Ubeydullah Nehrî Harekatı

09.06.2025, Pts - 09:18 [ Güncellenme: 09.06.2025, Pts - 12:33 ]

Ubeydullah Nehrî Harekatı
Haberi Paylaş

Ubeydullah Nehrî, Kürdlerde ilk milli liderdir. 1880 Kasım’ında İran’a başlattığı saldırı, Kürdistan’ın İran ve Osmanlı egemenliği altında olan bölgelerinin birleştirip bağımsız bir Kürdistan Devleti yaratma amacı taşımaktadır. Ubeydullah Nehrî, Büyük Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri yetkililerin gönderdiği mektuplarda bu amacını açıkça belirtmekte, onlardan yardım istemektedir.

Bu konuda, Kürd aşiretleriyle, Ermenilerle ayrı ayrı toplantılar yapmakta, onlarında yardımlarını istemektedir.

Ubeydullah Nehrî yabancılarla iyi geçinen, Hristiyanlara, Nasturilere ve Ermenilere iyi davranan liderdi, şeyhti.

Bu konuda Baran Zeydanlıoğlu tarafından bir inceleme yayımlamıştır. Bu inceleme şudur: ‘Baran Zeydanlıoğlu, Batılı Kaynaklarda Şeyh Ubeydullahê Nehrî Hareketi’ Peywend Yayınları, 2021, Van  143 s.

Amerika Birleşik Devletleri Kongre arşivlerinde ve Büyük Britanya Parlamentosu arşivlerinde Ubeydullah Hareketi ile ilgili pek çok belge olduğu vurgulanmaktadır. Araştırmacı-yazar, Baran Zeydanlıoğlu bu belgeleri inceleyerek bu kitabı hazırladığını belirtmektedir.

Harekatın başlangıcında Osmanlı, Ubeydullah Nehrî’nin projesine olumlu yaklaşmıştı. Batılılar tarafından ısrarla ileri sürülen Ermenistan projesine karşı bunu bir denge unsuru olacağı düşünülüyordu. (s. 97)

Bu incelemede iki isim çok geçmektedir. Bunlardan biri Dr. Kochran’dır. Dr. Kochran bölgede yanı İran’ın Güneybatısında çalışan ABD misyoneridir. Dr. Kochran, 1855, Urmiye’de misyoner bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Ailenin sekiz çocuğu vardır. 13 yaşında Tıp eğitimi alması için ABD’ye, Newyork gönderilir. Doktor olarak Urmiye’ye döner.  Dr. Kochran Şeyh Ubeydullah Nehrî ile, Ubeydullah Nehrî de Dr. Koshran’la  ilişkiler geliştirir, dost olurlar. Dr. Kochran 1905’de 50 yaşındayken Urmiye’de vefat eder.

 Bölgede özellikle Nasturilerle ilgilenen 14 kişilik bir ABD misyoner grubu vardır. 100 yataklı bir hastane de kurmuşlar, bölgede herkesin sağlığı ile ilgilenmektedirler. Gerek Hristiyanlarla gerek Müslümanlarla hem Sünni hem Şii Müslümanlarla iyi ilişkiler gerçekleştirmeye gayret eder. İncelemede ismi çok geçenlerde biri de Başkonsolos Abbott’tur. Abbott Büyük Britanya’nın Tebriz Başkonsolosudur. Başkonsolos Abbott, daha çok İran hükümeti ile ilişkileri düzenler. Kişiler, Ubeydullah Nehrî Hareketi konusunda hem birbirleriyle İran hükümeti ile ilişkiler içindedirler. İlişkiler kurmanın, geliştirmenin en önemli aracı mektuplaşmadır.

