ABD’li diplomat: ABD'nin siyaset felsefesindeki kıstası 'Halkın İradesidir'

ABD’nin eski Ankara ve Bağdat Büyükelçisi James Jeffrey, ülkesi için Kürdistan Bölgesi’ndeki iç sorunların önemli olmadığını söyledi.

17.07.2017, Pts - 18:50

ABD’li diplomat: ABD'nin siyaset felsefesindeki kıstası 'Halkın İradesidir'
Haberi Paylaş

James Jeffrey, referandumun Erbil’in Bağdat’la yapacağı görüşmelerde güçlü hale gelebileceğini belirterek, “Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu sembolik değer taşıyor” dedi.

James Jeffrey, Rudaw ile yaptığı geniş mülakat sırasında Kürdistan Bölgesinde bağımsızlık referandumuna karşı çıkan Türkiye’nin tavrının ABD açısından taşıdığı önemin sorulması üzerine “Türkiye, Kürdistan’daki değişimlerde kilit konumdadır” değerlendirmesini yaptı.

Jeffrey'in Rudaw'da yayınlanan röportajı;

Kürdistan’ın referandum kararını aldığını duyduğunuzda ne düşündünüz?

Referandum 2005 yılından beri düşünülen bir durumdu. Kürtlerin tercihi ve gündemde kalacak bir karardır. Bence halkın büyük çoğunluğu referandumda “Evet” oyu kullanacak. Nitekim 2005’teki düşüncem de buydu. Asıl soru, Kürtlerin gerçekten bağımsızlığı isteyip istemediğidir. Hangi şartlarda bağımsızlık isteniyor ve uygun zaman nasıl oluşacak? Referandum kararı, Erbil’in Bağdat ile görüşmelerinde güçlü kılınacak.

Obama döneminde ABD, Irak’ın toprak bütünlüğü politikasını savunuyordu. Görünen o ki Trump yönetimi de aynı politikadan yana. En son ABD Dışişleri Bakanlığı referandumun Irak’ın iç sorunu olduğunu açıkladı. ABD referandum hakkında ne düşünüyor?

Referandumu bağımsızlık ilanından ayrı tutuyorum. ABD, birleşik demokratik federal Irak’tan yana siyaseti savunuyor. Bu siyaset yıllardır yürütülüyor. Bunun uğurda 4 bin 500 Amerikan askeri can verdi. Irak ve Kürdistan halkı için en iyisinin, Irak’ın bütünlüğü olduğuna inanıyoruz.

Referanduma ilişkin ise; ABD referandumun şimdi yapılmasından mı, yoksa referandum sonrasında Bağdat-Erbil arasında ilişkilerde çıkabilecek sonuçlardan mı endişeli? Bu sorularla birlikte ABD, referandumun kötü olduğunu söylemiyor. Çünkü ABD’nin siyaset felsefesindeki kıstas halkın iradesidir.

ABD yönetiminde Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı olanlar var mı?

Olduğunu söyleyemem. ABD hükümeti el verdiği sürece federal demokratik bir Irak’ın varlığını istiyor. Petrol ve stratejik yanıyla uluslararası toplumda yer edinmesini, IŞİD’in yeniden ortaya çıkmasının engellenmesini ve Irak’ın İran için ikinci Lübnan olmamasını istiyor. Değindiklerim olduğu sürece Amerika bağımsız Kürdistan’dan yana olmayacaktır. Değindiklerimiz bağımsız bir Kürdistan’ın Irak’ı daha kötüye götüreceğini gösteriyor.

ABD bağımsız bir Kürdistan’ı kabul ederse ne kaybeder?

Öncelikle ABD gibi büyük bir ülkenin dünyada uluslararası bir koalisyona öncülük yapması ve her konuda düşüncesini değiştirmesi her zaman oldukça zor olmuştur. Özellikle tüm dost ve müttefikleri arasında bağımsızlık gibi önemli bir konuda! Parçalanan her devleti, dost kabul etme konusunda da tereddütlüdür.

Çünkü İspanya, Romanya, Filipinler gibi başka devletlerin de kurulacağından endişe duyuyordu. Nitekim hepsi farklı etnik grup ve mezhepten devletler ve Amerikan siyasetini etkiliyor. Değil Irak, ABD mecbur kalmadıkça hiçbir devletin parçalanmasını istemiyor. Irak’ta kaosun meydana gelmesi, İran’ın müdahalesi, Irak’ın Suriye veya Lübnan’a dönüşmesi halinde Kürdistan’ın bağımsızlığı tekrar görüşülebilir. Fakat henüz durum bu aşamaya gelmedi.

Gerçekten de mevcut durum söylediğiniz gibi değil mi?

Hayır değil. Ancak her zaman belirttiğim ihtimaller vardır.

Barzani Washington Post’a yazdığı makalesinde, 2003’ten beri Irak’ın Kürtlerin taleplerini yerine getirmediğini, yenildiğini, Kürtlerin taleplerinin hiçbir zaman yerine getirilmeyeceğini belirtmişti...

