ABD ve Türkiye arasında devam eden Rakka operasyonu görüşmeleri kapsamında, Türkiye\'nin PYD\'yi reddetmesi ve Kürtlerin de Türkiye\'yi reddetmesi üzerine yeni formül arayışları sürüyor.
Türkiye ile ABD\'nin planlamaya devam ettiği Rakka operasyonu için geliştirilen yeni formül önerileri konuşulmaya devam ediyor. Bu kapsamda yapılan önerilerden birinin de Türkiye tarafından ABD\'ye yapıldığı ve SDG içindeki Arap unsurlar ve ÖSO’nun işbirliği yapmasına dayandığı iddia edildi. Aljazeera\'de yer alan bir habere göre Rakka operasyonu ve Menbic görüşmelerinde yeni bir formül ortaya çıktı. Ankara, SDG içindeki Arap unsurlar ve ÖSO’nun işbirliği yapmasını önerdi. Üst düzey bir Türk yetkili, Washington\'ın \'Arap unsurların işbirliğine itirazı olmadığını\' söyledi.
Habere göre gazetecilere bilgi veren üst düzey bir yetkili, yapılması planlanan Rakka operasyonunda en büyük sorunun, YPG\'nin öncülüğünde olan Suriye Demokratik Güçleri’nin operasyonda yer alıp almayacağı konusu olduğunu söyledi. Minbic\'teki YPG\'lilerin de Ankara ile Washington arasındaki anlaşmazlık yarattığını ifade eden yetkili, hafta başında Türkiye\'ye gelen ABD yetkililerine hem Rakka operasyonu hem Mebic için ‘Arap unsurların birlikte çalışması önerisi yapıldığını’ söyledi. SDG’nin Arap unsurları ve ÖSO’nun birlikte çalışmayı öğrenmesi lazım diye konuşan üst düzey yetkili Rakka operasyonu ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye\'nin YPG ile ilgili görüşü belli, içeride farklı dışarıda farklı konuşmuyoruz. YPG ile PKK aynı şey. Bir terör örgütünün başka bir terör örgütüyle mücadele ettiği gerekçesiyle meşrulaştırılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Blinken\'a da bu görüşlerimizi ilettik. Menbic’de SDG’nin Arap unsurlarıyla ÖSO unsurlarının ortak bir yönetim kurmasını istiyoruz. İleride Rakka’ya dönük operasyonda da bu Arapların birlikte hareket etmesi gerekir. Onun için SDG’den çözülmeler olacaktır, biraz da çaresizlikle oraya takılıp gidiyorlar. Nerede kendilerini daha güvende, rahat ve ihtiyaçlarını giderebileceklerini hissediyorlarsa oraya yöneliyorlar. Bunu ÖSO ile hissederlerse ÖSO ile çalışırlar.”
“ABD’nin itirazı yok”
ABD’nin ‘Arap unsurların birlikte hareket etmesine itirazı olmadığını’ belirten üst düzey yetkili, “ancak ne olacağını sahada, fiiliyatta görmek gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Bize sürekli olarak söylenen, buradaki Arap unsurlar. Rakka bir milyonluk bir Arap şehri. Bu şehre karşı yedi sekiz binlik Kürtle harekât yaparsanız etnik savaş başlatırsınız. Kan davası bizim sınır boyumuzu yangın yerine çevirir” dedi.
‘Rakka operasyonu bölünmeye yol açmamalı’
“Rakka operasyonu iyi planlanmalı. Burada önemli olan Suriye\'nin birliğini ve bütünlüğünü gözetecek, yeni kavgalara, bölünmelere yol açmayacak bir doğru yaklaşımla bu harekâtın yapılmasıdır. Biz Rakka konusunda koalisyonla güçleriyle birlikte gereken adımları atmaya, birlikte planlama yapmaya hazır olduğumuzu söylemiştik en üst düzeyde. O görüşümüzü ifade ettik.”
‘Menbic de güvenli bölgenin içinde’
Ankara’nın operasyon kapsamında iki pozisyonu olduğunu belirten üst düzey yetkili, “Bizim şu andaki derdimiz DAEŞ’i o bölgeden çıkarmak, temel hedefimiz bu. O bölgede YPG’yi istemediğimizi de söyledik. Fırat’ın batısında PKK, YPG olmayacak dedik. Bu iki pozisyonumuzda bir değişiklik yok” dedi.
Bölgede operasyon sonrası fiili bir güvenli bölge oluştuğunu da sözlerine ekledi: “Uçuşa yasak bölge de rejim için fiilen oluştuğu. Rusya’nın da sadece keşif uçuşları yapıyor o bölgede. Menbic, Türkiye’nin önerdiği güvenli bölgenin tam ortasında.”
Musul operasyonu
Türkiye, Musul’un kuzeyindeki Başika kampında yerel Sünni güçlere ve Peşmergeye eğitim veriyor. Eğitim verdiği birliklerin ve TSK’nın Musul operasyonuna dâhil olmasına ise Bağdat’taki merkezi yönetim karşı çıkıyor. Yetkiliye göre ise PKK ve IŞİD’in varlığı, Türkiye için güvenlik riski doğuruyor:
“Bir tarafta DAEŞ, bir tarafta Sincar’da PKK var, bir kargaşa var. Kerkük bölgesine bu kargaşanın tesiri var. Güvenlik riskleri var. Dolayısıyla buranın geleceği bundan sonra neler olacağı bizi ilgilendiriyor. Çünkü bu bölge bizim yanıbaşımız. Doğrudan coğrafi olarak bitişik olduğumuz bir alan. Yine Musul’da bizim için önemli olan bir şeyin doğru yapılması. Harekâtı yapacak güçlerin kompozisyonunun doğru şekillendirilmesi. Zaten etnik, mezhebi kırılmaların içinde bocalayan Irak’ta yeni sorunlar ortaya çıkmasına meydan verilmemesi, bizim temel amacımız bu. Blinken’a da anlattık. Türkiye’nin nelere hazır olduğunu, neye karşı olduğunu duymak onlar için önemliydi. Onların bize bu konuda icazet vermesini, onay vermesini beklemiyoruz, bizim kendi çıkarlarımız var. Biz o güvenlik çıkarlarını savunuyoruz, ona göre tedbirler alınmasını sağlamak için gayret ediyoruz. Bu güvenlik çıkarlarımızın terörle mücadele zemininde müttefiklerimizce de ortak çıkar alanı oluşturduğu kanaatindeyiz.”