                                                            ***

Ubeydullah Nehrî (1828-1883), Seyyid Taha’nın (1792-1853) oğludur. Şemdinli ilçesinin Nehrî bölgesinde doğmuştur. Şeyh Ubeydullah Nehrî, Sünni Müslümanlar arasındaki statüsü, Sultan’dan ve Mekke Şeyhinden sonra üçüncü sırada yer alır. Bulgaristan’nın Osmanlı’dan ayrılarak bağımsızlaşması, Ubeydullah Nehrî’yi etkileyen bir süreç olmuştur. (s. 97)

Şeyh Ubeydullah Nehrî tarafından, Dr. Kochran’a gönderilen 5 Ekim 1880 tarihli mektup şöyledir:

‘’ Buradaki vaziyeti kendisine kelimesi kelimesine aktardığım Mela İsmail’i olan biteni sizlere gizlice izah etmesi için gönderiyorum. Bununla birlikte sizden ricam, Kürdistan’daki davanın, gerçeklerinin İngiliz hükümetine anlatılması ve oğlumun Souj Boulak’a (Mahabad) saygı duyulmasıdır.

500 bin aileden oluşan Kürdler ayrı bir ulustur. İnançları, diğerlerinden farklı olup gelenek ve görenekleri de kendilerine hastır. Ancak, diğer milletler arasında ‘zarar verici ve kötü’ bilinmektedirler ki Kürdistan bu şekilde yanlış lanse edilmiştir. Aralarından bir art niyetli bir iş yapsa, binlerce barısever ve kurallara uyan derli toplu insan kötü bir nam ile damgalanıyor. Bundan emin olabilirsiniz ki, tüm bunlar Türk ve İranlı yetkililerin propagandalarından kaynaklanmakta. Zira Kürdistan bu iki ülkenin tam arasında yer almakta ve iki hükümet kendi gerekçeleri ve çıkarları doğrultusunda iyi kötü kişileri birbirlerinden ayırmamaktadırlar.  Bundan dolayı de kötü kişiler yola getirilmezken, saygıdeğer iyi insanlar lekelenerek mahvediliyorlar.

Diğer kötü şeyler arasında (ki büyük ihtimalle duymuşsunuzdur) hem yerli hem de yabancı mezheplere Müslümanlar ve diğerlerine zarar veren ve yıkıma neden olan eylemleri ile Ali Ağa Şikaki’nin aşireti de vardır. Her bir hükümet, bunların yaptığı fena işleri duymuştur. İhmal sonucu veyahut, İran tarafı güçlerinin isteği kaynaklı bu insanlar hiçbir medeni olmayacaklar ve hep yabani halde kalacaklar. Türk tebaası olan Herki aşiretinin yaptığı cürümler de aşikardır. İran hükümet gibi Osmanlı hükümeti de bunlar medenileştirmek için yeterli imkanlara sahip değil ya zaten onları umursamamaktadırlar.

Kürdistan kötü bir üne sahip duruma getirilmiş ve gözden düşürülmüştür. Saygıdeğer ve dürüst kişiler ile suç işleyen kötü insanlar arasında fark görülmemektedir.

Tür ve İran tebaası olsun fark etmeksizin Kürdistan liderleri ve idarecileri ve aynı şekilde Kürdistan ahalisinin her biri ve tamamı artık olup bitenin bu haliyle ve bu iki devlet ile devam edemeyeceği konusunda hemfikirdirler. Bununla birlikte Avrupalı devletlerin meseleyi anlayarak, içinde bulunduğumuz vaziyete müdahale etmeleri için, bir şeylerin yapılması gerektiği konusunda da hemfikirdirler.

Üstüne üstlük bölünmüş bir milletiz de.  Kendi meselelerimizi kendimiz halletmemiz talebimizdir. Öyle ki kendi suçlularımızı cezalandırmak için güçlü ve bağımsız olmalıyız. Bunlar gerçekleştirmek için de  diğer milletlerin sahip olduğu aynı haklara sahip olmalıyız. Suçlularımıza gelince: Hiçbir milletin zara ve hasara maruz  kalmayacağı hususunda da sorunluluk almaya hazırız.

