Türkiye Barış Meclisi (TBM), Cizre\'de yaşanan polis infazlarına dikkat çekmek ve alınması gereken önlemleri tartışmak için Hill Otel\'de basın toplantısı düzenledi.
Türkiye Barış Meclisi (TBM), Cizre\'de yaşanan polis infazlarına dikkat çekmek ve alınması gereken önlemleri tartışmak için Hill Otel\'de basın toplantısı düzenledi. Moderatörlüğünü yazar Necmiye Alpay\'ın yaptığı toplantıya Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Korkut katıldı. HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ayşe Erdem ile çeşitli sivil toplum kurumu temsilcilerinin de izleyici olarak katıldığı toplantıda ilk sözü Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi aldı. Cizre\'de son bir aydır yaşananların iki boyutta ele alınması gerektiğini belirten Elçi, Cizre\'de PKK ve Hizbullah arasında geçmişte yaşanan çatışmanın kullanılarak halkın karşı karşıya getirilmek istendiğini söyledi. Cizre\'de yaşananların, Hüda-Par üyelerinin gençlerin kurduğu çadırı sökmek istemesi üzerine başladığı iddialarını hatırlatan Elçi, \"Hepimiz biliyoruz Hüda-Par\'ın öyle bir gücü yok. Ölenlerin hepsi ya alnının ortasından ya da kalbinden tek mermiyle vurulmuştu\" dedi. Hükümete, Cizre başta olmak üzere tüm Kürdistan\'da Kürtler ve barış süreciyle herhangi bir sıkıntısı olmayan personelin görev yapması gerektiği çağrısı yaptığını hatırlatan Elçi, \"Bu anlamıyla sürgün ve atama anlayışının terk edilmesi gerekiyor. Bu anlayışın süreci geriye götürme riskinin olduğunu basınla da paylaştım\" ifadelerini kullandı.
Nihat, zafer işareti yaptığı için katledildi
Cizre\'de polis yönelimlerine karşı kazılan hendeklerin yürütülen müzakereler sonucunda kapatılmaya başlandığı sırada Ümit Kurt\'un polis tarafından katledildiğini hatırlatan Elçi, \"Bunun izah edilebilecek bir sebep yokken yapılmasından, hükümet ve devlet içinde süreci sabote etmek isteyenlerin hangi çalışma içinde olduğunu görebiliyoruz\" şeklide konuştu. Hatip Dicle\'nin PKK Lideri Abdullah Öcalan\'ın mesajını okuduktan hemen sonra da 14 yaşındaki Nihat Kazanhan\'ın katledildiğini hatırlatan Elçi, şunları söyledi: \"Sayın Öcalan\'ın hepimizi umutlandıran mesajının ardından hendeklerin kapatıldığı sokaklardan birine 8-9 zırhlı araç giriyor. Hayatını kaybeden Nihat zafer işareti yapıyor. Polis önce gaz sıkıyor sonra da nişan alarak tarıyor. Bu personel değiştirilseydi ve ilk olaydaki failler ortaya çıkarılsaydı eminim ki devamındaki olaylar yaşanmayacaktı. Bu olayları önceki eylemlerin yapanım yanına kar kalmasının devamı olarak görüyorum.\"
Yaşanan tüm bu gelişmelerin ardından Gazeteci Hrant Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla yargılanan Ercan Demir\'in Cizre\'ye Emniyet Müdürü olarak atandığına dikkat çeken Elçi, \"Hrant Dink davasında sanık olarak yargılanan bir şahsın Cizre\'ye atanmasının hangi akılla, mantıkla yapıldığını ben anlamış değilim\" diyerek tepki gösterdi.
