Rusya Dışişleri Bakanlığı resmi internet sayfasından yapılan açıklamaya göre, Lukaşeviç\'in açıklaması şu şekilde:
\"Türkiye\'de Kürt azınlığına karşı sistematik şiddet devam ediyor. Human Rights Foundation of Turkey verilerine göre, Temmuz 2015\'den itibaren Türk hükümeti tarafından sürdürülen terör karşıtı operasyonları sırasında 300\'den fazla vatandaş hayatını kaybetti.
Mart ayı sonu itibariyle yaklaşık 80 cesedin kimliği belirlenemedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı\'nın kısa zaman önce yaptığı açıklamaya göre 600 kişi hayatını kaybetti.
İnsan hakları savunucuları ölenler arasında çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlı insanların olduğunu söylüyorlar. Ülkenin güneydoğusunda tespit edilen toplu mezarlar hakkında açılan soruşturmalar henüz sonlanmadı.
Kürtlere karşı tanklar, uçaklar ve ağır silahlar kullanıldı. Uluslararası insani haklar görmezden gelinerek gelişigüzel ve aşırı seviyede güç kullanıldı. Bu eylemler Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ve Uluslararası Af aralarında olmak üzere bazı sivil kuruluşların tepkisini topladı.
Bingöl, Mardin ve Dersim\'de güvenlik bölgeleri ilan edildi. Orada sokağa çıkma yasağı devam ediyor, bunun sonucunda halk gıda ürünleri ve öncelikli gereksinimlerine ulaşamıyorlar, sosyal ve eğitim kuruluşları çalışmalarını durdurdu, siyasetçilerin, gazetecilerin ve sivil kuruluşları temsilcilerinin erişimi kısıtlandı. İnsanlar evlerinden kaçmak zorunda kaldılar. International Crisis Group verilerine göre, evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı 355 bini aştı.
Nusaybin uzun bir süre kuşatma altındaydı. PKK\'ya karşı düzenlenen operasyonlar sırasında ağır silahlar kullanıldı. Bu sebepten dolayı orada birçok binanın kullanılamaz hale geldiği Cizre\'deki gibi insani durum çok zor hal aldı. Diyarbakır\'da 3 bin işletme kapatıldı ve 20 bin kişi evlerini terk etti.
Gazetecilerin röportajları ve görgü tanıklarının açıklamalarından oluşan resim durumun ciddiyetini gösteriyor. Türk askerlerinin Cizre\'de evlerin çöküntüleri altında saklanan vatandaşlara şiddetinin ayrıca ele alınması gerek. Sadece bir binada 150 kişinin yakıldığı iddia ediliyor.
TBMM üyesi ve Avrupa Parlamentosu eski üyesi Feleknas Uca ve hayatını kaybedenlerin yakınlarının açıklamaları bunları doğruluyor.
Zorla tutsak tutulan Kadınların Hakları için Mücadele Platformu\'nun açıklamalarına göre, Türk hükümeti tarafından birçok kez İslamlaştırılma çabaları ve Irak\'tan Diyarbakır\'a gelen mültecilere baskı yapıldığı gözlemlendi.
Türkiye\'de gelişen bu durum uygarlık olarak adlandırılamaz. Bunu Türk hükümetinin güçle susturmaya çalıştığı Türkiye Sivil Toplumu da farkında. Bu senenin başında Türkiye\'de \'Bu suça ortak olmayacağız\' eylemine imza atan ve ülkenin güneydoğusundaki askeri eylemlere karşı olduklarını dile getiren akademisyenler ve entelektüel çevrelerdeki kişilerin gözaltına alındığı dönemi hatırlatmak gerek. Binden fazla kişi hakkında soruşturma açıldı.
Bunların ışığında ABD ve AB\'nin Kürtlere karşı yapılan şiddete tepki göstermemesi şaşırtıyor. Bu bir kez daha siyasi duruma bağlı olarak çifte standart uygulandığını gösteriyor.
Türkiye\'nin Kürtlere karşı operasyon sürdürürken AGİT\'de kabul edilen insan haklarını koruma yükümlülüklerini ve uluslararası insani hakların normlarını ihlal ettiğini unutmamak gerek.
Ankara\'ya uzun yıllardır süren Kürt sorununu güçle çözmeye çalışmaktan vazgeçmesini ve ülkenin Kürt halkının haklarına uymasını söylüyoruz.”