Güney Kürdistan\'ın etkin gazetelerinden Chawder gazetesi muhabiri Hezda Dishad\'ın, Yazarlarımızdan Aydın Dere ile Türkiye seçimleri ve ‘Süreç’ ile ilgili yaptığı röportaj.
-Barış sürecinin kesintiye uğrama ihtimali bence seçimde barajı geçip geçmemekle alakalı. Baraj geçilmez ise Kürd Hareketi’nin tavrına göre devletin sert yönelimleri süreci bitirmek değil de sekteye uğratabilir. Çünkü süreç başlamış, bu çözüme kadar aşamalı aşamalı sürer, hatta kanlı çatışmalar yaşansa bile. Bazen aksar, durur fakat tekrar başlamak zorunda. Öcalan’ın geçen yıldan farklı bir şey söyleyebileceğini de düşünmüyorum, çünkü ciddi bir durum değişikliği yok, ama seçimlerden sonra tavır değiştirebilir. Çünkü seçim, tarafların samimiyetini ve genel tavrını ortaya koyar ve çok şey belirler. Fakat yeni bir durum var; halk eskiye göre artık çok daha bilinçli, hatta Kürd politikacıların yanlış kararlarına da karşı gelebilecek kadar olaylara mudahildir. Kürd hareketi bunu dikkate almak zorunda.
2015 genel seçimlerde, HDP parti olarak katılıyor, bunu önemi nedir sizce, %10 barajını geçecek mi?
1923’te Kürdistan’ın bölünüp parçalanması, her bir parçanın farklı stratejik ve konjüktürel sorunlarının oluşmasını da beraberinde getirdi. Bakur (Türkiye Kürdistan’ı) yaklaşık yirmi milyon Kürdün kimlik ve statü sorunları diğer parçalardan farklılaştı. Özgürleşmek için Şeyh Sait isyanından başlayarak ard arda isyanlar hiç durmadı ve tüm isyanlar kanla bastırıldı. PKK en son başkaldırıdır ve modern bir örgütlenmedir. En büyük başarı, aidiyet bilincinin oluşması ve ciddi bir örgütlenmenin yaratılmasıdır. Mücadelenin uzun sürmesinin başlıca nedeni ise Türkiye’in NATO’nun üyesi olmasındandır. NATO Türkiye’yi askeri olarak sürekli destekledi. PKK’nin NATO’yu karşısından çıkaracak, tarafsız kılacak bir politika geliştiremedi. Yani paradigmal değişikliğe gitseydi sorun belki de bu denli uzamazdı. Elbette bunlar çok kolay olmazdı, zira PKK soğuk savaş zamanlarında kurulmuş, o denememin siyasal konjüktürü sol- Marksist tandaslı olmayı gerektiriyordu. Fakat Kobanê dengeleri kısmen değiştirmiş görünüyor. Her şeye rağmen bu sorun çok kolay bitmeyecek fakat bir yol ayrımına yaklaştık ve mücadele farklı bir boyut kazanmak zorunda.
Önümüzdeki genel seçimde Kürdler barajı geçemez ise Diyarbakır’ı merkez üs olarak seçip yönünü Kürdistan’a dönerek tek yanlı özerkliğin oluşması çalınmalarına başlamalarının dışında statik bir seçenek Kürd Hareketini ciddi sıkıntılara sokar kanısındayım. Bu durumda devletin tepkisine göre ciddi olaylar gelişebilir. Baraj aşılırsa da bile parlamenter mücadelenin yanı sıra özerkliğin alt yapı çalışmaları başlamak zorunda diye düşünüyorum çünkü halk somut kazanılmış haklar istiyor.
Güney Kürdistan’nın varlığı ve IŞİD’in saldırılarıyla Kürdler arası dayanışma, Gerilla ile Peşmerge’nin aynı cephede olması, Kobanê zaferi, Batı’nın desteği gibi konjüktürel avantajlar var ve bu durum büyük moral ve cesaret veriyor halka. Kürd Hareketi’nin bunu iyi değerlendireceğini düşünüyorum.
Dünyanın IŞİD ile mücadelesinde Türkiye neresinde duruyor? Türkiye İŞİD politikası nedir?
Türkiye İŞİD’e gizli destek verdiğini düşünülse de ciddi boyutlarda ki askeri açıdan desteği kanıtlanmıştır. Amaç, Kürdlerin bir statü sahibi olmaması. Ve bu niyetlerini de zaten gizlemediler. Erdoğan “Kobanê düştü düşecek” diyerek seviniyordu. Kobanê kazanınca da “Kuzey Irak yetmiyor bir de Kuzey Suriye mi ?” diyordu. Türkiye devlet olarak Kürdlere karşı IŞİD’i desteklediği NATO ve AB ülkeleri tarafından biliniyor. Bu anlamda Türkiye üyesi olduğu NATO’ya ters düşmüş ve kredisini önemli ölçüde yitirmiş durumda. Peşmerge’nin Kobanê’ye geçişi ise Amerika’nın Türkiye’ye baskısı sorucu olmuştur.
Kobanê zaferi dünyada nasıl yankı yaptı? İŞİD’e karşı mücadelede Avrupa’nın Kürdlere desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünya basını Kobanê zaferine güzel ve geniş yer verdi. Tarihte ilk kez dünya basını bu denli Kürtlerin kahramanlığını ve kahramanlıklarını yazıyor. Çünkü IŞİD’in insanlık dışı saldırıları, dünyayı çok etkiledi ve insanlığın vicdanını duyarlı kıldı. Özellikle hava ve silah desteği çok önemliydi. Belki yeterli bulmayabiliriz ancak gene de takdir etmek gerek. Tüm bunlar Kürdlerin birliği ve hayranlık yaratan direnişleri sayesinde olduğunu da vurgulamak istiyorum.. Bir ülke kurmak ve sömürgecilerin istilalarından korunmak istiyorsak Batı ile müttefik olmalıyız.