Siyaset kulislerinde Çözüm Sürecinin yeniden görüşmelerin başlatılmak istendiği bir aşamaya geldiği ve tersi açıklamalar yapılmasına rağmen bu konuda girişimlerin hızlandığı konuşuluyor.
Basnews\'te Yeter Polat imzasıyla yayımlanan habere göre; ABD’li yetkililerin Ankara’ya diyalog ve PKK’ye silahsızlanma yolundaki çağrıları ve AB’nin Raporu’nda benzer çağrılar yapılması ardından, gözler arabuluculuk yapabilecek odaklara çevrildi.
Bu bağlamda ABD Başkanı Barack Obama’nın Özel Temsilcisi Mc Gurk’un geçtiğimiz hafta Erbil ziyaretinde Başkan Mesud Barzani’den tarafları bir araya getirme ve özellikle PKK’yi ikna etme konusunda ricacı olduğu bildiriliyor.
Ankara ve HDP’nin de arabulucu olmasını istediği Barzani’nin yakın zamanda Kandil’deki PKK yöneticileri ile konuşması ve ardından Türkiye’ye gelmesi de konuşulan iddialar arasında.
Ankara kulislerinde çatışma sürecinin başlaması ile birlikte ‘donduruldu, buzdolabına kaldırıldı’ denilerek bekletilen Çözüm Süreci’nin yeniden başlatılmak istendiği bir arayış aşamasına geldiği ve tersi açıklamalar yapılmasına rağmen bu konuda girişimlerin hızlandığı konuşulmakta.
Son zamanlarda hızlanan çatışmalar ile Suriye görüntüsü verilmesi, Türkiye’deki gelişmelerin Musul ve Rojava’daki durumu olumsuz etkilemesi üzerine şimdiye dek olayları sessizce izleyen ABD ve AB’yi de harekete geçirerek tarafları yeniden konuşma pozisyonuna getirmeleri yolunda girişimlere neden oluyor.
ABD’li yetkililerin son açıklamaları ve AB’nin son raporunda PKK ve Ankara’ya diyaloga dönülmesi çağrısı ardından, gözler arabuluculuk yapabilecek odaklara çevrildi.
Bu bağlamda ABD’nin Obama’nın Özel Temsilcisi Mc Gurk’un geçtiğimiz hafta Erbil ziyaretinde KBY Başkanı Mesut Barzani’den tarafları bir araya getirme ve özellikle PKK’yi ikna etme konusunda ricacı olduğu bildiriliyor.
PKK’nin ise daha çok ABD’nin arabulucu olması yolunda talepte bulunduğu KCK’nin son zamanlarda yaptığı açıklamalara yansımıştı. Ancak Erbil’deki kaynaklar Kandil’in, Barzani’nin süreçte aktif rol almasıyla kamuoyunda itibar kazanmasını engellemek istediği, İran’ın da Kürdistan Bölgesi karşıtı bir siyaset izlemesi de gerilimi tırmandıran diğer önemli nedenler arasında sıralıyor.
Çatışmaların Yüksekova’ya taşındığı hafta başında Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır’da ilk kez ifade ettiği ‘PKK’nin Mayıs 2013 koşullarına dönmesi’ çağrısı her ne kadar Cumhurbaşkanı tarafından reddedilmişse de hükümetin bu konuda açık bir opsiyonunun olduğu iddia ediliyor. Öte yandan Erdoğan’ın “tümüyle çekilme“ koşulunun yeni bir sürecin ön şartı olduğu bu anlamda Davutoğlu’nun da aynı şeyi ifade etmek istediği değerlendiriliyor.
Başbakan Neçirvan Barzani’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı Türkiye ziyareti sonrası sürecin yeni bir boyut kazandığı, Hükümet ve HDP’nin bir kesiminin de Barzani’nin yeni süreçte de rol üstlenmesi gerekliliği üzerinden düşündüğü ortaya çıktı.
Tüm bu gelişmelerin ise ABD’nin hem PKK’ye hem de Ankara’ya baskısı sonucu ortaya çıktığı ve ilerleyen günlerde taşların yerine oturacağı ileri sürülmekte.
Ankara ve Erbil’e yakın gazetecilerin de teyit ettiği ve alttan yürüyen bu gelişmeler Türkiye kamuoyunda tartışılmazken, Hükümet ve HDP’li milletvekillerinin dışarıya yansımasa da kapalı kapılar arkasında bu seçenekleri tartıştığı iddia ediliyor. Erbil’in de Çözüm Süreci’nin yeniden başlaması konusunda net olduğu, arabuluculuğun taraflarca kabulü halinde bunun için girişimlerde bulunacağı da bildiriliyor.
Öte yandan PKK’nin silahlı gücünü Türkiye’den çekmesi ardından gelişecek durumun da endişeye neden olduğu, Kürdistan Bölgesine çekilecek militanların üzerinden yürütüldüğü ve endişelerinde tam da bu noktada başladığı yönünde.
PKK’nin mevcut durumda Kürdistan Bölgesine Şengal’de sorunlar çıkarttığı, Rojava ile ilgili özellikle Barzani karşıtı anti propaganda faaliyetleri yürüttüğü ve Erbil’de siyasi krize neden olan Goran ile yakınlaştığına dikkat çeken gözlemciler, orada birikecek PKK gücünün Kürdistan Bölgesi için de ciddi sorun olabileceğine dikkati çekiyor. Bu bağlamda Davutoğlu’nun ‘Erbil’e yönelen her saldırı bize yöneliktir’ demesinin ardındaki nedenin bu endişelerle ilgili olduğu iddia ediliyor.
Başkan Mesud Barzani’nin müzakere masasına dönülmesi konusunda nasıl bir rol oynayacağı merak konusu.
Bu konuyla ilgili siyasetçiler ve akademisyenler Bashaber’e bazı değerlendirmelerde bulundu.
Türk: Barzani devreye girmeli
Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk, Mardin’de katıldığı bir açılış töreninde yaptığı konuşmada çatışmaların durması için Başkan Mesud Barzani’nin devreye girmesini istedi. Türk, “Umuyoruz savaşın durması, ateşkesin ilanı için bir çaba olsun. Kim bu çalışmayı yaparsa da bu kutsaldır” olduğunu söyledi. “Başkan Barzani Kürdlerin bir lideridir, rolünü oynamalı” diyen Türk, şunları kaydetti: “Kürdler birbirine bağlıdır. Burada bir Kürdün başı ağrırsa, diğer taraftaki kardeşinin kendine sahip çıkmasını ister. Halkın da böyle bir isteği var. Hepimiz bunu görmeliyiz. Bugün Kuzey Kürdü susturuluyorsa yarın Güney ve Batı Kürdüne de aynısı yapılır. Bu yüzden diyalog, görüşme Kürdlerin arasında günbegün gelişmelidir. Birbirimizi dinlemeliyiz. Birbirimizin fikirlerine kulak vermeliyiz. Birbirimize yardımcı olmalıyız. Yardımcı olursak demokrasinin de önünü açarız. Ben bu inançtayım.”
Kahveci: Barzani Türkiye’yi ziyaret edecek
Türkmen Reform ve İlerleme Partisi Başkan Yardımcısı ve Kürdistan Parlamentosu Milletvekili Muna Kahveci ise, Başkan Mesud Barzani’nin kısa bir süre içerisinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini, barış sürecinin yeniden canlanmasını talep edeceğini ileri sürdü. Muna Kahveci, Barzani’nin Türkiye ziyaretini ABD yönetiminin de desteklediğini belirterek, “ABD, Türkiye’de Kürd sorununun çözülmesini ve barış sürecine dönülmesini önemli bir adım olarak tanımlıyor’’ dedi.
Taşçıer: Sürece dönülmeli
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer Çözüm Süreci’ne dönülmesi konusunda kendilerine yansıyan bir şey olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Ama şu gerçek ki, bu süreç sonsuza kadar böyle devam etmez. Sürecin bir an önce başlaması gerekiyor. Mesud Barzani burada bir rol oynayabilir. Barzani’nin Ortadoğu’da siyasi anlamda bir ağırlığı söz konusudur. Barzani sürece yeniden dönülmesi anlamında rol oynarsa başarılı olur. Daha önceki süreçlerde de buna benzer şeyler oldu. Türkiye’de yaşanan çatışmaların son bulması, Kürdlerin haklarının verilmesi noktasında Mesud Barzani çeşitli adımlar atmıştır. Neçirvan Barzani’nin Türkiye gelişi sorunun çözümüyle ilgili olabilir; ama benim bu konuda herhangi bir duyumum olmadı. Üstelik Çözüm Süreci’ni başlatma anlamında adım atılırsa buna PKK de devlet de karşı çıkmaz.”
Öte yandan devletin yumuşama göstermesi gerektiğini belirten Taşçıer, “Diğer tarafın da bunlara karşı adım atacağını da inanıyorum. PKK şehirlerden gerillalarını çekmesi konusunda bir açıklaması oldu. Bu olumlu bir açıklama oldu. Bu savaştan dolayı birçok insan mağdur oluyordu. Bu adım Çözüm Süreci için bir adım” olabilir diye konuştu.
