Irak Umme Partisi Başkanı ve Irak Parlamentosu üyesi Misal Alusi, 25 Eylül’de Kürdistan’a geleceğini söyleyerek, “Elimde Kürdistan bayrağıyla referandumu destekleyeceğim” dedi.
Misal Alusi, Başkan Mesud Barzani ve Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi Müsteşarı Mesrur Barzani’nin, “Bağdat başarısız bir ülke ve belli bir vücuda sahip değildir” söylemlerinin haklı olduğunu söyledi.
Alusi, “Basra, Ammar ve Bağdat’ta halk, ‘Devlet nerede? Nerede hizmet? Nerede içme suyu?’ diye soruyor. Bu yüzden de 25 Eylül’de yapılacak olan bağımsızlık referandumu Irak halkının dağılması değil, kurtuluşudur” ifadelerini kullandı.
Misal Alusi, gündeme dair Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...
Irak’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Moderm bir devlet, insan haklarına saygılı, hizmet anlayışına sahip, alt yapısı sağlam, eğitim ve ekonomisi güçlü bir devlet demektir. Ancak Bağdat bu konuda başarısızdır.
Başkan Barzani ve Mesrur Barzani’nin “Bağdat başarısız bir ülke ve belli bir vücuda sahip değildir” söylemlerini çok haklı buluyorum.
Basra, Ammar ve Bağdat’ta halk, “Devlet nerede? Hizmet nerede? İçme suyu nerede?” diye soruyor. Bu yüzden de 25 Eylül’de yapılacak olan bağımsızlık referandumu, Irak halkının dağılması değil, kurtuluşudur.
“Referandum, Irak halkının dağılması değil, kurtuluşudur” diyorsunuz. Sürecin başlaması aslında dağılmanın da başlangıcı sayılmaz mı?
1921’den beri Irak’ta yalanlarla uğraşılıyor. 100 yıldır savaşmayalım diyoruz. Devrim yapıyoruz. Öldürüyoruz ve kesiyoruz. Kürdistan’ın bağımsızlığı Bağdat, İran ve diğer ülkelere de bağımsızlık getirecek. Ne yazık ki hepsi yalan! 100 yıldır Bağdat’ta yalan hakimdir.
Saddam döneminden günümüze kadar kendimize yalan söylüyoruz. Bunun için de 25 Eylül’de Ortadoğu’da yönetimin yenildiğini göreceğiz. Bu da Bağdat, Tahran, Ankara, Washington ve Rusya açısından sorun yaratabilir. Kürtlerin haklarına saygı gösterilseydi referanduma gidilmeyecekti. Referandum, haklarını talep etmek adına Basra, Anbar ve diğer kentlerdeki vatandaşlar için de dayanaktır.
Bağdat’ta İslami yönetim iktidarda baskın olmuş durumda. Devlet tavuk dağıtmak için değil, hizmet ve insan haklarına saygı temelinde kurulur. Saddam halka tavuğu dağıtırken milleti ödüllendirdiğini sanıyordu. Halbuki devlet aracılığıyla halka hizmet etmesi gerekiyordu. Gelinen aşamada Kürdistan’da referandum olursa, Irak’ın diğer kentleri de kendi haklarını talep etmiş olacak.
Bağdat Hükümeti, Kürdistan’da yapılacak olan referandumla yıkılacaktır. Şiiler, yönetimde kendilerini baskın kılarak, Ezidi, Hristiyan ve diğer bişleşenlerin haklarını göz ardı ediyor. Kısacası Kürdistan’ın bağımsızlığı Bağdat, Tahran ve diğer ülkelere bağımsızlık getirecek.
Referandumundan sonra Irak’ın durumu ne olacak?
Referandumundan sonra Bağdat’ın önünde iki yol var. Ya demokratik ve anayasal” ya da IŞİD ve Baaslı bir diktatörlük hükmü olacak. Onların derdi Irak değil, iktidar ve para hırsıdır. Eğer onların derdi Irak olsaydı Musul, Anbar ve Selahaddin IŞİD tarafından işgal edilmezdi.
Bağdat Yönetimi halkını düşünseydi şu anda sokaklarda milisler dolaşmayacaktı. Iraklı bazı yetkililer kendi çıkarları için yönetimi kullanıyor. Kürdistan’daki referandum Irak’aki tüm halklara, haklarını savunmasını sağlıyor.
Peki Kürdistan Irak’tan ayrıldıktan sonra Kürt arasında birlik olur mu?
Kürt liderler Bağdat’la anlaşmak ve sorunları çözmek için çok çaba sarfetti. Bu uğurda denedikleri her yol yenilgiyle sonuçlandı. Kürtlerin de haklarının korunacağı demokratik bir Irak’tan yanaydım. Fakat böyle bir Irak ortaya çıkmadı. Irak tarihi bir süreçten geçiyor.
Eğer Kürdistan başarılı olursa, referandumdan sonra gelişmiş bir Kürdistan kurulacaktır. Haliyle böyle bir durumda Irak mecburen insan hakları ve demokrasiye dönecekti. Aksi halde Irak tamamiyle sona erer.
Referandum tarihi açıklandığı günden beri Bağdat bunun “zamansız” olduğunu savunuyor. Sizce referandumun Bağdat’a etkisi ne olur?
Iraklı emekçiler, Kürt halkının verdiği bedelleri çok iyi biliyor. Kürtler Irak Hükümeti’ne karşı devrim yaparken, Irak halkına karşı terör saldırısı ve herhangi bir şeddet olayında yer almadı. 2003’ten sonra Irak askerleri Kürtlere karşı birçok saldırıda bulundu. Ancak Kürtler intikam almaya çalışmadı.
Kürt özgürlük mücadelesinde Irak askeri kurban olarak görülmüştür. Kürtlerin aynı ahlak ve ruhla ülkelerini kurmalarını umut ediyorum. Mesrur Barzani, Washington’da yaptığı konuşmada, “Kürdistan’daki tüm oluşumların hakları korunuyor ve de korunacaktır” demişti. Bundan memnuniyet duydum.
Kürdistan’la ortak sınırlara sahip olan Sünnilerin tavrını nasıl okuyorsunuz?
IŞİD’in Irak’a gelmesinden önce Sünni Arapların Kürdistan’a tutumundan endişeliydim. Ancak Örgüt Irak’a geldiğinide Kürdistan yaklaşık 1 buçuk milyon Sünni Arap’a kapısını açtı.
Arap Sünniler Kürtleri çok iyi tanımıyorlar. Kendilerini en demokratik Arap ülkesinin merkezi olarak gören Bağdat, Felluce ve Anbar halkının kent merkezine gitmesine izin verilmedi. Ancak Kürdistan Bölgesi tüm kapılarını açtı. Kürtlerin bu tavrı Sünni Arapların bakışını değiştirdi.
Kürdistan sınırında bulunan Heşdi Şabi’nin Kürtlere tehdit olacağı endişesi hakim. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Heşdi Şabi’nin içindekilerin tümü Kürtlere karşı değil. Fakat Tahran’la ilişkisi olan Heşdi Şabi grupları, Kürtlere karşı iyi niyet beslemiyor ve kaos ortamı yaratmaya çalışıyorlar.
“Kürt dostu” dediğimiz taraflar referandumu destekleyecek sizce?
Kürdistan’ın bağımsızlığı dünyadaki tüm özgürlük savunucularıyla ilgilidir. Kürtler samimi ve özgürlükçü kesimlerin desteğiyle başarılı olacaktır. Bu yüzden bu tür durumları küçümsemeyin.
Fakat ABD, Erbil’den referandumu ertelenmesini istedi...
ABD’nin önde gelen karar merkezleri, Kürdistan’ın refrandumunu destekliyor. Ancak bunu dillendirmiyorlar. Mesrur Barzani’nin son Washington ziyaretinde ABD’llilerden ciddi bir destek aldığını duydum.
Kürdistan’ın iç siyasetine baktığımızda ise referanduma yönelik ortak bir karar bulunmuyor. Bir Arap siyasetçi olarak siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hiçbir Kürt referanduma karşı değildir. Ancak siyasi bir taktik olarak hareket ediyorlar. Merhum Newşirvan Mustafa ve Goranlı diğer yetkilileri tanıyorum. Onlara büyük bir saygım var. Kürdistan’ın başarısında onların da katkısı bulunuyor.
Yaşananlar siyasi anlaşmazlıktır. Goranlı yetkililerle başbaşa kaldığımızda, hepsinin Sayın Mesud Barzani’ye ne kadar saygılı olduğunu gördüm. Goranlı bir kadın parlamenter, “Mesud Barzani’nin ayakkabısı Bağdat’taki birçok boş liderden daha değerli” demişti.
