PAK'ın açıklaması şu şekildeİ;
Amerika Devlet Başkanı Donald Trump 7 Ekim 2019 günü yaptığı açıklamayla Türkiye Devleti’nin Güneybatı Kürdistan’ı işgal etmesine yeşil ışık yakmıştır.
Donald Trump’ın bu kararı, Güneybatı Kürdistan’da (Rojava Kürdistanı’nda) Kürt halkını bir soykırım ile yüz yüze bırakmaktadır. Türkiye Devleti’nin dile getirdiği ‘terör tehdidi’nin bir bahanedir; asıl amacın Güneybatı Kürdistan’ı işgal edip buraya 3 milyon Arap’ı yerleştirmek, elde edilen kazanımları katliamlarla ortadan kaldırmak ve Güneybatı Kürdistan’ı Kürtlerden arındırmak , demografik yapısını değiştirmek , toprak birliğini bozmak, yeni ve daha kapsamlı bir ‘Arap Kemeri’ planı uygulamak olduğu aşikardır.
Donald Trump yapmış olduğu ilk açıklamada Suriye’deki IŞİD’e karşı mücadele sorumluluğunu Türkiye Devleti’ne havale ettiğin de açıklamıştı. Bu açıklama Trump ve Erdoğan arasındaki bir anlaşmaya işaret ediyor. Trump, IŞİD’e karşı mücadele eden Kürt halkının tüm emek ve bedellerini yok sayarak, IŞİD’e karşı tavır alacak en son kişiye Erdoğan’a IŞİD’i teslim ediyor.
Trump hem Kürt halkına verilen desteğe son verip Türkiye’nin işgaline yol vermekle, hem de IŞİD’i Erdoğan’a havale etmekle, büyük bir tarihsel yanılgıya, yeni katliamlara, IŞİD’in yeniden toparlanmasına, tüm bölge ve dünya halklarının yeni bir tehdit ile karşı karşıya bırakılmasına da zemin hazırladığını görmelidir.
Trump’ın Kürt halkına sırtını dönerek, katliamla yüz yüze bırakan tutumu karşısında Amerika’da geniş bir çevrenin Trump’ın Türkiye’nin Güneybatı Kürdistan’ı işgal etmesine yol veren kararına karşı olduğunu görmek Kürt halkı açısından sevindirici bir durumdur.
Trump’ın daha sonra attığı bir Twit’te Türkiye’yi tehdit eden bir yaklaşım sergilemesi, bir geri adım olarak da , bir istikrarsızlık göstergesi olarak da değerlendirilse; olumludur.
Amerikan Kongresi’nin, bir an evvel, Trump’ın bu kararını iptal etmesi ve Kürt halkını Türkiye Devleti’nin işgal ve jenosid heveslerine terk etmemesi en büyük arzumuzdur.
Tüm dünya halklarına sesleniyoruz: IŞİD’e karşı mücadelesiyle tüm dünya halklarını bu baş belası terör örgütüne karşı koruyan Kürt halkı Güneybatı Kürdistan’da yalnız bırakılmamalıdır. Bugün dünya halklarının BM’yi, ABD’yi, Rusya’yı, AB’yi Kürt halkına destek vermeye zorlamaları için büyük bir tarihsel, inasani sorumlulukla karşı karşıya oldukları gündür.
BM, AB ,ABD, Rusya ve kendilerini evrensel hukukla baglı sayan butun devletler , sivil kuruluşlar da tarihi bir sorumlulukla karşı karşı karşıyadırlar. Kürt halkının bir soykırım tehdidi altında olmasına , dünya devletleri gözlerini yummamalı, yol vermemelidirler.
Irak Kürdistan Bölgesi Parlamentosu ve Hükümeti’nin uluslar arası görüşmelerde Güneybatı Kürdistan’da Kürt milletinin karşı karşı kaldığı tehlike konusunda kaygılarını dile getirmesi ve Kürt halkının yalnız bırakılmaması yönündeki girişimleri olumludur fakat açıktır ki Güney Kürdistan’daki tüm devlet organları, kurumlar, tüm partiler daha aktif bir tutum içinde olmalıdırlar.
Türkiye Devleti’nin işgal ve jenosid plan ve heveslerine karşı Kürt milletinin, Kürdistan halkının en büyük dayanağı elbette ki kendi iç birliği olacaktır. İnanıyoruz ki millet olarak bu zor günleri de aşacağız.
Bu nedenle , öncelikle TEVDEM; PYD; ENKS ve tüm Kürt partilerini, aralarındaki her türlü ihtilafı bir tarafa bırakarak, ortak bir yol haritası, strateji , siyaset ve tutum belirlemek için derhal bir araya gelmeye çağırıyoruz. Gerek bu işgal girişimine kaşı güçlü, doğru ve birlikte bir duruş sergilemenin, gerekse yeni Suriye Anayasası ile ilgili görüşmelere eli güçlü bir şekilde müdahalenin ve halkımızın milli taleplerinin Anayasa’da yer almasının ilk adımı , bir an evvel, Hewler ve Dihok Mutabakatlarının güncellenerek yaşama geçirilimesidir.
Başta Rojavalı partiler olmak üzere Kürdistan’ın dört parçasındaki tüm Kürt partilerinin birlikte belirleyecekleri ortak bir milli demokratik siyaset , dünyanın Kürtleri sahiplenmesinde önemli bir faktörü oluşturacaktır.
Kuzey Kürdistan’da da milli, demokratik, yurtsever prensip ve değerleri esas alan işbirliği ve ittifaklara büyük bir ihtiyaç vardır. Kürt ve Kürdistanlılar olarak Kuzey Kürdistan’da, millet ve ülkesel varlığımızı, en temel milli, demokratik değer ve prensiplerimizi esas alan en geniş kesimleri kapsayan ittifakımızı örerek bir taraf olarak duruş sergileyemediğimiz sürece, Türkiye Devleti’nin Kuzey’e, Güney’e ya da Rojava Kürdistanı’na yönelik çok boyutlu saldırı ve planları karşısında zayıf ve savunmasız kalacağımız açıktır.
Türkiye Devleti’ni de bir kez daha işgal ve jenosid heveslerinden vazgeçmeye, Kürdistan’ın dört parçasında Kürt milletinin milli, demokratik hak ve özgürlüklerine saygı ve kabulü esas alan makul, barışçıl yeni bir anlayışla hareket etmeye çağırıyoruz. Savaşa , katliamlara hayır diyen, en geniş demokrat Türkiyeli kesimleri ve tüm Türkiye halklarını da Türkiye Devleti’nin bu işgal ve jenosid heveslerine ‘dur’ demeye çağırıyoruz.
08.10.2019
PAK Basın ve İletişim Bürosu