Suriye'de yaşanan gelişmelerle ilgili bir yazı kaleme alan deneyimli gazeteci Fehim Taştekin, "Rusların Esad’dan vazgeçilebileceği yönündeki sinyaller yeni manevra alanları açma ya da Şam’da meselelerin ciddiye alınmasını sağlama amacı da güdebilir. Bir süreden beri verilen mesaj zaten net: Reformlar olmadan, yolsuzlukla mücadele edilmeden, anayasa hazırlığı ilerlemeden sadece askeri operasyonlarla Suriye düze çıkamaz" dedi.
Son günlerde ortaya atılan kimi iddiaları hatırlatan Taştekin, "Suriye’de bütün taraflar için zorlayıcı faktörler hakikattir. Kriz en zor dönemecinde. Final sahnesi taraflara istemedikleri tercihleri dayatıyor. Buna şimdi bir de korona salgını, zora düşen ekonomiler, yerin dibine batan petrol fiyatları eklendi" ifadelerini kullanıyor.
Duvar'da yer alan"Putin, Esad’ı gözden çıkarıyor mu?" yazasında Taştekin, "Bölgedeki yorumcular, Rus medyasında Esad’ın yönetme kapasitesini sorgulayan tespitlerden hareketle Moskova’nın yeni bir arayış içinde olduğu sonucuna varıyor" bilgisini paylaşıyor ve devam ediyor:
"İddiaya göre Rusya ile Batı arasında bir yol haritası şekillendi bile. Esad’ın kenara çekilmesi, koltuğa Ulusal Güvenlik Dairesi Başkanı Ali Memluk’un geçirilmesi, böylece düzende devamlılığın sağlanması, buna karşın Suriye’ye karşı diplomatik tecrit ve yaptırımların kaldırılması, yeniden inşa sürecinin başlaması öngörülüyor. Muhalif isimlerden Dr. Kemal Lebvani de Memluk’un üzerinde uzlaşılan isim olarak kendi kulaklarına çalındığını söylüyor. Hatta tarih veriyor: “Esad’ın fişi haziranda çekilecek.” Bu senaryoda İran’ın Suriye’den uzaklaştırılması hedefi de gizli. İşte o yüzden İran, Esad’a “Rusya vazgeçse bile Tahran seni terk etmeyecek” diye araya girdi!
Suriye’de rejim değişikliği hayal olunca ‘tutum değişikliği’ yeni koşul olarak dayatılıyor. Memluk’la kıyaslanırsa Esad rejimin yüzüdür, tamamen özü değil. Asker kökenli babasından farklı olarak Londra’da tıpla meşgulken Şam’a getirilip sisteme sokulmuştur. Memluk ise sistemin ta kendisidir. Yabancılarla en kritik pazarlıkları yürüten kişidir. Ayrıca Suriye’nin en fazla problem edinilen ‘direniş çizgisi’ Memluk’un şahsında daha belirgin."
Rusya'nın Suriye’de başarısızlığa uğrattığı Körfez-Batı blokunun kimi aktörleriyle şaşırtıcı bağlar geliştirdiğini dile getiren Taştekin, "Artık bu cenahtakiler İran’ı geriletmek için Rusya’nın oyun kuruculuğuna göz kırpıyor. Yine de Rusya’nın İran’a, İran’ın da Rusya’ya ihtiyacı bitmiş değil" ifadelerini kullanıyor.
"Bir dizi gerçeklik var ki Rusya’yı esnek ya da uzlaşmacı arayışlara itebilir" diyen Taştekin oları şöyle sıralıyor:
"– Türkiye’nin, 6 binin üzerinde askeri araç ve 20 bin askerle İdlib’de aldığı pozisyon, Şam’ın Suriye’nin tamamını kontrol altına alma hedefini zorlaştırıyor. Yani Ankara mevcut pozisyonuyla ‘bölünmenin garantörü’. Yine Türkiye, İdlib’in yanı sıra Afrin, Cerablus, Azez, El Bab, Ras’ul Ayn ve Tel Ebyad’daki saha kontrolünü kendi koşullarını dayatmak için kullanıyor. Bu, Amerikan hesaplarıyla tamamen uyumlu bir baskı mekanizmasıdır.
