HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Mayıs ayında Meclis'e sunduğu önergede, 2017 yılında Bitlis'te Garzan Mezarlığı'ndan çıkarılan 261 PKK'lının cenazelerinin İstanbul Kilyos'ta otoban kenarında üst üste usulsüzce gömüldüğünü iddia etti. Sürücü, konuyla ilgili meclis araştırması istedi.
"Ölümün politika malzemesi haline getirilmesi toplumsal travmayı derinleştirir, ortak toplumsal hafızada kopuşlar yaratır" diyen Sürücü, cenazelere yönelik bu yaklaşımın kabul edilemez olduğunu söyledi.
HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de dün yaptığı açıklamada, "Meclis İnsan Hakları Komisyonu her türlü hak ihlâli karşısında tavır almalı" dedi ve komisyonun, Kilyos'taki durum başta olmak üzere cenaze ve mezarlara karşı yapılan uygulamaların incelenmesi için insan hakları ve sivil toplum örgütlerinin desteğiyle bir alt komisyon kurmasını talep etti.
İki milletvekilinin Meclis gündemine getirdiği cenazeler, çeşitli tarihlerde çatışmalarda ölen PKK'lılara ait. Bitlis kırsalında farklı yerlerde gömülmüş olan 282 cenaze, çözüm süreci döneminde Yukarı Ölek Mahallesi'ndeki Garzan Mezarlığı'na nakledilmişti.
Bitlis Valiliği: Cenazeler İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi
Bitlis Valiliği'nin kararıyla 19 Aralık 2017 tarihinde Garzan Mezarlığı'ndaki birçok mezar açılmış, kimlik tespiti için cenazeler İstanbul ATK'ye gönderilmişti. Valilik açıklamasında konuyla ilgili şu bilgilere yer vermişti:
"Yapılan işlemde; yasa dışı sembollerle süslenen (279) mezar açılmış, 268 mezardan çıkan kemikler Cumhuriyet Savcısı ve imam nezaretinde Adli Tıp Uzmanı tarafından tek tek yasal mevzuata uygun muhafaza altına alınarak Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 11.12.2017 gün ve 2017/5596 sayılı soruşturma dosyası kapsamında cesetlerin kime ait olduğunun tespiti maksadıyla DNA testi yapılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiştir."
DNA'sı eşleşen 21 cenaze ailelerine verildi, kalanlar ise Kilyos Mezarlığı'na gömüldü.
Hanifi Can: Kardeşim dört defa gömüldü
Anadolu Yakınlarını Kaybedenler Derneği'nden Hanifi Can, DNA eşleşmesi sonucu kardeşi Ferhat Can'ın cenazesini gömüldüğü Kilyos'tan alıp Bitlis'e köylerine götürdü.
Hanifi Can, kardeşinin 2005'te canlı kalkan olduktan sonra PKK'ya katıldığını ve 2012'de bir çatışmada öldüğünü söyledi.
Telif hakkı Hanifi Can Image caption Kilyos Mezarlığı
2012 yılında gömüldüğü yerden onu çıkarıp defin ruhsatı ile Garzan Mezarlığı'na defnettiklerini belirten Can, şunları söyledi:
"Kimliği tespitli olmasına rağmen kardeşimin mezarı da iş makineleriyle yıkılıp cenazesi usulsüz şekilde çıkartılmış ve DNA için İstanbul'a gönderilmiş. DNA eşleşince cenazemizi almak istedik. 2018'e kadar cenazelerin ATK'de (Adli Tıp Kurumu) olduğunu biliyorduk. Bize vereceklerini beklerken, plastik kutulara konarak Kilyos'ta kimsesizler mezarlığına kaldırımın eşiğine gömdüklerini öğrendik" dedi.
'Mezarların üzerine asfaltlı mucur dökülmüştü'
"Cenazeyi Kilyos'tan almaya gittiğimizde, gördüğümüz manzara karşısında şok olduk" diyen Hanifi Can şöyle devam etti:
"Mezarların üzerine asfaltlı mucur dökülmüştü. Cesetlerin içinde olduğu plastik kutular, iki kat üst üste olacak şekilde mezara konmuştu, mezarın içi su doluydu, kanalizasyon boruları geçiyordu galiba. Kutuların içine de su dolmuştu. O manzarayı görünce kanımız dondu. Yüz yıl da geçse o görüntüyü unutamayız" dedi.
Cenazelerin bu şekilde gömülmesine karar verenler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Hanifi Can şöyle devam etti:
"Kardeşimi Kilyos'tan alıp Bitlis'e götürdük ve bu onu dördüncü defa toprağa verişimiz. Bu artık son olsun, bir daha yerinden çıkartılsın istemiyoruz. Kardeşimi almaya gittiğimde, çocuğunun cenazesini almaya gelen bir anne de vardı. Kutuların içine pis su dolmuştu. O anne de benim kardeşime yaptığım gibi, oğlunun kemiklerini kutudan çıkartıp tek tek yıkadı, kefenledi. Oğlunun, kardeşinin kemiklerini alıp yıkamak bir insana yapılabilecek en büyük kötülüktür."
