IŞİD, Nuri el Maliki’yi Başbakanlık koltuğundan uzaklaştırıp Amerika ordusunu iki yıl aradan sonra tekrar ülkeye geri getirtmek suretiyle Irak’a nurtopu gibi yeni bir kriz armağan etti.\n \nAncak Obama yönetiminin yetkilileri, sessiz bir şekilde, IŞİ.
Ancak Obama yönetiminin yetkilileri, sessiz bir şekilde, IŞİD’in varlığının bir sonucu olarak çok daha geniş özerkliğe sahip bir Kürdistan gerçekliğini kabul etmek durumundalar.
ABD henüz resmi olarak, bölgenin kışkırtılmasının ve büyük ve huzursuz Kürt nüfusa sahip olan Türkiye, Irak ve İran’ın tahrik olmasını önleyen uzun geçmişe sahip politikası gereği Kürt bağımsızlığına karşı duruyor.
Kürt ve Amerikan üst düzey yetkilileri “IŞİD’in işgalinin Irak’ın politik coğrafyasını kökten değiştirdiğini,” ifade ediyorlar ve “İşgalin, Kürdistan Bölgesel yönetimini fiziksel olarak Şii egemenliğinde bulunan Irak’ın geri kalan bölümünden ayırdığını, Irak Kürtlerinin gelecekte genişletilmiş bir otonomi konusunda cesaretlendirdiğini” ekliyorlar.
Kürdistan Bölgesel Yönetiminin İstihbarat Başkanı Mesrur Barzani, Başkent Hewler’i IŞİD saldırılarına karşı korumak için hava saldırıları düzenleyen Obama yönetiminin, Kürtlerin Irak’ta oluşturulacak yeni bir hükümet sürecine katılmaları beklentisi içinde olduklarını söyledi.
Mesrur Barzani, Kürtlerin Irak hükümetine katılmak için kendi petrollerini satmak, kendi silahlarını satın alabilmek, tartışmalı bölgelerin Kürdistan Bölgesine katılması hususundaki referandumları uygulamak ve en önemlisi Bağdat’taki yeni yönetimin “Merkezi İktidarın kötüye kullanılmasının” önüne geçecek yeni bir mekanizma kurması dâhil kapsamlı taleplerinin bulunduğunu ifade etti.
Geçen hafta yaptığı bir görüşmede Mesrur Barzani, dedesi Molla Mustafa Barzani’nin “Di dile her kurdekî Kurdistanek serbixwe heye,” sözüne atıfta bulunarak, “Eninde sonunda her Kürt Bağımsız bir Devlet ister,” dedi. “Bu ülkenin içinde kaldığımız sürece, elbette hükümetin kurulumuna katılım anlamında yapıcı unsurlardan biri olacağız. Ancak hükümetin kapsayıcı olması ve Kürtlerin taleplerine karşı sorumluluk hissetmesi önemlidir.”
Bazı Amerikalı yetkililer Kürtlerin taleplerinin son derece kapsamlı olduğuna ve onların nihai bağımsızlığın temelini hazırlayan tam bir özerkliğe yakın olduklarına inanıyorlar.
“Kürtlerin artık geri dönebileceklerini düşünmüyorum,” diyor Savunma Bakanlığından üst düzey bir yetkili.
Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, Obama Yönetiminin Kürdistan bağımsızlığını kaçınılmaz olarak görüp görmedikleri şeklindeki bir soruya, “Sanırım bu durum erken bir doğum olur. Her ne kadar bu ihtimal birileri tarafından düşünülse de, şimdilik istikrarı bozacak yeni bir gelişmenin sırası değil,” şeklinde kaçamak bir şekilde cevapladı.
Ancak aynı yönetici, “Halihazırda önceliğimiz mevcut yangını söndürmektir. Irak’ın geleceği hakkında daha sonra bol bol düşünecek vaktimiz olacak,” şeklinde kapıları kapatmayan bir açıklama ilave etti.
Yönetimle birlikte, Dış Işleri Bakanı John Kerry ve üst düzey yardımcıları da Kürtleri Irak Birliği içinde tutmak için verilen çabalara öncülük ediyorlar.
Geçen hafta Washington Post’da yayınlanan ve Amerika Başkan Yardımcısı Joseph Biden tarafından kaleme alınan bir makalede, Sünnilerin Kürtlerin ve Şiilerin “işleyen federalizm” temelleri üzerinde kurulacak yeni bir hükümette yer almaları tavsiyesi yer alıyordu. Irak’ın toprak bütünlüğünün muhafaza edileceğini yazan alan Joseph Biden, bununla birlikte eyaletlerin adil gelir paylaşımına sahip olmaları ve Irak topluluklarının “yerel güvenlik yapılarını” korumalarına izin verilmesinin sağlanması gerektiğini ilave ediyor.
Böylesi düzenlemeler, Kürtlerin otonomiye dönük, bazıları uzun vadeye yayılan, bir takım taleplerini işaret etmiş olsa da kimi Amerikalı yetkililer bu taleplerin önümüzdeki birkaç haftada gerçekleşemeyeceğini ve Bağdat’taki Iraklı yetkililerle, aylar hatta yıllar sürebilecek müzakerelere ihtiyaç duyulacağını belirtiyorlar.