Fırat: Washington çözümde ısrarcı
Kürd illerinde yaşanan savaş ortamını hatırlatan HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, “yoğun bir savaş hali hâkim. Tüm bunlar Mesud Barzani’yi yakından ilgilendiriyor. Burada öldürülen siviller, gençler, çocuklara karşın onun kalbi kan ağlıyordur. Bu sorunun çözümü noktasında Neçirvan Bey’i göndermiş olma ihtimali yüksektir. Fakat barış süreci denilen şeyin içinin boş olduğunu düşünüyorum. Süreç dediğiniz şey de kavga eden taraflar arasındadır. Sayın Barzani’nin aracı olarak istenmesi Kürdler arasında bir savaş sonucunu ortaya çıkarır ki, mevcut iktidarın bunu kabul etmesi mümkün değil. Washington’un sürecin başlaması ve çatışmaların son bulması adına ta başından beri çağrıları devam ediyor. Bu konuda arabulucu olmak” istediğini belirtti.
Metiner: Barzani Kandil’i ikna etmeli
PKK’nin yürüttüğü siyasetin sonuç vermediğini ifade eden AKP Milletvekili Mehmet Metiner, “Bu tarzla bir sonuç alınamayacağı görüldü. Öcalan istese de Kandil’in silah bırakmayacağı görüldü, dolayısıyla Sayın Barzani’nin bir takım önerileri olmuş olabilir. Türkiye hükümeti bu tür açıklamalara alışıktır. Çünkü Barzani’nin görüşleri önemlidir. PKK ve IŞİD sadece Türkiye için değil, Güney Kürdistan için de tehlikedir. Hatta Türkiye’den daha fazla Barzaniler için çok büyük bir tehdittir. PKK’nin siyaseti değişmeden eski tarz bir seçim süreci oluşturmanın PKK’ye soluk aldırabilir kanaatindeyiz. PKK’nin böyle bir taktiksel hamlesi var. Amerika üzerinden Çözüm Süreci’ni başlatmak istiyorlar. Sayın Barzani’nin PKK’nin arkasındaki ülkelerin amaçlarının farkında olduğunu düşünüyorum. Silahın dışında başka yollar da var. Barzani’nin, Kandil’deki PKK şeflerini ikna edip silahları bıraktırması gerekiyor. Silahın bırakılmasının önünde bir engel yok silahların tek yanlı olarak ebediyen toprağa gömülmesi gerekiyor, şayet silahlar bırakılırsa masaya tekrar oturulup şartlar” konuşulmalıdır dedi.
Bilgen: Her türlü girişimin önü açılmalı
Kürd sorununun çatışma konseptiyle çözülemeyeceğini ifade eden HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, “Kürdler arasındaki hukukun sağlıklı ve doğru işlemesi, hem de mülki yönetimleriyle halklar arasındaki sorunun çözümünde elbette diyalog yönteminin açılması gerekiyor. Bu konuda bölgedeki tüm aktörlerin sorumluluğunu yerine getirmesi beklenir. Özellikle Türkiye’nin bölgesel ilişkilerde Kürdler arası gerilimi değil, aksine Kürdler arasında diyalogu pekiştiren yöntemi tercih etmesi, elbette ki bölgede barışa, iyi ilişkilere, ticaretin artmasına ve can güvenliğine ve demokratikleşmeye olumlu adım getirecektir. Türkiye’nin Çözüm Süreci konusunda bir çabası var mıdır, bilmiyoruz. Biz her türlü çabanın ve girişimin önünün açılmasını” değerli görüyoruz diye konuştu.
Kurt: 2013’te verilen sözler tutulmalı
Barzani’nin PKK’ye güvenmediğini ileri süren AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, “Neçirvan Barzani’ye bu konudaki tavrının ne olduğunu merak edip sorduk, “onlara güvenimiz kalmadı” dedi. Dolayısıyla kefil olmak, bir nevi sözdür. Çözüm Süreci denen şey silahların bırakılması, PKK’nin oraya geri dönmesi imkânsızdır. Tek yolu 2013’te verilen sözlerin yerine getirilmesi ve silahlı unsurların sınır dışına çekilmesidir. Bu anlamda unsurların dışarı çıkmasıyla birlikte operasyonların da anlamı kalmaz” dedi.
Geveri: Çözüme Barzani’nin katkısı olacaktır
Hükümet tarafından Güney Kürdistan’a Çözüm Süreci konusunda herhangi bir resmi çağrı yapılmadığını ifade eden HDP Van Milletvekili Adem Geveri, “Elbette ki böyle bir niyetin olması anlamlıdır. Son derece akıllı bir adımdır. Biz de bu formülü çok uzun süre önce talep etmiştik. Sayın Barzani, her iki tarafta da siyasal temsiliyeti olan bir şahsiyettir. Arabuluculuk çabalarının sonuç vereceğini düşünüyorum. HDP’nin de bu yönde çabaları söz konusudur. Sayın Neçirvan Barzani’nin ve bizim bilmediğimiz gizli diplomatik temaslarda da bu talepler dile getirilmiştir. Güney Hükümeti ve Sayın Barzani’nin bu arabuluculuk misyonunu işleteceğini düşünüyorum. Güney Kürdistan sorunun bir parçasıdır. Burada yapacakları arabuluculuk soruna çözüm üretebilir. Türkiye ile ticari ilişkileri olan bir komşudur; aynı zamanda bu tür çatışmaları önceden kendileri yaşadıkları için, KBY’nin bu anlamda bir tecrübesi var. Bu anlamda Türkiye’deki sürecin yeniden başlaması konusunda yapacakları çağrının başarılı ve etkili olacağını düşünüyorum. Çözüm Süreci’nde Sayın Barzani’nin bir katkısı ve çabası var. Nitekim Sayın Öcalan’ın da Kandil’in de bunu kabul ettiğini ve bu yaklaşımları olumlayan açıklamaları oldu. HDP de süreç içerisinde Erbil’i birçok kez ziyaret etmiş, karşılıklı diyaloglar” kurulduğunu dile getirdi.