\'Beraber yaşama koşulları azalmakta\'
Hükümete, \"Bölgede yaşanan olaylara tarafların birbirlerinin hatalarının arkasında durmaması gerekiyor. Hükümet kendi personelinin arkasında durursa diğer tarafta aynı hataya düşecek\" uyarısında bulunan Elçi, \"Çözüm sürecinde iki yılı geride bırakmış olmamız rağmen hükümet şu ana kadar ciddi bir adım atmadı. Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili halen bir adım atılmış değildir.Bu, yönlerin halen barış sürecine dönmediğini gösteriyor. Zamana yayma politikası nedeniyle beraber yaşama koşulları gittikçe azalmaktadır, insanlar arasında hatlar gittikçe kalınlaşıyor. İnsanlar beyinlerinde artık ayrılığı kabul etmiş duruma gelmiştir. Çünkü bu yaşananlar nedeniyle birlikte yaşamanın koşulları kalmıyor\" ifadelerini kullandı.
Elçi, çözüm süreci kapsamında her iki tarafa hakemlik yapabilecek sivil komisyonun oluşturulmasının aciliyetine işaret ederek, \"Bu sadece akil insanlar heyetinde olduğu gibi raporlar sınırlı değil, sürekli bunu gözlemleyecek, biri yanlış yaptığına bunu kamuoyuyla paylaşacak bir heyetin oluşturulması süreç açısında önemlidir\" dedi.
\'Cizre\'de yaşananlar tekrar harekete geçirdi\'
Elçi\'nin ardından Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Korkut konuştu. Çözüm sürecinde gelinen aşamaya ilişkin değerlendirmede bulunan Korkut, merkezi bölgede bulunan güçlü kuruluşların süreci yalnızca izlemeyi tercih ettiğini belirterek, gelinen aşamada da bu anlayışın devam ettiğini söyledi. Ortaya çıkan durumu, \"Sürece karşı çıkmanın ve gerekçe bulamamanın getirdiği pasiflik\" şeklinde tanımlayan Korkut, \"Cizre olayı bu anlamda bizi harekete geçiren, tekrar düşünmeye sevk eden bir olay oldu. Süreç içinde iniş ve çıkışlar olacaktır, çok sayıda provokasyon ve faaliyet bu süreçler içinde gelişir. Önemli olan buna ön hazırlığımız nedir, ne tür ön hazırlıklar yapmalıyız sorusudur\" ifadelerini kullandı.
Kolluk güçlerinin çözüm sürecindeki rolüne değinerek, yasal çerçeve vurgusu yapan Korkut, \"Kürt sorunu 30 yıllık tarihi olan bir mesele. Devletin güvenlik birimleri içinde oluşmuş alt kültürler var aynı zamanda darbelerle oluşturulmuş bir alt zemin. Bir güvenlik mensubunun karışmış olduğu suçu takip etmek kadar zor bir şey yok Türkiye\'de. Adeta çelikten bir zırh giydirilmiş durumda. Öncelikle bunun değişmesi gerekiyor. Sorumluluk sahibi olmayan bir güvenlik biriminin neye dönüşeceği ortada. Bu güçlükleri aşmanın yolu ve yöntemi mutlaka bulunmalı\" diye konuştu.
\'Hukuku uygulamayan devlet çeteden farksızdır\'
Türkiye\'deki yerleşik bürokratik anlayışın bürokrasiye kalkan olduğunu vurgulayan Korkut, Kürdistan\'da yaşananları gözlemlemek için geniş raporlama mekanizmalarının oluşturulması gerektiğini söyledi. Korkut, devamında şunları söyledi: \"Çeteyle devleti tek bir şey ayırır aslında, sadece hukuk. Hukuku uygulamayan bir devlet çeteden farksızdır. Biz de bunu yakalayabilmiş durumda değiliz. Bunun bir an önce gerçekleşmesi için gerekenlerin yapılmasını söylemeliyiz. Çözüm sürecini özellikle seçim nedeniyle sertleşecek olan söylemler ve siyasi atmosferin ötesinde bir çerçevede tartışmak gerekiyor.\"
Ardından yapılan TBM adına yapılan basın açıklamasını ise yazar Necmiye Alpay okudu. Cizre\'de yaşananların ardından oluşan mevcut ortamın giderilmesi için tüm aktörlerin etkin çaba göstermesi gerektiğinin altını çizen Alpay, çözüm sürecinden sorumlu devlet yetkililerine bölgeyi ziyaret ederek, yaşananları yerinden inceleme ve güven arttırıcı çalışmalar yapması çağrısında bulundu.