14 Ağustos günü başlayan ve iki gün içinde Musul’a yaklaşık 35 km yakın ana yolun ve onbir köyün kurtarılmasıyla sonuçlanan Peşmerge Harekatı sonrasında, Zerevani Peşmerge Güçleri Komutanı General Aziz Weysi, Rudaw Radyo’nun sorularını yanıtlarken, Peşmergenin etnik köken ve mezhep ayrımı gözetmeksizin bütün Musul halkı için ilerlediğini söyledi.
Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin “Peşmerge daha fazla ilerlememelidir” yönündeki açıklamaları hatırlatılan Zerevani Peşmerge Güçleri Komutanı General Aziz Weysi, şöyle konuştu:
“Peşmergenin harekat hızı belki de kendilerinin hoşuna gitmedi. Ama sayın Haydar Abadi bilmeli ki, bizler birbirimizi tamamladığımız bir savaş yürütüyoruz. Ve herkes de Peşmergenin diğer tüm güçlerden farklı olduğunu bilmektedir. Farklı eğitilmiştir. Dolayısıyla diğer güçlerden daha hızlı operasyon yapması ve daha sağlam zaferler elde etmesi normaldir. Ve onun zaferi sadece Irak için değil, bütün dünya için de bir zaferdir.”
DAEŞ’in yokedilmesi ortak stratejimizdir
DAEŞ’in yokedilmesinin müttefik güçlerle ve Irak merkezi ordusuyla ortak stratejileri olduğunu vurgulayan Weysi, şöyle devam etti: “Ben savaş alanındayım. Ama elbette müttefik güçlerle ve Irak merkezi ordusuyla ortaklaşa hazırlanan bir genel stratejik eğilim bulunmaktadır. Biz de bu stratejiye uygun olarak ilerlemekteyiz. Eğer kaygıları Kürtlerin Musul üzerinde etkili olmasıysa, bu kaygı da yersizdir. Musul’un Araplardan çok önce Kürtlerin ve diğer halkların olduğu belgelerle sabittir. Eğer mesele emri-vaki lerin kabul edilmemesi ise, elbette biz buna razıyız. Musul şehrinde emri- vaki yaratan Arap rejimleri olmuştur, Kürtler değil. Ancak şimdi mesele bu olmamalıdır. Meselemiz, hep beraber elele vererek, DAEŞ baskısı altındaki halkları, Arapları, Hıristiyanları, Kürt Ezdileri ve Şabegleri, Türkmenleri, birlikte kurtarmak olmalıdır. Öte yandan hiç bir güç tek başına Musul’u kurtaramaz. İhtimaldir ki Peşmerge büyük başarılar sağlasın, ancak Irak ordusunun da tek başına Musul’un kurtarılmasını sağlaması imkansızdır. Mevcut durumda böyle bir gücü bulunmamaktadır. Birlikte çalışmamız bir zorunluluktur. Zafer de birlikte sağlanacaktır, elbette eğer amaç DAEŞ’e karşı zafer kazanmaksa... “
Konuyla ilgili olarak, Musul halklarının temsilcilerinin Başkomutan Barzani’nin çevresinde olduğunu ve hepsinin de peşmergenin hem gücünü, hem de koruyucu özelliğini bildiğini dile getiren Weysi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer DAEŞ’in egemenliğinde biraz daha fazla kalan bir Musul ile Sunni Arap ve diğer sunni kardeşlerimizin daha fazla harap olması için gizli hesaplar varsa, bundan da vazgeçilmelidir. Bizim yaklaşımımız insanidir, ve birleştiricidir, birlikte güvende yaşamayı esas almaktadır. Bizim mezhepçi bir tutumumuz asla olamaz. Tek düşmanımız DAEŞ’tir. Onun dışında Şii olsun, Sunni olsun bütün insanlarımız bizimdir ve biz onların güven, huzur ve refahından sorumluyuz.”
DAEŞ Peşmerge baskısı karşısından histeri halinde ölüme koştuğunu ifade eden Aziz Weysi, “tahminime göre bu son operasyonun iki gün öncesindeki hazırlık aşamasından bugüne kadar 600’den fazla DAEŞ üyesi öldürülmüştür. DAEŞ Peşmerge karşısında çaresizdir. Tek yolu teslim olmak ya da ölmektir, başka bir çıkışları yoktur” dedi.
PKK, Mazlum Doğan ve Hayri Durmuş Çizgisi
PKK’nin Musul operasyonuna katılması konusunda düşüncelerinin sorulması üzerine bir fıkrayla başlayan Aziz Veysi, şöyle dedi: “Öyküye göre aslan çevresindekilere av getirmelerini emreder. Kurt avlanmaya giderken, tilki bir köşede saklanır. Kurt bir gazel yakalayıp getirirken, aslana yaklaştığı bir anda, tilki köşesinden çıkar ve önüsıra yürüyerek, “işte biz getirdik, biz getirdik” der. Musul operasyonuyla PKK’nin bir ilgisi yoktur. İhtiyaç duyulursa biz çağırırız. Ama PKK’nin ortak karar olmadan böyle bir yaklaşıma girmesi elbette tehlikelidir. Ve Kürtler arası bir iç çatışmada, el bize güler. PKK’nin ulusal siyaset hattına gelmesi tek doğru yoldur. Kürtlerin ulus olarak davranmasına, ulusal amaçları doğrultusunda hareket etmesine, Kürt devlet oluşumuna karşı durmaktan vazgeçmelidirler. Çünkü Mazlum Doğan ve Hayri Durmuş gibi Kürt ulusal davasının adamları, ki aynı zamanda PKK’nin öncüleriydi, bağımsız bir Kürt devleti uğrunda hayatlarını verdiler. Onlar, Kürtlerin ulusal hakları için mücadele ve kendi topraklarında hakim olma savaşının önünde engel olmak için şehit düşmediler. Kürtler devlet olmasın, ulus olmasın tavrı, Kürtlerin değil, düşmanlarının bir isteğidir.”