Kuzey Kürdistan\'ın siyasi partileri PAK ve T-KDP yayınladıkları açıklamalarla Halepçe katliamını anarak, Baas rejimini kınadı,
PAK tarafından \"Halepçe’nin Yarası Güney Kürdistan’ın Bağımsızlığı ile Sarılacaktır\" başlığıyla yapılan açıklama da şu ifadelere yer verildi.
Halepçe katliamının üzerinden 28 yıl geçti. Saddam Hüseyin rejiminin kimyasal bombalarla yaptığı saldırı sonucunda, 16.03.1988’de, Güney Kürdistan’ın Halepçe şehrinde bir kaç dakikada 5000’i aşkın kişi yaşamını yittirdi. Kimileri kapılarının eşiğinde, kimileri avlularında ve kimileri de iş yerlerinin önünde yaşamlarını yittirdiler. İşin en ilginç yanı Halepçe’nin jenoside maruz kaldığını dünya iki gün sonra öğrenebildi. Bu manzara o günkü dünya koşullarını da gözler önüne seriyor. Bu vahşet manzarası, komşu devletlerin vicdansızlığının da somut bir göstergesi olmuştur. Komşu ülkeler ve Arap dünyası sus pus kesildi. Halepçe katliamının meydana geldiği dönemde dünya İslam ülkelerinin uluslararası konferansı sürüyordu, ama İslam ülkeleri kulaklarını kapattılar, gözlerini yumdular. Rusya, Japonya, Çin, Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm dünya ülkeleri olayı ilk başlarda sessizce geçirdiler.
Halepçe soykırımından 28 yıl sonra, Kürdistan’ın dört parçasında da katliam, ölüm ve yıkım devam etmektedir.
Açıktır ki, ne Halepçe soykırımıyla, ne ondan önceki, ne de sonraki soykırımlarla Kürdistan halkının özgürlük mücadelesinin ortadan kaldırılamayacağı yaşamda defalarca kanıtlanmıştır.
Güney Kürdistan’da Halepçe ve Enfal’den kurtulan çocuklar bugün ellerinde Kürdistan bayrağı ile bağımsızlığa doğru yürüyorlar.
Güneybatı (Rojava) Kürdistan’da halkımızın bir statü elde etmesinin yolu, ulusal birlik ve ortak bir ulusal yönetimden geçecektir.
Doğu Kürdistan’da her zamankinden daha fazla ulusal birlik ihtiyacı öne çıkmıştır.
Kuzey Kürdistan’da bugün en can alıcı ihtiyaçların başında süren bu savaşa son verilmesi gelmektedir. Bu savaşa karşı, ulusal, Kürdistani bir duruş sergilenmelidir. Türk devleti’nin artık şunu anlaması gerekmektedir: Nasıl ki 90 yıldır katliam ve yıkım siyasetiyle Kürdistan özgürlük mücadelesini ortadan kaldıramadıysanız, bundan böyle de bir sonuç alamayacaksınız. Bu sorun siyasal yollarla ve diyalogla çözümlenebilir. PKK’yi de bir kez daha bu yanlış ‘’silahlı özyönetim’’ ve ‘’hendek’’ siyasetinden derhal vazgeçmeye çağırıyoruz. Bu siyaset halkımıza ve ülkemize zarar vermektedir.
Evet, Halepçe sadece Kürdistan halkına değil, tüm insanlığa karşı yapılmış bir soykırımdır.
Tüm dünya Kürtleri, Halepçe’nin bir soykırım olarak kabul edilmesi için BM, AB ve tüm dünya devletleri nezdinde aktif girişimlerini yoğunlaştırmalıdırlar. 16.03.2016
-Halepçe bir soykırımdır
- Yeni Halepçe’lerin olmaması için Halepçe soykırımını unutmayalım!