Pencwini: Barzani süreçte rol oynayabilir
Kürd siyasetçi Mehmed Emin Pencwini, Başkan Mesud Barzani, Irak Eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Başbakanı Neçirvan Barzani’in uzun yıllar AKP ile temasta olduğunu Kürd Sorunu’nun Türkiye’de diyalog ile çözülmesi için PKK ve AKP Hükümeti’ne bir araya getirmeye çalıştıklarını söyledi. Pencwini, KBY temsilcilerinin, Oslo Görüşmeleri’nin yanı sıra, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 2013 Newroz’unda okuduğu mesajdan sonra başlayan süreçte de önemli rol aldıklarını belirtti. Ayrıca Pencwini, Neçirvan Barzani’nin İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ile yaptığı ziyaretinde önemli olduğunu ve Kürd sorununun bu ziyarette tartışıldığını açıkladı. Pencwini, “KBY’li yöneticiler her zaman PKK’ye de Türkiye’de sorunu diyalog ile çözün diyor. Bunu Mam Celal, Mesud Barzani ve Neçirvan Barzani defalarca Türkiyeli yöneticilere söyledi. Umarım yakında yeniden masaya dönerler. En azında Dolmabahçe Mutabakatı’nda dönmeliler” değerlendirmesini yaptı.
Ümit Fırat: Türkiyeli Kürdler Barzani’ye güvenmektedir
Yazar Ümit Fırat, Çözüm Süreci kavramını kullanmak istemediğini, artık başka bir sürece gidildiğini söyleyerek, Türkiye’nin yeni bir politikayı tespit etmesi gerektiğini ifade etti. Kürd meselesini bir başka açıdan masaya yatırılmanın şart olduğunu dile getiren Fırat, KBY Başkanı Mesud Barzani’nin meseleye dair bir yaklaşımının olduğunu belirtti. Türkiye devleti ve hükümeti ile PKK arasında samimi bir ilişki kurulamayacağını, bu noktada Mesud Barzani’nin problemin çözümüne dair rol almak istediğini söyleyen Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesud Barzani, bu problemin böyle gitmeyeceğini bildiği için bir rol almak istiyor. Burada da hükümetin nasıl baktığına dair bilgilendirilmesi ve yeniden bu meseleyi ele alması konusunda bir yerlere çekilmesi, destek vermesi açısından rol üstlenmesi söz konusudur. Bu sadece Mesud Barzani ile hükümet arasında değil, Türkiye’deki Kürdlerin taleplerinin dikkate alınması lazım. Mesud Barzani’nin Türkiye Kürdleri bakımından güven verici bir profilinin olduğunu düşünüyorum.” Barzani’nin yaklaşımını olumlu bulduğunu söyleyen Fırat, hükümetin nereye kadar operasyonları sürdüreceğini ise açıklamadığını belirtti.
Yüksel: Katkısı olacaksa temaslar sürdürülmelidir
Yazar Müfit Yüksel ise, bölgede büyük yoğunluklu bir çatışmanın varlığından söz etti ve Çözüm Süreci konusunda muhataplık meselesinin tartışılması gerektiğini söyledi. Bu süreçte tarafların kimlerin olacağının belirsiz olduğunu dile getiren Yüksel, “Kimlik meselesi, anadil konusu gibi konularda reform adımları atılabilir. Çözüm Süreci gibi bir şey yapıldı, ama sonunda şehirlerde bir çatışmaya dönüştü, özyönetim gibi bir gariplik ortaya çıktı. Bundan sonra Kürd sorunun çözülmesi konusunda adımların atılması lazım. Bu adımların atılmasında kim rol alırsa, onun takdirle karşılanması lazım. Ama eğer silahlar susmayacaksa, o zaman yeniden çözümün bir manası olmaz. O bakımdan Mesud Barzani’nin sürece bir katkısı olacaksa, tabi ki bu konuda temaslar sürdürülebilir, sürdürülmelidir” dedi.