Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan vatandaşların sığındığı Türkiye’de, son dönemde baş gösteren saldırılardan birinin yaşandığı Seyhan’da bulunan Mirza Çelebi Mahallesi’nde Türkiyelilerle ve Suriyelilerle görüştük. .
MAHALLE GERGİN
Olayın ardından gittiğimiz mahallede sağlı sollu dükkanların arasında, Suriyeli vatandaşların açtığını tabelalarının Arapça ve Türkçe olmasından anladığımız dükkanları görüyoruz. Bir yanda en düşük yevmiye alırken en yüksek kirayı ödeyen Suriyeliler, bir yanda da Suriyelilerin ‘ekmeklerini böldüğünü’ düşünen Türkiyeli esnaflar. Mahallede iki tarafta birbirine kızgın ve gergin bir hava var.
‘BİZE SAHİP ÇIKILSIN’
Mahallede yaşayan ve esnaflık yapmaya başlayan Suriyelilerden Abu Ahmet, kendilerine yönelik saldırıların en büyük nedeninin ortalıkta dolaşan dedikodular olduğu görüşünde. Abu Ahmet, “Her toplumda olduğu gibi Suriye’den gelenlerin arasında da kötü insanlar olabilir. Böyle birileri varsa cezalarını çeksinler ama, birkaç kişi yüzünden tüm Suriyelilere saldırmasınlar. Ben Suriye’den getirdiğim malları satıyorum. Türkiyelilerin işini engellemiyorum. Çok acı çektik mağduruz. Türkiyelilerden bize sahip çıkmalarını yardımcı olmalarını istiyoruz” diyor.
Bir başka Suriyeli Ebu Muhammed ise “Allah’tan başka sığınacak hiçbir şeyimiz yok” diyerek başlıyor söze. Sadece Türkiyelilerden sevgi ve anlayış beklediklerini söyleyen Ebu Muhammed, “Alevi, Sünni, Şii, Türkiyeli ya da Suriyeli. Hep birlikte barış içinde yaşamalıyız” diye konuşuyor.
BİR SAVAŞTAN BAŞKA BİR SAVAŞA
Ülkesinde üniversite mezunu olan ancak, savaştan dolayı göç etmek zorunda kalan Mahmud Affura da, Mirza Çelebi’de yaşanan saldırının, Suriyelilerin açtığı bir dükkanda, dükkan sahibinin telefonun çalınması ile başladığını iddia ediyor. Dükkan sahibi Suriyelinin Türkiyelilerden telefonunu istemesine rağmen geri alamadığını, bunun üzerine Suriyelinin polisi aradığını ve polisin iki Türkiyeliyi göz altına almasından sonra Suriyelilere yönelik saldırıların başladığını iddia ediyor. Tüm ailesi ile Türkiye’ye gelmek zorunda kaldıklarını söyleyen Mahmud Affura, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Suriye’de savaştan kaçtık geldik. Burada başka bir savaşın içindeyiz. Çocuklarımızın karnını doyurmak için geçinmek zorundayız. Bunun için işyerleri açtık. Kira ödüyoruz. Kimseye de kötü bir şey yapmıyoruz.”
‘EKMEĞİMİZ BÖLÜNÜYOR’
Mahallede yürürken Suriyeli vatandaşların yoğunluğu göze çarpıyor. Yaşanan olayları sormak için Türkiyeli bir bakkalla konuşuyoruz. Neden çıktı bu olaylar sorumuza; “Ekmeğimiz bölündü. İş yapamaz duruma geldik. Onları burada istemiyoruz” diyor. Bir kaç adım sonra mahalle esnafının dayanışma derneği lokaline giriyoruz. Mahallede olayın sıcaklığı nedeniyle isim ve görüntü vermekten kaçınıyor mahalleli. Burada biri zeytin ekmek yiyen iki kişi karşılıyor bizi. Olayları soruyoruz yine: “Hükümet getirdi Suriyelileri, kamplarda bakmalıydı. Mahallede 2 bin 500 Suriyeli var. Suriyelilerin gelmesinin ardından hem dükkan, hem de ev kiraları arttı. Maliye geliyor bize ceza kesiyor ama, onlar vergi bile vermeden dükkan açtılar. Biz zeytin ekmekle öğün geçiriyoruz. Adana işsizlikte birinci. Bir de binlerce Suriyelinin girmesi işsizliği iyice arttırdı. Çünkü ucuza çalışıyor, çalıştırıyorlar” diyor.
