Ahval'de yer alan habere göre Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, Papa’nın tüm dünyaya Kürtlerin Ortadoğu’da barışın, demokrasinin en önemli çözüm anahtarı olduğunu bir kez daha teslim ettiğini belirtti.
Diyarbakır’ın tarihi Sur İlçesi’nin eski belediye başkanı Abdullah Demirbaş 2014 yılında aralarında Keldani, Ermeni, Süryani, Yezidi, Alevi Türkmen Dedesi, Müslüman din alimlerin de olduğu bir heyetle Vatikan’a giderek Papa’yı ziyaret etmişti. Çözüm süreci yıllarında yapılan bu ziyaret Türkiye’de olduğu gibi dünyada da yankı uyandırmıştı.
Demirbaş o ziyareti şöyle özetledi:
“Kürdistan coğrafyasında yaşayan farklı inançları ve halkları temsilen sayın Papa’yı ziyaret ettik. Kırklar Meclisi oluşturmuştuk. Bu meclis Diyarbakır bahçesinin gülleriydi. Çünkü Diyarbakır Ortadoğu’nun kalbidir. Diyarbakır Ortadoğu barışın temsili olacaktı. Çünkü biz farklılıkların bir arada yaşayacağı bir çiçek bahçesinin Ortadoğu’ya barış getireceğini, bu barışın anahtarının da Diyarbakır’dan ve Sur’dan olacağını düşünerek, Vatikan’a gitmiştik.
'Diyarbakır aynı zamanda barış, demokrasi ve özgürlüklerin anahtarıdır' demiştik. Bugün o anahtar açılıyor. Papa'yı ziyaret ettiğimizde, ona bir mektup vermiştik. Mektup Türkiye’de iyi bir yankı uyandırmıştı. Mektupta biz farklılıklarımızı ifade ederken nasıl bir arada yaşamak istediğimizi, halkların, inançların birlikte bu topraklarda yaşayabileceğini, barışın gerçekleşebileceğini buna dair bir model oluşturduğumuzu ve bu modeli Ortadoğu’da yaymak istediğimizi aktarmıştık. ‘Kürtler tıpkı İsa gibi çarmıha gerilmiş bir halktır’ demiştik. Çünkü İsa çarmıhta dörde bölünmüştü, Kürtler de dörde bölünmüş durumda. Bu nedenle biz bu bölünmeyi ortadan kaldıracak bütün Ortadoğu’yu birleştirecek bir çiçek bahçesinden bahsetmiştik. Sayın Papa da görüşmelerinde Kürdistan ve Diyarbakır heyetinin önemine dikkat çekmişti.”
Papa’nın Irak ve Kürdistan’a ziyaretiyle verdiği mesaj konusunda Demirbaş şunları söyledi:
“Sayın Papa’nın verdiği mesajlar kutuplaştırılmaya çalışılan Ortadoğu’ya barış mesajlarıdır. ‘Ben kardeşleştirmeye geliyorum’ diyor.
Türkiye’nin yeşil ittihatçı anlayışının yapmak istediği Sünnileşme ve bunun karşısında gelişen Şii projesi, İslamifobi veya Hristiyanfobi mantığı veya anti semitizme karşı geliştirilen yaklaşımı yok edenlere karşı Papa şunu söyledi: 'Bu coğrafya insanlığın beşiğidir, burada barış içinde yaşamak mümkündür.' 'Ben barışla buluşmaya geldim' dedi.
Şii lideri, Irak Cumhurbaşkanı ile başbakanıyla görüşmeleri ve aynı zamanda Musul’da ve Hewler’de yaptığı görüşmeler bir bütün olarak Ortadoğu’da bundan sonra farklılıkların bir arada yaşanması gerektiğine dair bir mesaj verdi. 2014’te bizim O'nu ziyaret etmekle verdiğimiz mesajın biraz daha büyüğünü kendisi bu ziyaretle dünyaya verdi. 'Biz barışmalıyız dedi. Bir çiçek bahçesinin aslında varolması gerektiğini ortaya koydu. Tarihsel anlamda Kürtlerin Ortadoğu’nun en önemli çözüm anahtarı olduğunu bir kez daha teslim etti.
21. Yüzyılda Kürtler ve Kürdistanlılar Ortadoğu’nun orta yerinde barışın, demokrasinin, özgürlüklerin ve bir arada yaşamanın anahtarıdır. Bence Papa’nın ziyareti bu kadar tarihsel önemdedir. Bu ziyaret tarihidir. Özellikle Hewler’in ziyaret edilmesi çok anlamlı ve değerlidir. Kürtler çünkü tarihsel anlamda da ve şimdi de gerçek anlamda Laiktir. Kürtlerin Hristiyanlığa, Museviliğe, Ezidiliğe karşı ciddi bir düşmanlığı yoktur. Egemenler bizi düşmanlaştırmıştır. Bizim kesinlikle inançlara karşı bir düşmanlığımız yok, olamaz da.
Papa bu ziyaretiyle, Ortadoğu’daki çatışmalarının çözüm gücünün Kürtlerin yarattığı öz yönetim modeli olduğunu görmüş ve onaylamıştır.
Papa’nın bu ziyaretiyle Kürtler için yeni bir süreç başlıyor. Bu süreçte, bizim dünden daha çok birliği örmemiz gerekiyor. Eğer Ortadoğu barışının anahtarı biz görülüyorsak, o zaman kendi iç barışımızı sağlamalıyız. Kürtlere, ‘siz barışın, demokrasinin, özgürlüklerin, birlikte yaşamanın teminatısınız’ mesajı verildi. Dünya barışı için de bu ziyaret çok önemli.
Umarım yeşil İttihatçılar bu süreçten bir ders almışlardır. Artık tarihsel olarak Kürtlerle barışmanın onları büyüteceklerini görmeliler. İran Kürtleri idam etmekten vazgeçmeli, kendi Kürtleriyle barışıp birlikte demokrasiyi oluşturmalı, yine Esad bugün Kürtleri yok ederek bir yere varamayacağını görüp barışmalıdır.
İsterdim ki, Sayın Mesud Barzani Papa’yı ziyarete kabul ettiği zaman Kürdistan’ın dört parçasından temsiliyeti olan insanları ve inançları yanında bulundursaydı. Sayın Papa’yı karşıladığında şunu deseydi: ‘Kürdistan’ın farklı, düşünce, parça ve inançlarıyla sizi karşılıyoruz. Kürdistan bahçesinin bütün farklı çiçekleriyle sizin yanınızdayız. Tüm dünyaya da bu çağrıda bulunuyoruz…'
Sayın Mesut Barzani’den bunu beklerdim. Ya danışmanları ona söylemedi, ya da bizim eksikliğimiz oldu, biz de önerebilirdik, ama olmadı.
Şengal’e gidilmemesi büyük bir eksikliktir. Sayın Papa’nın mutlaka oraya gitmesi sağlanmalıdır. Papa’nın Şengal veya Laleş’e gitmesi, orayı ziyaret etmesi sağlanmalıydı. Oralara gitseydi, çok önemli bir mesaj olacaktı. Şengal bölgesinde bir dua etmesi çok anlamlı olacaktı, ki bu savaşın en büyük acılarını yaşayanlar oradaki Ezidi inancındaki Kürt halkıydı.”