Amacımızın bu olmasıyla oğlum Kürdistan’ın durumu hakkında bilgi edinmek üzere Souj Boulak gitmiştir ki, bu durumda fesat olay de vuku bulmamalı. Aksi takdirde Kürdistan’ın tamamı meseleyi kendileri çözmek için harekete geçecektir. Zira bu iki devletin elinden çektikleri baskıya ve süregelen muamelelere, daha fazla tahammül edememektedirler. ‘’ (s. 74-75) ABD temsilciliği bu mektubu, 30 Aralık 1880 de 30 Aralık 1880 de teslim almıştır.

                                                        ***

Şeyh Ubeydullah Nehrî’nin Kürdistan’ın bölünmüşlüğünü dile getirmesi dikkate değer noktadır. Kürdler/Kürdistan üzerinde her iki devletin baskı oluşturması, bunu müştereken gerçekleştirmeleri baskını kapsamını genişletmekte, derinliğini artırmaktadır.

Hareka, Kasım 1880’de  şöyle gelişmiştir. Harekat başlangıçta çok hızlı gelişmiştir. Özellikle Ubeydullah Nehrî’nin oğlu  Abdülkadir’in komuta ettiği birlikler, Urmiye’yi ve daha birçok bölgeyi ele geçirmiştir. İran hükümetiyle de ilişki içinde olan Dr. Kochran Ubeydullah Nehrî’den harekatı durdurmasını, en az bir gün geciktirmesini rica etmiştir. Ubeydullah Nehrî, dostundan gelen bu isteğe uymuştur. Bu arada İran hükümeti, çevreden birlikler oluşturarak Ubeydullah Nehrî’nin birliklerini bölgeden püskürtmeye başlamıştır. Kürd güçleri düzensiz birliklerden oluşmaktadır. Cephe savaşları tecrübesi yoktur. Çadıra ve erzaka da sahip değildir. Erzak çevre köyleri yağmalayarak elde edilmektedir. Birliklerden bazı unsurlar, çevredeki köyleri özellikle Nasturi köylerin yağmalayarak elde ettikleri eşyalarla evlerine dönmektedirler. Bu süreç Kürd güçlerini zayıflatmıştır.

Bu arada, Hristiyan köylerine yapılan yağmalardan dolayı, Avrupa devletleri Sultan’dan Ubeydullah Nehrî’nin durdurulmasını talep etmiştir. Sultan Abdülhamid Ubeydullah Nehrî’yi İstanbul’a çağırmıştır. Ubeydullah Nehrî başta bu öneriyi reddetse de gücünün azaldığını iyice farkedince  İstanbul’a gitmeyi kabul etmiştir. Adamlarıyla İstanbul’a gitmiştir. Sultan Abdülhamid kendisini saygıyla karşılamıştır. Kendisine bir saray tahsis etmiştir. Sonra, Ubeydullah Nehrî bu sarayın kendisi için hapishane olduğunu farketmiştir. Ve saraydan kaçmıştır. Kafkasya üzerinde Nehrî’ye varmıştır. Tekrar harekat başlatmak istemiştir fakat halktan destek bulamamıştır. Osmanlı bu süreçte Ubeydullah Nehrî’yi yakalamış önce Musul’a, sonra Mekke’ye sürgün etmiştir. Ubeydullah Nehri Mekke’de 1883 yılında vefat etmiştir.

Ubeydullah Nehrî dikkate değer bir şeyh, dikkate değer bir liderdir. İlk Kürd milli liderdir. İran’ın ve Osmanlı’nın baskı politikaları karşısında bağımsız Kürdistan ihtiyacını dile getirmesi, bunun için mücadele etmesi çok önemli bir süreçtir. Hareket başarısız olsa da, Kürd/Kürdistan tarihine bu ilişkilerin kaydedilmesi çok önemlidir.

Yukarıda Ubeydullah Nehrî’nin oğlu olarak dile getirilen Abdülkadir. 1925’de, Şeyh Said direnişi davası sırasında idam edilmiştir.

 

 

Bu haber toplam: 2945 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:58:33
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x