Diyarbakır Bağlar'da 'kaybolduktan' 19 gün sonra cansız bedeni çuval içinde dereye gizlenmiş halde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesine ilişkin soruşturma devam ediyor. İkinci defa gözaltına alındıktan sonra annesi Yüksel Güran'la birlikte tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen 9 kişi arasında olan ağabey Enes Güran'ın savcılık ifadesi ortaya çıktı.
İfadeleri arasında çelişkiler bulunan Enes Güran, savcılıkta Narin'in cansız bedenini dereye gizleyen Nevzat Bahtiyar'ın "korkak bir insan olduğunu, amcası Salim Güran'ın para teklif etmesi ve tehdit etmesi durumunda bunu sorgulayamayacağını" söyledi.
Gerçek Gündem'de yer alan habere göre "Kasten öldürme suçuna iştirak etmek"ten tutuklanması istenen Enes Güran, kolundaki ısırık izini şöyle açıkladı: "Hatırladığım kadarıyla Narin'in kaybolduğu 3.gün evimize gelenler oluyordu. Evde herkes ağlamaya başladı. Bende o an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı."
Enes Güran'ın savcılıkta verdiği ifade özetle şöyle:
- (21 Ağustos'ta akşam ezanı sırasında) Eve gittim. Annem sofrayı serdi. Mutfağa giderken bana Narin nerede diye sordu. Ben de Narin'i görmediğimi söyledim... Daha sonra evden dışarı etrafa bakmak için tepeye doğru çıktık. Bizim tepeden Maşallah GÜRAN'ın evi göründüğü için annem onlara seslenerek Narin'i sordu. Onlarda olmadığını söylediler. Daha sonra kardeşim Muhammet ile camiye doğru indik.
- Üçüncü günden sonra Jandarma ekipleri arama yaptıkları için çalışmaları etkilememek için artık bize arama faaliyeti yapmamamızı söylediler. Ben arama çalışmalarında evde veya çevrede herhangi bir söylenti duymadım. Aile zaten toplansa da biz yaşımız itibariyle katılmazdık. Aramaların 4.günü Jandarma ekipleri beni aldılar.
- (Gözündeki morluğun sorulması üzerine) Aramaların ikinci günü akşam karanlık saatlerde Narin'i mısır tarlasında arıyordum. O esnada mısır koçanları vücudumuzun her yerine çarpıyordu. Daha sonra bir hastanede kimliği belirsiz, Narin olduğu değerlendirilen bir çocuk ihbarı olduğunu söylediler. Bende hemen amcam Barış GÜRAN'nın aracıyla hastaneye gittim. Gittiğimizde kimliği belirlenmiş ve ambulansa konulan birisi vardı. O yüzden Narin olmadığını anladım ve köye geri döndük. Döndüğümüzde üzüntüden kendime birkaç defa yumruk attım. Morluk, mısır çöplerinden mi yoksa benim kendi yüzüme doğru attığım yumruklardan mı kaynaklandığını tam olarak bilmiyorum ancak sinirden her iki elimle de yüzüme doğru vurduğum için ve diğer gözümde de bir morarma olmadığı için büyük ihtimalle mısır tarlasında bir elimde telefonun ışığını tutarken arama yaptığım için mısır koçanlarının ve çöplerinin gözüme değmesiyle oluşmuş olabilir ancak emin değilim.
- (Kolundaki ısırık izi) Hatırladığım kadarıyla Narin'in kaybolduğu 3. gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. Bende o an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı.
- (Sırtındaki tırnak izleri) Benim sırtımı kesinlikle kimse tırnakla çizmedi. Kimseyle bir kavgam ya da tartışmam olmadı. Tahminimce kardeşimi arama esnasında yorgunluktan sırtımızı duvarlara yaslamamız, yıkık evlere sürünerek girmemiz gibi durumlardan kaynaklanmış olabilir. Söz konusu izlerin 3. kişi tarafından yapılmış olabileceği şeklindeki durumu kesinlikle kabul etmiyorum. Kimseyle bir tartışmam ya da kavgam olmadı.