Doğru söylüyor. Ancak IŞİD’den önce Kürdistan barış içinde yaşıyordu. Tam olmasa da Kürdistan Bölgesi 2003’ten 2014’e kadar Bağdat ile bir dizi anlaşma yapacak durumdaydı. Petrol ve gaz üretiminde gelişme yaşandı. Şu anda uluslararası düzeyde petrol ihraç ederken, gaz ihracatını da gerçekleştirecek kapasiteye sahip. Türkiye ve ABD gibi bazı güçlü devletlerle de iyi ilişkilere sahip. Bu durum Kürdistan’a önemli bir statü sağlıyor. İran, Türkiye’nin güneydoğusu, Irak’ın kuzeyi ve Rojava’da halkın yaşam koşullarına baktığımızda, Kürdistan’da yönetimin şiddetten uzak ve ekonomide gelişmişliğin yaşandığı farkedilir.

Soru şu: Bağımsızlık gelişme sağlıyor mu? Siyasi ve ekonomik olarak Kürdistan halkına daha fazla kazanım sağlayacak mı? Bir ölçüye kadar Irak halkı için de bu geçerli. Çünkü Irak’ın bir parçasısınız. Tüm bu sorular ayrılmaya yöneliktir. Referandumu Kürdistan’ın bağımsızlığından ayrı tutuyorum.

Kürdistan’ın birçok ülkeyle diplomatik ilişkilerinin iyi olduğunu söylediniz. Referandum ilanıyla bazı ülkeler buna karşı olduğunu ya da doğru zaman olmadığına dair görüş belirtti. Türkiye’de ABD Büyükelçisi olarak görev yapan biri olarak özellikle Türkiye ve İran’ın açıklamalarını ciddi buluyor musunuz?

Her iki ülkede de kayda değer oranda Kürt yaşıyor. Bu nedenle de Irak’ta yaşanan olayı, kendileri yaşamak istemiyor. Özellikle de İran! Türkiye’yi de yakından biliyorum. Kaç bölgenin, kaç köyün kaç kentin Kürtlere, Araplara, Türklere ve Farslara ait olduğu tam olarak ayırt edilemiyor, hepsi karışmış durumdadır. Saydıklarımın yanı sıra gerek Balkanlar gerekse Ortadoğu’da olsun, ülkelerin coğrafi ve doğal kaynakları her daim sorun teşkil etmiştir.

Türkiye’nin referandum tavrı ABD için ne kadar önemli?

ABD bölgesel her konuda Türkiye’ye kulak veriyor. Türkiye bölge için önemli bir aktör. Bölgedeki herhangi bir işi ABD, Türkiye’siz iyi sonuçlandıramaz. Kürdistan’da yaşananları Türkiye veto ediyor. Türkiye yapmasa da İran kesin bir şekilde bu girişime karşı çıkacaktır. Kürdistan’ın ABD ve Türkiye ile iyi ilişkileri ve İsrail’le yakınlığına dair çıkan söylemlere kalsa dahi karşı çıkılacaktır. Suriye ve İran kara ile hava yollarının kulanılmasına izin vermezken, petrol ve gaz borularına nasıl izin verecek? Yani Kürtlerin Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye, Kürdistan’daki değişimlerde kilit konumdadır.

Heşdi Şabi gün geçtikçe güçleniyor. Kürdistan Bölgesi’nde bu konuda ciddi kaygılar yaşanıyor. Şii milislerin IŞİD sonrasında Irak’ta karışıklık çıkaracağını düşünüyor musunuz?

Evet bu tür girişimlerin olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar İran’ın dış siyaset silahıdır. İran’ın dış siyaseti de Kürdistan Bölgesi’nin dostu değildir. Kürdistan, kendini koruma konusunda tecrübe sahibidir. Heşdi Şabi’den daha güçlü ve eğitimli bir askeri gücü bulunuyor. Ayrıca ABD’nin ve belli ölçüde Türkiye’nin desteği bulunuyor.

Sizce ABD, Kürdistan’ın Irak’tan ayrılma sürecinde Bağdat-Erbil arasında arabuluculuk yapar mı?

Soru şu olmalı: Bağımsızlık ilan edilecek mi? Irak’la anayasa çerçevesinde görüşmelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Başarılı bir girişimle olur mu? Geçen 12 yıla (2003-2014) oranla Irak’ın bir parçası olarak gelecek daha müreffeh, barışçıl ve demokratik olacak mı? Çünkü 2014’ten sonra IŞİD’in ortaya çıkmasıyla Irak’ın bazı bölgeleri Kürdistan üzerinde daha büyük etki bırakmıştır.

