Geçen hafta Erdoğan’ın Esad’a Rojava\'da Kürtlerin öncülüğündeki demokratik özerk yönetim projesinin çökertilmesi temelinde Şam’la ilişkileri normalleştirmeyi teklif ettiği öne sürülmüştü.
Şam işgalin bitmesi ve silahlı muhalefetin fişinin çekilmesi şartlarını tekrarlayıp Erdoğan’ın yaklaşımı reddetse de Moskova’da iki ülke istihbarat yetkilileri arasında birkaç gün önce bir toplantı olduğu belirtiliyor. Arap kaynaklara göre taraflar güvenlik konularını görüştü. Ayrıntı yok ama Ukrayna’nın gölgesinde Suriye’de koşulları zorluyorlar.
Biden yönetiminin Suriye’ye yeniden el atma kararına paralel olarak Suriye yönetimi ile Kürt güçleri arasında yeni bir restleşme yaşanıyor. Halep’te Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine yönelik ambargoya misilleme olarak Kürtler de Kamışlı ve Haseke’de hükümetin kontrolündeki bölgelere kuşatma uyguluyor.
Rusya devrede ama henüz gerilim bitmiş değil. CENTCOM’un yeni komutanının göreve başladıktan kısa süre sonra ilk iş olarak bölgeyi ziyaret edip Mazlum Abdi ile görüşmesi ve Suriye Demokratik Güçleri’ne (DSG) desteği yinelemesi Suriye’de çok boyutlu bir kızışmaya işaret ediyor.
Ukrayna açıklarında Moskova kruvazörünün vurulması ve ardından batması Rusya’nın bu savaşla ilgili hazırlıksızlığına ve Rus ordusunun içinde bulunduğu dağınıklığa dair kanaatleri güçlendiriyor. Aynı zamanda bu gelişme Odesa’yı denizden çıkarma ile ele geçirme planlarını suya düşürebilir.
ABD Başkanı Biden’ın sözünü ettiği gibi savaşı Rusya’ya pahalıya patlatma stratejisi işliyor. Kuşkusuz Moskova gemisinin gömülmesi savaş tarifine geçecek çapta bir olay. Bundan sonra iki noktaya bakmak gerekecek: Rusya buna nasıl yanıt verecek, ateş gücünü artıracak mı? Tırmanış muhtemel.
İkincisi NATO’nun genişlemesinin önü açılacak mı? Finlandiya ve İsveç’te NATO’ya katılma tartışması nereye evrilecek? Rusya bu iki ülkeyi çok sert uyandı ama bir taraftan da amiral gemisinin batması Rusya’nın caydırıcılık kapasitesine dair kuşkuları artırdı.
Analiz: Fehim Taştekin