Garzan'daki mezarlıktan çıkartılan cenazelerden biri de Hizan'da yaşayan Şebap Döner'in 15 yaşındaki oğlu Abdülhamit Döner'e ait. 1996'da oğlunun öldüğünü duyduklarını söyleyen Şebap Döner, oğlunu gömüldüğü yerden alıp çözüm sürecinde Garzan Mezarlığı'na kendi elleriyle gömdüklerini belirtti. Döner, Kilyos'a gömülen cenazelerle oğlunun DNA'sının eşleşmediğini söyledi.
"Belki bazıları onlar terörist diyerek cenazelere yapılanları meşru görebilir ama bir insan öldüğünde cenazenin ne suçu kalır ne düşmanlığı. Terörist diyebilirsiniz ama o bizim ciğerimizin bir parçası. Anne ve babalar için en mukaddes şey evlatlarıdır. Yolda yürürken mendilinizi düşürünce bile dönüp alırsınız. Biz de tek bir kemik parçası kalmış bile olsa oğlumuzun cenazesini geri istiyoruz."
Avukat Deniz Yıldız: Hukuka, ahlâka ve vicdana sığmayan görüntülerdi
Garzan Mezarlığı'ndan cenazelerin usulüne uygun çıkartılmadığını belirten aileler, avukatları aracılığıyla iki yıl önce suç duyurusunda bulundular. Avukat Deniz Yıldız, yapılan başvurular üzerine cenazelerin iadesi için talepte bulunduklarını söyledi. Yıldız, "insanlık ayıbı niteliğindeki" ihlale karşı suç duyurusunda bulunduklarını da ekledi.
O süreçte bazı ailelere cenazelerin iade edildiğini belirten Yıldız, şunları aktardı:
"Talepte bulunmayan diğer aileler için, Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı, DNA tespiti yapılan cenazelerin Kilyos Mezarlığı'na usulüne uygun bir şekilde defnedileceği söyledi. Basında gördük ki Garzan'da kaçırılırcasına getirilen cenazeler, Kilyos'ta saklama kabı gibi plastik kutularda üst üste kaldırıma defnedilmiş. Usulüne uygun defnedilmemiş olmaları bir yana, tanık olduğumuz manzara hukuka, ahlâka ve vicdana sığmayan görüntülerdi" dedi.
Soruşturma dosyasının üzerinde gizlilik kararı olduğunu söyleyen Avukat Deniz Yıldız, Bitlis Savcılığı ile yaptıkları görüşmede, cenazelerin gömülmesi için savcılığın talimat vermediği bilgisinin iletildiğini söyledi.
Herkesin, gelenek, örf ve adetlerine uygun, onurlu bir şekilde gömülme, yakınları ve akrabaları tarafından son yolculuğuna uğurlanma hakkı olduğunu söyleyen Yıldız, sorumlu kurumlar hakkında iç ve dış hukuk yollarına başvuracaklarını ifade etti.
İBB Mezarlıklar Daire Başkanlığı açıklama yaptı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Mezarlıklar Daire Başkanlığı, BBC Türkçe'nin konuyla ilgili soruları üzerine bir bilgilendirme açıklaması yaptı.
Açıklamada, Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) gönderilen cenazelerin usulüne uygun olarak mezarlık alanına gömüldüğü, İstanbul ATK Morg İhtisas Dairesi'nin yazısı ile birlikte "282 Hüviyeti Meçhullere ait kemik bakiyelerinin" 8-15 Mart 2019 tarihleri arasında defnedildiği belirtildi.
Kemiklerin daha büyük kutulara konularak, Kilyos Mezarlığı 21. Adaya, bir sıra dahilinde, çift katlı lahit mezara 25 kutu sığacak şekilde yaptırılan 16 adet mezar yerine defnedildikleri belirtildi.
Açıklamada "Defin işleminin bu şekilde gerçekleşmesi ile kemik bakiyeleri yakınlarına kolaylıkla teslim edilmektedir" denildi.
İBB Mezarlıklar Daire Başkanlığı, bugüne kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimat yazıları doğrultusunda kimlik tespiti yapılan "13 adet kemik bakiyesinin" yakınlarına verildiğini de aktardı.
Ayrıca isteyen ailelerin talep etmesi doğrultusunda kemiklerin aile mezarlığı ya da cenaze defnine açık bir mezarlığa nakledilebileceğini bilgisi de verildi.