir de ENKS’ye ‘Alternatifsiz değilsin, üzerini çizeriz’ der gibi ‘Bağımsız Suriye Kürt Birliği’ Türkiye için konuşan Kürt olarak sahne alıyor. Suriye sahasında karşılığı olmayan bu derneğin başkanı Abdülaziz Temo, ‘Terör güçleriyle diyalogu reddediyoruz’ diye çıkışıyor. Daily Sabah, derneği “Suriye’deki Kürtlerin çoğunluğunu temsil eden” diye takdim ediyor. SMDK’dan bir yetkili de PYD’yi terör örgütü olarak gördüklerini hatırlatıp görüşmeleri ‘Kabul edilemez’ diye niteliyor. Yani İstanbul merkezli Suriye muhalefeti ‘Türkiye’nin kırmızı çizgisini aşan bizden değildir’ diyor. Sıradaki muhtemel ayar; çok istiyorsan İstanbul yerine Kahire’yi mesken tutabilirsin!”
“Tehditler bir kenara Kürtlerin diyalog defterinde anlamlı not hâlâ yok” diyen Taştekin, şöyle devam ediyor:
“ENKS-PYD arasında belli konularda anlayış birliği hasıl olsa da pozisyonlar ve talepler arasındaki uyumsuzluk uçurum gibi. Amerikan-Fransız baskısı bu açığı kolayca kapatamaz. Barzani ailesinin yapabilecekleri de Türkiye ile ilişkilerin selameti için mahdut. Zine Werte’de KDP-PKK karşı karşıya gelirken iki hareketin Suriye’deki izdüşümlerini çakıştırmak ne denli mümkün? Suriye’yi diğer parçalardan ayrı tutan bir yaklaşım Amerikalıların beyin konforuna uyuyor olabilir ama bunun gerçeklikle bir ilgisi yok.
Beri taraftan Ruslar, Kürtlerle diyalogu sürdürüyor ama bunun siyasal çözüme evrilmesinin önündeki engeller taş gibi duruyor. Türkiye hem Moskova ile ilişkilerini hem sahadaki askeri varlığını caydırıcı faktör olarak kullanıyor. Meselenin asıl muhatabı Şam ise diyalogu müzakere aşamasına geçirmiyor.
Kürtlerle ilgili açılımın Amerikan askeri varlığını bitireceğine dair somut bir öngörünün olmaması Şam ve müttefiklerinin temkinli olmasında önemli bir etken.”