Ahtamar Adası’nda düzenlenen ayin, Van’daki tüm devlet erkânı ve belediye çevrelerinde büyük bir hareketlilik yarattı.
Van’ın Mart ayında seçilen BDP’li eş başkanları ve ilçe belediye başkanlarının da adaya gelmesi bu etkiyi Ahtamar’a taşıdı. Barış duaları ve birlik mesajlarının herkes tarafından dile getirildiği ayinin ardından Gevaş Belediyesi’nin ev sahipliğinde ‘Barış ve Kardeşlik Sofrası’ kuruldu. Güvenlik görevlilerinin sayısının önceki yıllara oranla çok daha az olduğu dikkat çekerken, Ahtamar’daki ayini gelecek yıl daha geniş katılımla barış şenliğine dönüştürme arzusu herkesin ortak temennisiydi.
Gevaş ilçesinde bu yıl ilk kez düzenlenen ‘Barış ve Kardeşlik Sofrası’ etkinliği, belediye binasının yanında bulunan Yüzüncü Yıl Parkı’nda yapıldı. Ayin için Van’da bulunan din adamları ve diplomatların da katıldığı yemeğin ev sahipliğini yapan Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan, konukları Türkçe, Kürtçe ve İngilizce yaptığı konuşmayla selamladı. Yemek öncesinde adada görüşme fırsatı bulduğumuz Belediye Başkanı Hakan, ayinin Gevaş ve Van için büyük önem taşıdığını ve önümüzdeki yıl, bir güne sıkıştırılmış tek bir ayin yerine bir haftaya yayılan bir etkinlikler dizisi düzenlemek istediklerini belirtti.
Hasreti vuslata dönüştürmek
Hakan, 1915 ve devamını bir ‘muhacirlik dönemi’ olarak gördüğünü söyledi: “Bu topraklarda çok acı hatıralarımız var. Hepsi, toplumsal hafızalarımızda ayrı ayrı bakış açılarıyla yer alıyor. Bu acı tarihi değiştirmek gibi bir şansımız yok fakat barış dolu, sevgi dolu bir geleceği el birliğiyle inşa etme imkânımız var. Biz bunu yapacağız. Bunun için herkesin birbirini anlaması gerekiyor. Mesela Ermenilerin ‘jenosid’ olarak adlandırdığı, 1915 ve sonrasında yaşananlar, benim için muhacirlik dönemi anlamına geliyor. Kürtler de o yıllarda güneye göç etmiştir, 1918’de ise geri dönmüşlerdir. O dönem, ABD Başkanı Obama’nın da 24 Nisan açıklamasında ifade ettiği gibi, bir kaos dönemi, bir büyük felaket dönemidir.”
Ermeni toplumunu anlamak için çaba sarf ettiğini söyleyen AK Partili belediye başkanı, Surp Haç Kilisesi’nde nikâh kıyılabilmesi için başvuruda bulunduğunu belirtti: “Burada anlatılanları, atalarımızın aktardıklarını dinliyorum. Yerevan’a gittiğimde de oradaki Ermeni dostlarımızın anlattıklarını dinleme fırsatı buldum ve anlamaya çalıştım. Her iki tarafta da çok büyük acılar, çok derin izler var. Bir Müslüman, Kürt olarak Ermeni toplumunu anlamaya, empati kurmaya çalışıyorum, o acıları derinden hissediyorum. Birbirimizi biraz daha iyi anlayarak, ortak alanlar yaratarak, meseleyi politikanın dar kalıplarından çıkarıp, birlikte daha iyi bir geleceği hazırlayabiliriz. Türkiye’de ve bölgede bu noktada iyiye doğru giden bir süreç var. Bunu görmek lazım. Bugün geçmişin o tabuları yıkıldı. Bir belde belediye başkanı olarak, Ahtamar Kilisesi müze olmaktan çıksın, burada nikâhlar kıyılsın diye talepte bulunabiliyorum ve bu talep karşılık bulabiliyor. Burada, Tamara’yla sevdiği gencin hasret dolu aşklarına atıfta bulunarak nikâh kıyılması, o aşka iadeiitibar demektir, o hasreti vuslata dönüştürmek demektir.”
Achille Gorki’nin doğduğu köy
Gevaş’ı ve Van’ı dünya gündemine taşıyan bu önemli ayini tek bir güne sıkıştırmanın yanlış olacağını kaydeden Hakan, Ahtamar’ı kültürel bir merkeze dönüştürmek istediklerini söyledi: “Ahtamar’ı sahip olduğumuz kültürel ve tarihi geçmişi konuşup tartışabileceğimiz bir platform haline getirmek istiyoruz. Gevaş, dinlerin, kültürlerin, mezheplerin buluşabildiği, hepimizin ortak hisleri paylaşabildiği bir yer olsun. Mesela, en az bu kilise kadar önemli olan bir başka yer daha var; dünya sanat tarihinde bana göre bir mihenk taşı olan Achille Gorky’nin doğduğu yer buradadır. Ben isterim ki, birkaç yıl sonra, dünyanın en önemli sanat uzmanları Gevaş’a gelsinler, burada Achille Gorky’yi, resim sanatını tartışsınlar.”