– Amerikalılar da İran’ı geriletmek ve Şam’da eksen değişikliğine yol açmak için ne Fırat’ın doğusundaki petrol bölgelerinden ne de Ürdün-Irak-Suriye sınırlarının kesiştiği Tanaf üssünden çekilmek niyetinde. İdlib’in açık cephe olarak kalmasını isterken Türk askeri varlığını çok önemsiyorlar.
– Trump yönetimi Suriye’nin ekonomik olarak da belini kırmaya kararlı. Kapsamlı yaptırımlar eşliğinde bu ülkeyle işbirliği yapan üçüncü tarafları cezalandırmak üzere Sezar Yasası’nı çıkardılar. ABD müttefiklerinin Şam’la ilişkileri normalleştirmesini de önlüyor.
– Rusya bu savaşı yürütürken vekil örgütlerle ya da doğrudan kendi gücüyle sahada olan aktörlerle çatışma seçeneğini hep dışarıda tuttu. Şimdi de Türkiye ve ABD ile gerilimi kontrol edilebilir seviyede tutup yol almak istiyor. Fakat o yolu sadece askeri stratejiyle açamayacağını da görüyor. Bunun için Suriye’nin eski Suriye olmayacağını göstermesi lazım. Mesela Cenevre sürecinde hızlı ilerleme Rusya’nın elini rahatlatabilir.
– Suriye ağır bir savaşta fakat kendisine destek veren ortaklarının işini kolaylaştıracak reform ya da yeniden organizasyon konusunda gerekli adımları atamıyor. Eskilerin direnci sürüyor. Askeri zafer kazanılan yerlerde bile barışı inşa edecek adımlar atılmadığı için çatışma koşulları yeniden oluşuyor. Mesela Dera’da üst düzey yetkililere ardı ardına suikastlar düzenleniyor. Yani zafer istikrarı temin etmiyor.
– Şam yönetimi Kürtlerle de çözüme odaklı müzakereleri geciktiriyor. Suriye Demokratik Güçleri’ni uzlaşmayla kazanmadan ABD’nin çekilme koşullarını yaratmak da zor.
– Mevcut kuşatma-yaptırım bariyeri çözülmeden Suriye’nin yeniden inşası da kolay olmayacak.
– İnsanların evlerine dönüşü yeniden inşanın yanı sıra hukuksal ve siyasal güvencelere bağlı.
– 2021’de devlet başkanlığı seçimine kadar anayasa taslağının hazırlanması, halka sunulması ve Esad’ın aday olmadığı bir seçim için sandıkların kurulması Türkiye’nin de başını çektiği karşı cephenin temel beklentisi. Esad ise yeni anayasayı beklemeden seçime gitme eğiliminde. Şimdi Rusya tabir caizse çuvalın ağzını büzüp Suriye’de nihai hedefe varmak için yol ayrımına geliyor."
Fehim Taştekin'e göre, Suriye siyasi geçiş planlarına dair senaryo çöplüğüne döndüğü için meseleye temkinli yaklaşmak gerekiyor. O'na göre, Rusya bu savaşı Esad’ın şahsı için vermedi:
"Akdeniz’de 1950’lerde demir attığı ortağını kaybetmemek, Ortadoğu’daki yerini büyütmek, Libya senaryosunun Suriye’de tekrarlanmasını önlemek, Rusya’nın Sovyetlerin çöküşü sonrası arenaya dönüşünü göstermek, yeni silahlarını deneyip sergilemek, güç dengesini etkilemek ve Kafkasya, Ukrayna ve Kırım’daki gerilimleri unutturmak için girdi. Bu hesapları alt üst edecekse Esad’ı gözden çıkaramaz. Esad’sız güvenli bir geçiş mümkünse o yolu da deneyebilir. Rusların Esad’dan vazgeçilebileceği yönündeki sinyaller yeni manevra alanları açma ya da Şam’da meselelerin ciddiye alınmasını sağlama amacı da güdebilir. Bir süreden beri verilen mesaj zaten net: Reformlar olmadan, kurumlar düzene sokulmadan, yolsuzlukla mücadele edilmeden, anayasa hazırlığı ilerlemeden sadece askeri operasyonlarla Suriye düze çıkamaz. Ve tanıdığımız Rusya kolayca pes etmeyecektir. Bir de öyle bir denklem oluştu ki Rusya’nın “Benden bu kadar, ne haliniz varsa görün” deyip çekilmesi hiçbir tarafın işini kolaylaştırmıyor. Rusya’nın kaybı Türkiye ve ABD’nin zaferi anlamına gelmiyor."