Şam’a Rus çıkarması ne anlama geliyor?

ABD’nin Sezar Yasası ile Suriye’yi çökertme hamlesini Rusya’nın nasıl karşılayacağı merakla beklenirken Rus diplomasisi 6-7 Eylül’de ağır toplarıyla Şam’a çıkarma yaptı.

10.09.2020, Per - 07:19

Şam’a Rus çıkarması ne anlama geliyor?
Haberi Paylaş

Rus Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov\'un Suriye ziyaretinin, Suriye\'nin geleceği açısından ne anlama geldiği tartışılıyor.

Ziyaretin amacını, \"Suriye’de Rus stratejisi sahada bilek büken gerçekliği ve çıkış umuduna ayarlı aldatısıyla yeni bir aşamaya giriyor. Ruslar askeri kazanımları ekonomi ile tahkim edip siyasi çözümü mümkün kılmak istiyor\" şeklinde yorumlayan Gazeteci ve Yazar Fehim Taştekin, Suriye ile Rusya arasında imzalanan anlaşmalara dikkat çekti.

\"Elektrik santralleri, petrol ve doğalgaz tesisleri dahil kritik önemdeki 40 tesisin yenilenmesini içeren bir ekonomik işbirliği paketi üzerinde duruldu. Anlaşmaların yıl sonuna tamamlanması hedefleniyor. Paket deniz sınırlarında hidrokarbon aramasını da içeriyor. Yani Rusya Doğu Akdeniz’deki enerji oyununa Suriye üzerinden girmek istiyor\" ifadelerini kullanan Taştekin, yazısını şu satırlarla sürdürdü:

\"Temmuzda Şam’a sunulan 40 kalemlik proje paketi yeni bir aşama. Suriye’de ağırlaşan ekonomik durum sistemin altındaki halıyı çekiyor. Rusya da bu halde askeri sonuçların siyasi zafere dönüşmeyeceğini gördüğünden müdahaleyi boyutlandırıyor. Tabii bu beş yıldır savaşa yapılan yatırımın karşılığı da sayılır. Fakat mesele hâlâ savaşı kazanmakla ilgili.

O yüzden bazı önemli kararlar alındı. Rus lider Vladimir Putin geçen mayısta Rusya’nın Şam Büyükelçisi Aleksander Efimov’u özel temsilci olarak atamıştı. Zaten iki temsilci vardı; biri Suriye’den sorumlu Aleksander Lavrentiyev, diğeri Orta Doğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov. Ama ikisinin çalışmaları daha çok askeri meseleler, muhalefetle ilişkiler, Astana, Cenevre ve Soçi süreçlerine odaklıydı. Önceden Abu Dabi elçisi olan Efimov’un 2018’de Şam’a gönderilmesi ve devamında özel temsilci yapılması yeniden inşa sürecine ağırlık verme arayışıyla ilgiliydi. Bu arada bir tıkanma yaşandı. Moskova’nın Esad’a sistem içinden bir alternatif aradığına dair Rus kaynaklı spekülasyonlara paralel olarak Suriye yönetimi Rami Mahluf gibi ayrıcalıklı oligarklara dokunacak şekilde ‘yolsuzlukla mücadele’ ve ‘mali denetim’ kampanyası ile evin avlusunu biraz düzene soktu. Ardından temmuzda genel seçimler, ağustosta yeni hükümetle birlikte Şam, Moskova’ya işlevsel bir ortak olabileceği görüntüsünü verdi. Rus çıkarması bu zemin üzerinde geldi. Putin, Esad’a emeklilik yeri arayanları bir kez daha ters köşeye yatırdı. Fakat yeni hamleler de şahsa değil Rusya’ya müttefik bir devletin devamlılığına yönelik.\"

Rusların tüm bunlar olurken sahada da yapması gerekenler olduğuna dikkat çeken Taştekin, \"Fırat’ın doğusunda Kürtlerin ABD ile vedalaşmasına imkân verecek şekilde özerk idareyle ilgili bir formül bulunması için Şam’ı cesaretlendirmesi gerekiyor. Ama buradaki sıkıntı ciddi. Şam özerkliği bölünme projesi olarak okuyor. Müttefikler arasındaki görüş ayrılığı Şam’daki basın toplantısına da yansıdı\" yorumunu yaptı ve ekledi:

\"Amerikalılar Suriye’ye ayak basıncaya kadar Kürtlerin özerkliğini tanımak, Şam’ın Ankara’ya verebileceği bir yanıt olarak ihtimal senaryoları arasındaydı. Şimdi Ruslar hem Ankara hem Şam’a, \'Kürtlere bir şey vermeden ne Amerikalılar gider ne de Suriye’nin bütünlüğü sağlanır\' diyen bir pozisyonda. Ne var ki Türk vetosu yüzünden ne Amerikalılar ne de Ruslar Kürtleri Cenevre sürecine ortak edebiliyor. Şam’ın inatçılığına ilaveten Ankara’nın vetosu kalkmadığı müddetçe Cenevre’den de Fırat’ın doğusunu kuşatacak bir çözüm çıkmayabilir. O yüzden Rusya alternatif bir çıkışa asılmak durumunda.

Beri tarafta Rusya’nın İdlib kördüğümünü çözmeden Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan taahhüdü de sözde kalabilir. Türkiye’nin himayesinde İdlib’in ‘Cihadistan’ statüsü oturuyor. Rusya’nın ‘al-ver’ stratejisinin sonucu artan Türk askeri varlığı da Şam’da sorgulanıyor. İdlib’de operasyonların ötelenmesi ciddi bir rahatsızlık konusu. M-5’in yeniden kontrol altına alınmasının ardından sıra M-4’e geldiğinde 6 Mart’ta Rus-Türk mutabakatıyla operasyon durduruldu. M-4’ü açmaya dönük Rus-Türk ortak devriyesi aylardır debeleniyor. Türkiye’nin terör örgütlerini elimine etme taahhüdü ise aldatmaca. M-4’ün iki yakasında 6’şar kilometrelik güvenli bölge hedefi de kâğıt üzerinde kaldı. Haliyle Suriyeliler, “Acaba Rusya ekonomik-stratejik çıkarları için Türkiye ile farklı bir pazarlık mı yapıyor” diye soruyor. Basın toplantısında, “Ankara, Suriye’deki varlığını sona erdirmek için hangi bedeli talep ediyor?” diye soruldu. Lavrov Türkiye ile mutabakatların Suriye liderliğinin desteği ile sağlandığını, ekonomik unsur barındırmadığını savunup ekledi: “Suriye hükümetinin, İdlib gerilimi azaltma bölgesinde kontrol ettiği topraklar, Rus-Türk mutabakatlarının imzalandığı andan itibaren önemli oranda arttı.\"

Rusya\'nın bölge ülkeleri ile rekabetine de dikkat çeken Taştekin, \"Şam’ın iki (Rusya ve İran) müttefiki birbiriyle dengeleme taktiği de Moskova’nın işini zorlaştırıyor. Suriye’nin geleceğinde herkesi bir İran-Rus nüfuz kavgası bekliyor\" tespitini yaptı.

Yazının kaynağına buradan ulaşabilirsiniz

Nerina Azad
Bu haber toplam: 5971 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:46:16
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x