CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK'nin aldığı silah bırakma ve fesih kararına dair açıklama yaptı.
5-7 Mayıs tarihlerinde kongre düzenlediğini belirten PKK, bugün silah bıraktığını ve örgütü fesh ettiklerini açıkladı. PKK'nin fesih açıklamasında, Lozan Barış Anlaşması'nın ve Atatürk ilke ve inkılaplarının eklendiği ilk anayasa olan 1924 Anayasası'nın hedef alınması dikkat çekti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK'nin fesih açıklamasına dair yaptığı ilk açıklamada, sürecin Meclis'te yürütülmesi ve Lozan Barış Anlaşması'nın önemi vurgulandı.
Özel'in Lozan Barış Anlaşması, Meclis ve hukukun vurgulandığı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Bugün PKK kendini feshettiğini, silah bırakma kararı aldığını açıkladı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tarihsel bir tutarlılık içerisinde, barışın yanındayız. Aynı şekilde, terörün ve şiddetin her türlüsüne her zaman karşı olduk, bundan sonra da karşı olmaya devam edeceğiz. Bu topraklarda 47 yıldır süren terörün, akan kanın sonsuza kadar durması ortak temennimiz ve irademizdir. PKK’nın silah bırakma kararı aldığını ve örgütsel yapısını feshettiğini ilan eden son açıklaması, Türkiye’nin yıllardır ağır bedeller ödediği bir dönemin sona ermesi açısından kritiktir. Ancak, bu sürecin başarılı olması ve kalıcı toplumsal barışa evrilmesi; atılacak adımların samimiyeti, hukukiliği ve demokratik meşruiyeti ile doğrudan ilişkilidir. Sürecin tüm aşamalarıyla nihayete ermesini, on binlerce canımızı kaybetmemize yol açan, ağır ekonomik ve toplumsal yıkım yaratan terörün ilelebet sonlanmasını bekliyoruz."
"Kapsayıcılıkla Yönetilmelidir"
Sürecin kimsenin dışlanmadan yürütlmesi gerektiği belirtilen açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:
"Kürt sorunu dahil olmak üzere ülkemizdeki tüm sorunların çözümü hukuk devleti, adalet ve demokrasiden geçer. Bu süreç, günlük hesaplarla, seçim planlarıyla değil; hiçbir siyasi görüşün, partinin, toplumsal kesimin dışlanmadığı bir kapsayıcılıkla yönetilmelidir. Ülkelerde iç barış, otoriter bir sistemde değil, demokratik hukuk düzeninde sağlanır. Türkiye’de toplumsal barışın güvencesi; millet iradesine, ulusal egemenliğimize, Lozan Anlaşması’nda tescil edilmiş bağımsızlığımıza ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne dayanan yüzyılı aşkın varlığıyla kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olan Cumhuriyetimizdir."
"Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda; şehit ailelerinin, gazilerimizin ve bütün mağdurların rızalarının alındığı tam bir çözüm için sorumluluk bilinciyle davranmayı kararlılıkla sürdüreceğiz." ifadelerinin yer aldığı açıklamaya şöyle devam edildi:
"Bundan sonraki dönemde tam mutabakata dayanan bir toplumsal barışın güvencesi olarak demokrasi ve hukukun üstünlüğünün kurumsallaştırılması konusunda atılması gereken adımlar vardır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda; şehit ailelerinin, gazilerimizin ve bütün mağdurların rızalarının alındığı tam bir çözüm için sorumluluk bilinciyle davranmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu amaçla, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, demokratik düzenlemelerin ele alınması yönündeki tarihsel ve siyasi tutarlılık taşıyan tavrımızı muhafaza ediyoruz. Demokratikleşmenin gereği olan tüm yasal düzenlemelerin beklemeksizin TBMM çatısı altında yapılması ihtiyacının altını çiziyoruz. Demokratikleşme için gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması kadar, mevcut kanunların uygulanmasındaki hukuk dışı yaklaşımların terk edilmesi ve anayasa ihlallerine son verilmesinin şart olduğunu hatırlatıyoruz."
"Hukuksuz Soruşturmalara Son Verilmelidir"
Demokrasi ve hukuka zarar veren uygulamalara son verilmesinin zorunlu olduğu belirtilen açıklamanın son kısmında şunlar yer aldı:
"Cumhuriyet Halk Partisi, toplumun barış ve demokrasi taleplerinin kişisel siyasi hedefler doğrultusunda istismar edilmesine izin vermeyecektir. Ülkemizdeki demokrasi ve hukuk devletine ağır zararlar veren uygulamalar son bulmalıdır. Artık seçilmiş belediye başkanlarının ve belediye meclislerinin yerine kayyım atama uygulamasına ve Kürtlerin belediye meclislerine girmesini suç sayan hukuksuz soruşturmalara son verilmelidir. Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’nun, siyasi parti liderleri Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Ümit Özdağ’ın, tüm siyasi tutsakların ve toplumsal davalardan cezaevinde bulunanların özgürlüklerinin sağlanması ve tam demokratik rekabet koşullarının tesisi elzemdir. Bir yandan barışa yönelik adımlar atılırken, diğer yandan muhalefete savaş açılması ve düşman hukuku uygulanması kabul edilemez. Bu tutumun sürdürülmesi, barışın güvencesi olan demokrasinin yıkımı anlamına gelir."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Şu İfadelerle Yurttaşlara Söz Verdi:
"Hepimizin barış umudunun, kardeşçe yaşama iradesinin, hep birlikte kalkınma ve zenginleşme hayalinin bir kez daha siyasi çıkarlar uğruna heba edilmesine karşı, biz buradayız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, barış ve demokrasinin tesisi konusundaki sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bizler, ana muhalefet partisi olmanın ötesinde Türkiye’nin birinci partisi olarak iktidara hazırlanma sorumluluğumuz ve tarihsel mirasımızın gücü ile barış ve demokrasinin inşasının güvencesiyiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu anlayışla, bütün gücümüzle, kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz."