Fethullah Elçi: Kuzey Kürdistan'da Son Durum

Başka bir şeyi daha aktarayim; "ben Kürdüm, Pkk'liyim" diyenlerin çoğuna bakın kendileri ve çocukları Türkçe konuşmayı tercih eder. Korucu, Cahş dediğimiz ailelere bakın giyim kuşamları, yaşam tarzları ve konuşmaları daha çok Kurdevaridir ve Kürdçe'dir. Ben bunları, bizzat şahit olarak yaşayarak söylüyorum.

08.10.2018, Pts - 12:37

Fethullah Elçi: Kuzey Kürdistan'da Son Durum
Haberi Paylaş

5 yıl gibi uzun bir aradan sonra, yaklaşık 1 yıldır Kuzey'in Kurd dili ve kültürü konusunda merkez sayılan yerlerden biri olan memleketim Şırnak'tayım. Bu bir yıllık süre zarfında buradaki insanların hal ve hareketlerini, alışverişlerini, birbirleri ile olan ilişkilerini daha çok izleme ve gözlemleme fırsatım oldu, oluyor. Şunu üzülerek belirtmeliyim ki, maalesef burada içler acısı bir durum söz konusu. Çünkü önceden bariz bir biçimde burada Türkçe konuşan ayıplanır, hatta dalga geçilirdi. Hatta birakin ayiplanmayi, dalga gecilmeyi, insanlar Turkce konusmaya utanirdi.Sadece resmi kurumlarda Türkçe konuşulurdu. Ornegin Çocuklar okullarda bile Türkçe konuşmaz, sırf bu yüzden öğretmenleri tarafından azarlanır ve tehdit edilirdi. Aynı şekilde çocuklar kendi aralarinda oyun oynarken de Kürdçe konuşulur, sokak ve ev ortamı dilleri de Kürdçe'ydi. Ama malesef şuan durum tam tersine dönmüştür.

Büyüklerden tutun en küçüğüne kadar herkes Kürtçeden uzaklaşmış, Türkçeye yakınlaşma, Türkçe konuşmaya yönelim üst seviyede var. Medeniyetin ve modernliğin ölçüsü onlara göre Türkçedir! Bu duruma bizzat kendim şahit oldum, oluyorum.

Yolda denk geldiğim iki küçücük kız çocuğu türkçe konuşurken onlara nerelisiniz diye sordum, Şırnak(Merkez) dediler. Siz niye Kürdçe konuşmuyorsunuz? Siz hiç Kürdçe konuşan bir Türk çocuğu gördünüz mü diye sordum. Hayir dediler devamında aldığım cevap şuydu; "Biz Kürdler medeniyiz, çünkü Türkçe biliyor ve konuşuyoruz."

Bazen çocukları ile özellikle Türkçe konuşan anne ve babalara, siz niçin çocuklarınızla kendi anadilleri ile konuşmak yerine Türkçe konuşuyorsunuz diye sorduğumda aldığım cevap, okula gittiklerinde sıkıntı yaşamasınlar Türkçeyi iyi konuşsunlar diyorlar. Peki Türkçeyi iyi konuşacak ama Kürdçeyi nasıl konuşacak? Siz isteseniz de istemeseniz de sistem nasıl bizi Türkçe öğrenmeye mecbur etti ise bu çocukları da mecbur edecek ve öğretecek, ya Kürdçeyi öğretecek bir sistemimiz var mı? Kendi dilini bilmeyen bir nesli kendi çabamızla yetiştiriyoruz diye söylediğimde, birşey olmaz bu konulara fazla kadar takılma diye cevap alıyorum. Evet asıl problem milli duygudan, milli bilinçten yoksun büyüklerin var olmasıdır. Böyle anne baba ancak böyle bir evlatlar yetiştirir.

Evet saygı değer Kurd Milleti, bizim çocuklarımız artık "medeni ve modernler." Ebeveynlerinin on yıllardır başaramadığını onlar başardı. Ya da tersine bir okuma ile şöyle diye biliriz. Sistem yüz yılı aşkın süredir yapamadığını sanki artık başarmış gibi. Asimilasyon merkezlerimizde, kültür başkentlerimizde, çocuklarımızın oyun bahçelerinde, çocuklarımızın zihinlerinde.

Lakin bana sorarsanız, problem bu çocuklarda değil bu çocukları yetiştiren ailelerde hatta sorun sadece bu ailelerde de değil. Sorun biz bu ulusu temsil ediyoruz diyen siyasetçilerde ve aydın olduklarını iddia eden Kürdler'dedir. Zaten yeteri kadar her anlamda saldırı var ve bu saldırılara karşı kalkan olmayan, olamayan bir millet var. Düşman, Kürd'ü yok etme vazifesini yine Kürd'e vermiş sadece izliyor. Bizzat düşmanlık yapmak yerine kendi kendine düşman olma tohumunu içimize atmış ve çok güzel de verim alıyorlar.