Aynı zamanda bu kişi medyada Mesud Barzani’yi eleştiren biriydi. Bu yüzden birbirinizin düşüncelerine saygı göstemeniz gerekiyor. Yoksa tüm Kürtler stratejik olarak aynı düşünceye sahip. Hepsi referandumu destekliyor. Büyük ihtimalle de referandumda yüzde 90 “Evet” çıkar.
Kürt liderlere referanduma yönelik ne tür önerileriniz var?
Referandumda Arap, Türkmen ve diğer oluşumlar için başka bir sandığın olmasını umut ediyorum. Çünkü bu oluşumların ne istediği önemli. Eminim Kürdistan’ın bağımsızlığı için sandıktan çok sayıda “Evet” oyu çıkacaktır.
Referandum gününe kadar Kürtlerin kendi içinde anlaşarak, tek ses olması gerekiyor. Kürt gençlerinin bağımsızlıktan daha çok İskan Caddesi’nde Real Madrid ve Barcelona maçıyla ilgilenmesinden derin üzüntü duyuyorum. Kürtlerin önünde bayraklarını dalgalandırmaktan başka seçenek yok.
Başkan Mesud Barzani ile geçmişe dayanan bir dostluğunuz var ancak son 2 yıldır görüşmüyorsunuz. Neden?
Hukuka ve anayasaya inancı olan biriyim. Hiç kimsenin bir makamda kalmasından yana değilim. Kürtler henüz amaçlarına ulaşmadı ve ülkelerini kuramadılar. Mesud Barzani uzun yaşamında başkan olmadı. Dünya da onu bir başkan olarak görmedi. Belki de onu Kürt ulusunun lideri olarak gördü.
Bir keresinde Washington’da üst düzey bir toplantıya katıldım. Toplantıda Erbil ile Bağdat arasındaki sorunlar tartışılıyordu. ABD’li yetkililer, “Kürdistan’da kim bu tavra sahip?” diye sordu. “Hükümet” dedim. “Peki hükümetten kim sorumlu?” dediler. Cevap veremedim. Bunun üzerine ABD’li bir yetkili, “Mesud Barzani de hükümetle aynı şeyi düşüyor” dedi. Bu konuşmadan sonra konunun ciddi olduğunu belirterek, toplantıyı başka tarihe ertelediler.
Goranlı arkadaşlarla bir görüşmemizde, “Sizler mücadele veren ve gençliğinizi mücadeleye adayan insanlarsınız ancak hakikat şu ki, dış dünya sizi tanımıyor. Mam Celal, Kak Mesud ve Kak Newşirvan tanınıyor” dedim.
Allah rahmet eylesin Newşirvan Mustafa vefat etti. Mam Celal de bildiğiniz gibi hasta. Ayakta duran tek lider Mesud Barzani. Dünya ona güveniyor ve saygı duyuyor. Bu nedenle Kürt halkının onun etrafında toplanması çok doğal.
Bu zor süreci atlatmak için tüm tarafların Barzani’yi desteklemesi lazım. Kürt değilim ancak Kürtlerin devletleşmesini umut ediyorum. 25 Eylül’de ben de Kürdistan’da olacağım. Bir elimde Kürdistan bayrağı, bir elimde de silahla referandumu destekleyeceğim.
Misal Alusi kimdir?
Irak Umme Partisi Başkanı ve Irak Parlamentosu üyesi Misal Alusi, 1976’da Mısır’ın başkenti Kahire’de olduğu dönemde BAAS rejimi tarafından idam cezasına çaptırıldı.
Mısır’dan Almanya’ya göç eden Misal Alusi, 2003 yılında BAAS rejiminin yıkılmasının ardından Irak’a döndü.
2005 yılında Iraklı bir siyasetçi olarak İsrail’i ziyaret etti. Bağdat’ta ailesiyle saldırıya maruz kalan Alusi’nin Eymen (28) ve Cemal (24) adlı iki oğlu gözlerinin önünde infaz edildi.
Misal Alusi, Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumuna ciddi destek veriyor.
Anbarlı Arap bir ailenin çocuğu olan Alusi, Arap faşizmine sert şekilde karşı çıkıyor.