Kürdistan’ın şunu sorması gerekiyor: Gelecekte siyasi ve ekonomik olarak şu anki konumundan daha iyi mi olacak kötü mü? Gelecekle kıyaslama yapması gerekiyor. Bu soru üzerinde Kürdistan’ın henüz çalıştığını görmedim! Kürdistan halkının bağımsızlıkla daha iyi bir konuma geleceği kanaatine karşı güçlü bir söyleminizin olması gerekiyor. Bağdat’la anlaşmadan söz etmeniz için güçlü bir söyleminizin olması gerekiyor.

Kürdistan’ın sorunu kendi içinde çözmesi gerektiğini mi kastediyorsunuz?

Evet. Halen çözülmüş değil. Referandumun 2005 yılındaki gibi sembolik olduğunu biliyorum. Bu referandum Başkan Barzani ve diğerlerini, Bağdat’la görüşmelerde güçlü kılacağını biliyorum. Bağımsızlığın eksi ve artılarını bilmemiz gerekiyor. Bu sürecin sonuca bağlanması halen çok uzak. Irak, İran, Türkiye, ABD ve diğer aktörlerin neler yapabileceğini ön görmeniz gerekiyor.

Kürdistan’ın içişleri, başta ABD olmak üzere uluslararası toplumda ne kadar önem teşkil ediyor?

Çok önemli değil. Çünkü söz konusu sorunlar düşük seviyededir. Devlet içinde bölgede yaşanan sorunlardır. IŞİD’le savaş sürecinde Kürtlerin birlik olmamaları üzüntü ve kaygı yaratıyordu. Ancak Kürtler IŞİD’le savaşta oldukça iyi ve başarılı bir mücadele sergilediler. Gelecekte de birleşeceğinize eminim.

Refeandumda yüksek oranda “Evet” çıkacağını düşünüyorum. Ancak bu herşey demek değil. Kürdistan’ın siyasi açıdan birlik olduğu anlamına gelmiyor. Şu anda siyasi olarak bölünen bir Kürdistan var. Önemli bir karar verilmesi için zemin uygun değildir. Bunlar Washington’un üzüntü duyduğu konulardır.

Rojava’da şu anda 7 askeri üs ve bin 500 ABD askeri bulunuyor. Bunların çoğu da YPG’yle işbirliği yapıyor. Bilindiği gibi Rojava’nın ve YPG’nin Kürdistan Bölgesi’yle ilişkileri iyi değil. Kürdistan Bölgesi -Rojava ile ilişkilerin iyi olması Washington için ne kadar önemli?

Sorunuz hem kolay hem de zor. ABD tüm taraflar arasında ilişkilerin iyi olmasından yanadır. Fakat temel farklılıklar var. PYD, PKK’ye bağlı bir kanat. Türkiye için bu sorundur. ABD için de PKK, ideoloji ve eylemleri açısından sorundur.

Irak’ın kuzeyindeki Kürtler için de sorundur. Bu nedenle de Rojava Kürtleriyle sınırlı bir işbirliği içindeyiz. Amacımız orada IŞİD’i bitirmek ve bu geçici bir işbirliğidir. IŞİD’den sonra Suriye ve İran’da daha büyük sorunlar üzerinde çalışılacaktır. Bunun için de Kürdistan Bölgesi’yle işbirliğine ihtiyacı var. Suriye’nin kuzeyinde Arap ve Kürtlerin işbirliği gerekli, hepsinden önemlisi de Türkiye’yle işbirliği gerekiyor.

Türkiye’nin Efrin’e müdahalesi gündemde. ABD bu konuda sessizliğini koruyor. ABD’nin konuya ilişkin açıklama yapmamasının nedeni nedir?

İki nedenden dolayı; ilki ABD iki tarafla işbirliği içinde ve PYD’ye de ihtiyacımız var. Özellikle Demokartik Suriye Güçleri’ne. Daha gerçekçi olalım. YPG, IŞİD’i yendiği içindir. Bununla birlikte IŞİD’in kırılmasında Türkiye’ye de ihtiyacımız var. ABD için Türkiye önemli bir stratüye sahip. Bir diğer anlamda dostlarımızın bize sinirlenmesini istemiyoruz.

İkincisi ise; Türkiye ve Rojava halkıyla sorunu çözebiliriz. İsrail Hamas’ı terörist bir grup olarak görüyor. Hamas da İsrail devletinin yıkılmasını görev sayıyor. Hamas’ın İsrail için arzuladığı, PKK’nin Türkiye karşıtı olmasından çok daha ilerdedir. Amerika olarak Ortadoğu siyasetinde farklı düşüncelere sahip olabiliriz. Irak ve Kürdistan Bölgesi için de hata yapmış olabiliriz. Ancak Kürdistan’da yaşayan herkes bizi dost bilsin.

2003’te ve öncesinde birçok konuda borçluyuz ve çok ciddi bir şekilde gelecekte Kürdistan’la çalışmak istiyoruz. Ortadoğu’da genel olarak neler yaşanacağını göreceğiz.

Rûdaw
Bu haber toplam: 4307 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:02:55:26
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x