MİT\'çi Yaman Namlı, MİT\'e çalışan Tarık Ümit\'in, kendisine M.
MİT\'çi Yaman Namlı\'nın beş sayfalık savcılık ifadesi ortaya çıktı. MİT\'çi Namlı, savcılık ifadesinde ölüm listeleri ile ilgili şunları söylüyor: \"Tarık Ümit\'le görüşmelerimizde iki tane öldürülecek kişiler listesinden bahsediliyordu. Bunlardan biri uzun liste, diğeri kısa listeydi. Bu listelerde M.Ali Birand, Mustafa Süzer, İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül gibi kişilerin de isimlerinin olduğunu Ümit\'ten duydum. Tarık Ümit\'ten yine duyduğuma göre; bu liste gayri nizami harpçilerin daha doğrusu Özel Harp Dairesi\'nin işi olduğunu, listenin MGK tarafından onaylandığını sık sık söylüyordu. Bu listelerin bilgisi ve onaylayanlar arasında özel harp kökenli JGK olan Fevzi Türkeri, Kemal Yamak isimli paşaların isimlerini sık sık duydum. Hatta bir ara Tarık Ümit bana \"bak şerefsizler ne yapmışlar\" dedi.
GÖRÜŞME SIZDI, TARIK ÜMİT KAYBOLDU
MİT başkanlığı dışındaki emniyetle birlikte gerçekleştirdiği bazı olaylara ilişkin duyumları da MİT başkanlığına bizzat ben bildiriyordum. Bu kapsamda Ümit, bir gün bana 40 kişilik kısa bir liste, bir de üç haneli oluşan ölüm listesinden bahsetmesi üzerine, bu durumu MİT Başkanlığı\'na ben bildirdim. Muhtemelen 18 Şubat 1995 tarihli görüşmeye MİT Başkanı beni de davet etti. Bu görüşme sızınca da Tarık Ümit 2 hafta sonra ortadan kayboldu.\"
MİT ÖRTÜYOR MU?
Bu arada faili meçhul siyasi cinayetlerle ilgili kayıtları 19 yıl sonra mahkemeye gönderen MİT\'in bunları sansürlemesi \"MİT halen daha neleri saklıyor\" sorusunun akıllara takılmasına yol açtı. MİT\'in tapelerdeki sansürüne tepki gösterenlerden biri de Susurluk\'u en iyi bilen MİT\'çilerden Yaman Namlı. Sansür, Tarık Ümit-Mehmet Eymür görüşmesinde yer alan Namlı tarafından yargı önünde de dile getirildi. Namlı, MİT\'in sansürünü doğrulayarak \"Görüşmenin hepsi kasetteydi. Tapelerin bazı kısımları temizlenmiş. Bazı kısımların yok olmasını anlayamıyorum\" dedi. Buna göre Namlı, bu ifadesinde MİT\'in, Tarık Ümit\'le yaptıkları görüşme tapelerini tümüyle yargıya vermediğini, birçok bilgiyi sakladığını savcıya aktarıyor.
UCU AÇIK DİYALOGLAR
1990\'lı yıllara ait fali meçhul cinayetlere ilişkin ilk resmî tapeler, dün Taraf\'ta yayımlanmıştı. Ancak, tutanağın daha girişinde, tapelerin belki de en önemli bölümlerinin kafadan sansürlendiğine ilişkin şu not yer almıştı: \"Bandın baş kısmı konuşmaların anlaşılmaması nedeniyle tape edilmemiştir.\" Ayrıca, tapelerdeki diyalogların önemli bir kısmı da sansürlü olarak yer aldı. Sansürün yöntemi ise (...) konularak diyalogların-anlatımların ucunun açık bırakılması oldu. Bu durum, MİT\'in 19 yıl aradan sonra halen daha neleri gizleme ihtiyacı duyduğu sorusuna yol açtı.
MİT\'ÇİDEN \"TAPELER SANSÜRLÜ\" ÇIKIŞI
Yaman Namlı\'nın, Ankara\'da bugün görülecek davaya esas olan faili meçhullerle ilgili soruşturmada tanık olarak dinlendiği ortaya çıktı. İşte Namlı\'nın MİT\'in her şeyi baştan bildiğini, ancak birçok önemli bilgiyi halen yargıdan ve toplumdan sakladığını ortaya koyan o önemli ifadesinden bölümler:
HER ŞEY MİT\'İN KASASINDA:
\"Ben MİT Başkanlığı adına haber elemanı olarak görev yaptığım 1993 yılından sonra Tarık Ümit dahil tüm kişilerden ve etraftan duyduğum tüm bilgileri ya faks yoluyla ya da mülakatlar yoluyla MİT Başkanlığı\'na bildirdim. Soruşturma kapsamında yürüttüğünüz tüm faili meçhullerle ilgili bilgileri de MİT Başkanlığı\'na bildirdim. Şu anda bana göstermiş olduğunuz 18/2/1995 tarihli görüşmeyi içeren tape dökümlerinden oluşan MİT Müsteşarlığı\'nın yazısı doğrudur: Söz konusu görüşmede ben de bulundum.
Bu görüşmelerde ve daha önce Tarık Ümit ile bizzat yapmış olduğumuz görüşmelerde Tarık Ümit, Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve Fevzi Aslan cinayetlerini gerçekleştirdiklerini anlattı.
Ayrıca MİT\'teki toplantıda da bu cinayetlerin ayrıntılarını bildirdi. Bu görüşme kasete alındı. Kasete alındığı için de tane tane konuşuyorduk.
Görüşmelerin çözümlerinde bazı kısımların yok olmasını ve anlaşılamamasını anlamıyorum. Bazı kısımların temizlendiğini, not edilmediğini düşünüyorum.
YILMAZ ERDOĞAN\'IN AMCASI NAMIK ERDOĞAN\'IN ÖLDÜRÜLMESİ
Tarık Ümit\'in anlattığına göre, Haluk Kırcı\'nın da içinde olduğu bir gruba ait şirket, temizlik ihalesi için sağlık bakanlığına bağlı bir hastanenin ihalesine girmiş. Sanatçı Yılmaz Erdoğan\'ın amcası olan Namık Erdoğan, bu işe engel olmuş. Hatta Yılmaz Erdoğan\'ın küçük kardeşi Mustafa Erdoğan da o dönem itibariyle Özgür Gündem\'in Ankara muhabiriymiş. Tahminime 1993 yılında İstanbul\'daki Özgür Gündem bombalandı. Bu bombalama eylemini de o dönem devlette görevli bazı kişiler yaptı. Namık Erdoğan\'ın yeğeni, Mustafa Erdoğan\'ın Özgür Gündem muhabiri olması sebebiyle Kürtçü olduğu belirtilerek Namık Erdoğan öldürülmüş. Hatta Tarık Ümit kişisel bir menfaatin, bu tür devlet işi olarak gösterilmesine karşı olduğunu belirtiyordu.