Bazen gözlem için, düğünlere gidiyorum oradaki duruma göz atıyorum. Acı gerçek burada da yüreğime saplanıyor. Kurd halayı yerine Türk oyunları çiftetelli,zeybek, kolbastı gibi abuk subuk oyunlar oynanıyor. Esasında asimile edilmeyen bir halaylarımız düğünlerimiz kalmıştı, malesef oraya da bu zehir bulaşmış vaziyette. Düğüne giden bir kadın arkadaşa bu durumun üzücü olduğunu, böyle olmaması gerektiğini söyledim, bana verdiği cevap çok çarpıcı idi; "bu kadar ırkçı olmaya gerek yok, insanlar nasıl mutlu iseler öyle hareket etsinler."

Ben ırkçı değilim, ben bir Kürd milliyetçisiyim. Nesli tükenmekte olan bir hayvan kadar bile değerimiz yok. Nesli tehlikede olan hayvanın türü koruma altına alınır. Ama bizde buna yönelik, korumaya yönelik bir girişim söz konusu değildir. Buna sadece seyirci oluyoruz ve günden güne kuzeyde erime var. Bizler ise hiç bir önlem almıyor, günlük yaşantımıza tüm hızı ile devam ediyoruz. Ölümümüz bize bırakılmış, biz de elimiz ile kendi mezarımızı kazıyoruz.

Dün işyerime genç bir kız geldi. Benimle olan konuşması Türkçe idi. Ben ısrarla Kürdçe konuştum ama o bana ısrarla türkçe cevap verdi. Yanımda çalışan arkadaşa bu kızın kim olduğunu sordum. Eski Hdp ilçe başkanının kızı olduğunu söyledi. Kızın babası şuan cezaevinde ama bu kız babasının niçin ve kimler tarafından cezaevine atıldığının bilincinde degil. Bu durum beni ciddi anlamda üzdü.

Her günümü birileriyle konuşmakla, ikaz etmekle, kendi özüne dönme konusunda nasihat etmekle geçiriyorum. Ama bu sadece benimle, bir kaç vatansever insan ile olacak birşey değil! Zaten Diyarbakır, Batman, Elazığ, Malatya ve daha bir çok Kürd illerinde durum çok daha kötü durumdadır. Kuzey Kürdistan'da malesef durum çok vahim ve buna bir çare bulmamız lazım, harekete geçmemiz lazım. Aksi halde çok kısa süre sonra Kürdçe konuşan Kürd bulamayacağız.

Bazen fırsatım ve imkanım olduğu zaman özellikle gençlerle sohbet ediyor, kendi tarihimizi, dedelerimizi ve onlarin başına gelen felaketleri soruyorum malesef yine içler acısı bir tablo ile karşılaşıyorum. Şeyh Said efendiyi, Seyid Rızayı, Qazi Muhammedi, Qasimloyu, Şerefkendiyi ve daha niceleri soruyorum tanımadıklarını isimlerini ilk defa duyduklarını söylüyorlar fakat Deniz Gezmiş, Hüseyin Inan, Mahir Çayan gibi Türk solundan isimleri sorduğum vakit bülbül gibi ötmeye başlarlar ve çok iyi tanıdıklarını söylerler işte bu dikkat edilmesi gereken bir konudur. Kendi tarihi halkında bilgi sahibi olmayan, dedelerini tanımayan, başlarına getirilen felaketleri bilmeyen bir ulusun genç nesli nasıl geleceğe yönelik umud vadedebilir ve umud beklenebilir? Bu gençleri hale getiren nedir? Kimdir? Kimlerdir? Bu şekilde yetiştiren kimlerdir ? Iste bu Kürdlerdeki ulusal bilinc eksikliğidir, kendini tanimama ve baskasina ozenme hastaligidir.

Devletin asimilasyon politikaları her zaman vardı ve olmaya da devam edecektir. Düşman düşmanlığını yapar görevini yerine getirir. Peki buna karşı biz ne yapıyoruz? Ne gibi önlemler alıyoruz buna bakmamız gerekiyor.

Özellikle belirtmekte fayda var. Bu asimilasyon Hendek felaketiyle birlikte hız kazandı. Yaşadığım yerde Alkol, uyuşturucu, faiz, fuhuş yok denecek kadar az iken şimdi sıradan bir durum olmaya başladı ve bunun onu alınamaz hale geldi. Bir millet ancak bu şekilde yok edilebilir ve bu hayata geçirilmiştir.

Başka bir şeyi daha aktarayim; "ben Kürdüm, Pkk'liyim" diyenlerin çoğuna bakın kendileri ve çocukları Türkçe konuşmayı tercih eder. Korucu, Cahş dediğimiz ailelere bakın giyim kuşamları, yaşam tarzları ve konuşmaları daha çok Kurdevaridir ve Kürdçe'dir. Ben bunları, bizzat şahit olarak yaşayarak söylüyorum.

Kendi dilinden, tarihinden, kültüründen uzaklaşan, kendisi olmaktan bu denli kaçan, başkası olmaya bu kadar özenen başka bir millet görmedim. Dünya tarihinde bunun eşi benzeri de yoktur.

Basta bunları dile getiren ben olmak üzere, bu tehlikelerin farkında olan her Kürd sorumludur ve gereğini yapmak, Derhal bunun önlemini alma adına adım atmak zorundadır. Aksi halde ulusumuza hesap veremeyiz. Ne tarih nede bizden sonraki neslimiz bizi
Affeder.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 16129 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:13:42:31
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x