Bir diğer mahalleli ise, “Ülkelerini savunmayıp buraya gelenlerden bize fayda gelmez” diyerek başlıyor söze. İşsiz olduğunu ve iş bulamadığını aktaran mahalleli, “Önceden de iş bulamıyordum ama, şimdi bulmam imkansız hale geldi. Ya da 12-13 saat yok fiyata çalışmam gerekiyor. Ben aşırı milliyetçi biriyim. Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarını takdir de ediyordum fakat, Suriyeliler konusunda yanlış yaptığını düşünüyorum” diyerek düşüncelerini ifade ediyor.
Mahallede Suriyelilere dönük maskeli satırlı saldırın daha öncesinde başlayan gerginliklerin sonrasında ortaya çıktığını bir bakkalda yaptığımız sohbet ırasında öğreniyoruz. Bakkalı işleten kadın, “İki hafta önce yan tarafta kebap işi yapan bir Suriyeliyi dumanının evime ve dükkanıma dolduğu yönünde uyardım. Uyarılarıma aldırış etmedi. Aramızda tartışma çıktı. Kimseyi dikkate almıyorlar, bildikleri gibi yaşıyorlar. Bize saygı göstermiyorlar” dedi.
‘TORBACILAR YAPTI’ İDDİASI
Türkiyeli bir mahalleli, olaydan esrar satıcısı ‘torbacıların’ sorumlu olduğunu öne sürüyor: “Haraç toplayan torbacılar Suriyeliler haraç vermedi. Polis mahalleye yaptığı baskın ile bunlardan bir kaçını gözaltına alıyor. Dışarıda kalanlar ise ‘Arkadaşlarımızı ihbar ettiniz’ diyerek Suriyelilere saldırıyor” iddiasında bulunuyor. Suriyeliler konusunda hükümetin üzerine düşeni yapmadığını ifade eden mahalleli, “Tepki gösterilecekse hükümete tepki gösterilmeli” dedi
GÖÇ EDENLERİ SUÇLU OLARAK GÖRMEMEK GEREKİYOR
Emek Partisi İl Başkanı Sevil Aracı: İşsizlik ve yoksulluğun sebebi göç edenler değil. Savaştan kaçıp göç etmek zorunda kalan insanlar yaşam mücadelesi içerisinde farklı arayışlara giriyor. Devlet, sığınmacıların yaşamlarını sürdürmeleri için tedbirler alması gerekir. Halklar arasında düşmanlık yaratarak, bunun üzerinden rant sağlamak egemenlerin taktiği.
HDP Adana İl Eş Başkanı Yusuf Tek: Hükümetin şiddet dili bu tür saldırılarda etkili oldu. Birileri yabancı düşmanlığını kaşıyor. Suriyeliler kendi istekleriyle gelmiş değil. Esad ve IŞİD’den kaçarak geldiler. Türkiye önce kucak açtı, şimdi onları mağdur ediyor. Dilenen, burada evlenmek zorunda kalan Suriyeli kadınlar var. Suriyeliler ucuz iş gücü olarak görülüyor. Hükümetin Suriyelilerin Türkiyeli vatandaşlarla aynı koşullarda çalışmalarını sağlaması gerekiyor.
İHD Adana Şube Başkanı İlhan Öngör: Gelen Suriyeliler, ne mülteci ne de vatandaş konumunda. Ancak, kişilerin sığınma, ekonomik haklardan faydalanma, yerleşme hakkı gibi hakları söz konusudur. Bu olaya da insan hakları temelinde bakmak gerekir.
Halkevleri Bölge Sorumlusu Yasin Aytaş: Suriyeliler ucuz iş gücü olarak görülüyor. Şovenizmi körükleyen açıklamalar da bunun üzerine koyulduğunda böyle tepkiler ortaya çıktı. Suriye’deki savaşın bir an önce bitmesi ve Suriyelilerin güvenli bir şekilde evlerine dönmesini istiyoruz.