Kürtlerin Amerika Kongresinde aralarında, halihazırda ABD-Kürdistan İş Konseyi CEO’su görevini yürüten Ulusal Güvenlik eski Danışmanı General James Jones gibi bazı eski yetkililerin de bulunduğu oldukça fazla sayıda destekçileri var. Geçen hafta, Washington’da iki üst düzey Kürt yetkilisini misafir etti: Mesut Barzani’nin Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin ile Kürt Dışişleri Bakanı Falah Mustafa Bakır.
Mesut Barzani’nin oğlu, İstihbarat Bakanı Mesrur Barzani, Obama yönetiminden resmi olarak Bağımsız bir Kürt devletini desteklemeye hazırlandıklarına ilişkin bir sinyal almadıklarını söyledi. Ve bazı Amerikalı yetkililer Kürtlerin resmi bağımsızlık arayışı içine girmeleri halinde üst düzey ekonomik ve güvenlik engeller ile karşılaşabileceklerini vurguluyorlar.
Amerikan hükümetinin içinde dolaşan tahminlere göre, Kürtler ürettikleri petrole hepten güvenir ve Irak hükümetinden hiç para almazlarsa yıllık bütçelerini sürdürmek için milyar dolarlara ihtiyaç duyacaklar.
Ve Kürtler IŞİD, Haziran ayında ülkenin en büyük ikinci kenti Musul’u ele geçirip Irak güçleri döküldükten sonra kendi güvenliklerini sağlayacaklarından emin görünüyorlardı. Ancak Ağustos ayında IŞİD’in Hewler’e yönelen tehdidi Güney Kürtlerini hazırlıksız ve sürpriz bir şekilde yakaladı ve Kürt hükümetinin dış yardıma ihtiyaç duyduğunu açığa çıkardı.
Kürt yetkililer, ABD’nin hava saldırılarına ilaveten, Batı Avrupa’dan kendilerine gönderilen küçük silah ve mühimmat sevkiyatının koordine etmesine de yardımcı oldu. (Kürtlerin şaşkınlık içindeki durumlarına rağmen, ABD, Kürtlerin talep ettiği top silahları, zırhlı araçlar ve diğer ağır silahları tedarik etmedi.) Amerikalı yetkililere göre, Irak Hükümeti Terörle Mücadele Bölümüne ait 200 kişilik komando Musul Barajının geri alınmasında önemli bir rol oynadılar ve Kürt Peşmerge Kuvvetleri ile Irak Hükümet Kuvvetleri ilk kez birlikte savaştılar.
İran ve Irak’taki Arap toplulukları da Kürt bağımsızlığına karşı durdular ve devletleşme yolundaki herhangi bir girişim Türkiye’nin sağlayacağı desteğe bağlı gibi görünüyor.
Tüm engellere rağmen, Kürtler amansız bir şekilde daha büyük bir otonomi ve belki sonunda bağımsızlık için şartları sonuna kadar zorlayacaklarını açığa çıkardılar.
Hewler’deki Orta Doğu Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Dilawer Ela Aldin Kürtler’in şimdilik Bağdat’ın askeri ve finansal desteğine bağlı olduklarının bilincinde olduklarını kabul ediyor.
Ancak, Kürtler Bağdat’taki hükümet kurma sürecine katılsalar bile, Kürt liderlerinin bağımsızlık konulu referandum çağrısıyla Kürt Devleti rüyalarını canlı tutmaya devam ettiklerini vurguluyor.
“Onlar her iki paralel pistte yürüyorlar,” diyor ve “Kürtler bağımsızlık çalışmalarından vazgeçmiş değiller,” diye ekliyor.
Geçtiğimiz haftalarda, Barzani, Kürt liderlerinin ortak bir söylemini dillendirerek, Irak’taki IŞİD saldırısının ülkenin askeri ve politik dinamiklerini temelden değiştirdiğinin üzerinde durdu.
“Yeni bir gerçek var,” dedi. “Şimdi Bağdat’ta etkisiz bir hükümet mevcut. Sünnilerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde terörist bir devlet var ve Kürdistan’da nispeten huzurlu, müreffeh ve huzur dolu bir bölge mevcut.”
IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi sonrası, Kürt Peşmerge Güvenlik Güçleri hızlı bir şekilde takviye güçlerini Kürt sınırları bölgesine kaydırdı ve Kerkük yakınlarında bulunan zengin petrol alanları üzerine konuşlandırdı.
Kürtler, Kerkük ve diğer tartışmalı bölgeleri Irak hükümetinin kontrolüne geri vermeme hususunda oldukça netler ve bu bölgelerin Kürdistan’ın bir parçası olarak kalması için en kısa süre içerisinde referanduma gitmeyi düşünüyorlar.
Kaynak: New York Times
Hazırlayanlar : HELENE COOPER ve MICHAEL R. GORDON
Çeviri: Nerinaazad