Hakan, bu çalışmalar için maddi destek arayışına gireceklerini ifade etti: “Bu kiliseyi, Halime Hatun Türbesi’ni, Hoşap Kalesi’ni, tıpkı Krikor Naregatsi’yi hissettiğim gibi, Achille Gorky’yi de kendime ait bir değer olarak hissediyorum. Belediye Başkanı olarak imkânlarım ölçüsünde, yapabildiğim kadar, sürecin önünü açmak istiyorum. Şu anda böyle bir organizasyon için gereken maddi imkânlara sahip değiliz fakat bu niyetimizi herkesle paylaşarak, gerçekleşmesi için imkân yaratmaya çalışacağız.”
‘Ahtamar normalleşmeyi işaret ediyor’
Ayin devam ederken Ahtamar Adası’na gelen, Van Büyükşehir Belediyesi’nin BDP’li eş başkanları Bekir Kaya ve Hatice Çoban, ayinin ardından, kilisenin yan tarafında, Kürt dengbêjler ve Ermenistan’dan gelen aşuğların verdiği konseri izledi. Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Bekir Kaya, ayinin uluslararası bir önem taşıdığını vurguladı: “Ayine katılımın daha yoğun olmasını beklerdik, umarım önümüzdeki yıllarda öyle olur. Geçmişte bu memlekette ciddi acılar yaşandı. Bu ayin, ülkemizde geçmişte yaşanan sorunların ve sıkıntıların artık normalleşme yolunda olduğuna dair bir işaret. Bugün yapılan ayin sembolik görülebilir, buradaki insanların sayısı da az olabilir ama önemi büyük.”
Ayin birleştiriyor
Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Hatice Çoban ise, Van’ın çok dinliliğin, çok dilliliğin ve çok kültürlü yaşama ev sahipliğini yaptığını belirtti: “Bu tarihi kilisede nikâh törenleri de yapılabilir. Bu ayinin insanları bir araya getirdiğini, birleştirdiğini görüyoruz. Kürt’üyle, Türk’üyle, Laz’ıyla, Gürcü’süyle, Ermeni’siyle bugün her dinden, dilden ve renkten insanların ülkemizdeki bütünlüğüne katkı sağlamış oluyoruz, Türkiye’mizin barışına katkı sunuyoruz. Çok onurlu ve mutluyuz.”
Bartholomeos: “Yeni Türkiye’yi birlikte büyütelim”
Ekümenik Patrik Bartholomeos, Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan, Süryani Ortodoks Metropoliti Yusuf Çetin ve Doğu Amerika Ermenileri Dinî Önderi Başepiskopos Khajag Barsamyan, Cumartesi günü Van Valisi Nezih Doğan’ı makamında ziyaret ettiler. Görüşmede, Ekümenik Patrik Bartholomeos, Sümela Manastırı’nda 2010’da başlayan ayinleri hatırlatarak, mübadele yıllarında memleketlerinden ayrılmak zorunda kalan ve çeşitli ülkelerde yaşayan Rumların, bu ayine katılmak için Trabzon’a geldiğini söyledi. Ekümenik Patrik, “15 Ağustos’ta Sümela Manastırı’ndaki ayinde de söylediğim gibi, devletin zirvesinde değişen bu yönetim tarzının sağladığı yeni şartlar çerçevesinde, bizler de sürece katkıda bulunarak, yeni Türkiye’yi hep birlikte büyütelim” diyerek, tarihi ve kutsal mekânlarda sağlanan imkânlar için, Vali Doğan’ın şahsında hükümete teşekkür etti.
Başepiskopos Aram Ateşyan ise, “Ayinlerimizde her zaman ülkemizin huzuru için, son dönemlerde de özellikle barış sürecinin bir an önce gerçekleşmesi için dualarımızı Tanrı’ya yükseltiyoruz” diyerek, Vali Doğan’a, Arsen Yarman’ın, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi tarafından yayımlanan ‘Osmanlı Sağlık Hizmetlerinde Ermeniler’ adlı kitabını armağan etti.
Süryani Ortodoks Patrik Vekili Başepiskopos Yusuf Çetin de, asırlardır Mezopotomya’da yaşayan Süryanilerin, son 50-60 yıl içinde, Güneydoğu ve çevresindeki bölgelerden dünyanın dört bir yanına göç etmek zorunda kaldığını hatırlattı. Süryanilerin İstanbul’daki nüfusunun 20 bine yakın olmasına rağmen sadece bir tane kiliseye sahip olduklarını belirten Çetin, Yeşilköy’de inşa etmek istedikleri ve Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacak kilise için izin sürecinde son aşamaya gelindiğini, projenin Anıtlar Kurulu’nda beklediğini söyledi. Çetin, “Din adamları arasındaki bu barış tablosunun ve bağların yalnız Hıristiyanlar arasında değil, Müslüman kardeşlerimizle de güçlenmesini arzu ediyoruz” dedi.