T-KDP genel başkanı Mehmet Emin Kardaş ,imzalı bildiride ise \"Halepçe Katliamını Unutmuyoruz\" ifadelerine yer verildi. T-KDP açıklamansının devamı şöyle;
27 yıl önce bu gün Eyaz Yusif\' in dediği gibi; Hitlerin Bağdat\'ta büyüyen oğlu (Saddam) ve zihniyeti, KDP ve YNK\' nin Kürdistani Cephe adı altında birleşip Kürdistan\' ı kuracağını anladığında elma kokusuyla (sinir gazı) önce Kürt çocuklarını, sonra ona karşı mücadele eden ve tek şiarı bağımsızlık olan ve kahramanca savaşan Kürtleri insanlık tarihinde eşine rastlanmayacak bir vahşilikte katletti.
16 Mart 1988\' de katledilen Kürtlerin geleceğiydi. Kürdistan tarihine acıları hiç bir zaman kapanmayacak katliamlarına bir yenisi olarak eklenen ve tarihçilerin dünya tarihine bile yazmaya hicap duyacağı, yazarken ellerinin titrediği kara bir leke olarak geçecek bir Çarşamba gündür 16 Mart 1988.
O gün orda katledilmek istenen Halepçe\'deki 5.000 Kürdün ulusal varlığı ve Bağımsız Kürdistan hayaliydi.
Kürdistan\'ı parçalayıp yok etmeye çalışan Baas rejimi ve Saddam zihniyeti, Kimyasal Ali\'nin verdiği emirle sinir ve hardal gazlarıyla o gün orada Bağımsız Kürdistan şiarını yok ettiklerine inanmış ve belki de o gece hayatları boyunca rahat hiç olmadığı kadar rahat uyumuşlardır. Ancak; tarihi boyunca hiç bir zulme, asimileye boyun eğmeyen ve o gün orada katledilen Kürtlerin çocuklarının; tekrar Baas rejimi ve Saddam zihniyetinin karşısına çıkıp, Bağımsız Kürdistan Şiarını haykıracaklarını ve bu uğurda mücadeleden asla vazgeçemeyeceğini, o vahşi zihniyete ve çocuklarının geleceğine bir kabus olarak çökebileceğini hesap edememişlerdi. Katledilenlerin intikamını eşleri, çocukları aldı ve bu alçakça katliama neden olanlar bunun hesabını tarihe verdi, vermeye devam edecektir.
O sinir gazıyla meydana gelen katliamın 28.\' inci yılında vahşi zihniyet isim ve silah değiştirerek bu sefer Kürdistan\'ın Kuzeyindeki güzide şehirleri (Sur, Cizre, Silopi, Silvan, Nusaybin, Dargeçit, İdil, Şırnak, Hakkari, Yüksekova, Bağlar ) birer Halepçeye çevirmeye çalışıyor. Kürtlere yapılanların katliam olması için Halepçe\' deki gibi sinir gazı kullanılması gerekmiyor. Halepçe ve Kürtlere yapılan diğer katliamlarda olduğu gibi bu gün Kürdistan\' ın şehirlerinde yapılmak istenen de aslında Bağımsız Kürdistan\' nın kurulmasını engellemektir.
Kürtler, Halepçe\'de top oynarken can veren çocuğun bağımsızlığı uğruna savaşırken can veren kahraman Kürdün bu hayalinden hiç bir zaman vazgeçmedi ve geçmeyecektir. Bizler çocuklarımızın Halepçe\'deki akranları gibi aldıkları son kokunun elma kokusu son sesin ise top sesi olmasına asla ve asla izin vermemeliyiz. Halepçe\'de katledilen çocukların aldığı elma kokusunun Kürdistan\'ın Özgür dağlarındaki gelincik kokusuna, top sesinin ise Kürdistan\'ın her yerinde yankılanan Ey Reqib\' e çevirmek için ölenlerin anısına onların ulusal Bağımsızlık Şiarından vazgeçmeyeceğiz.
Ölen kahraman Kürtlerin anısına...
Helepçe şêhîtlerînî rahmetle yad ediyoruz.
Kürt ulusu vart olsun