Keyakisar

Keyakisar, Ferhat Battal Odabaşı’nın romanı. Romanın tam adı, <b>“Işığın ve Güneşin Oğlu Keyakisar” </b>dır. Tebeşir Yayınları tarafından, Ağustos 2011’de Konya’da yayımlanmış. Orta boy 397 s. \n

15.07.2015, Çar - 07:50 [ Güncellenme: 15.07.2015, Çar - 08:01 ]

Keyakisar
Haberi Paylaş
Battal Odabaşı’nın temel çalışması ise, “Güneşin Krallığı” adını taşıyor. Bu eser her biri 500 sahife olan üç ciltten oluşuyor. Her üç cild de Aralık 2014 de Konya’da basılmış. Araştırmacı Yazarın kendi yayını…

Battal Odabaşı (d. 1967), bugün, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri hocası. Doçent. Antropolojiyle, eğitim bilimleriyle, İlkçağ Mezopotamya tarihiyle ilgileniyor.

Battal Odabaşı, 7 Haziran 2015 genel Seçimlerinde, Halkların Demokrasi Partisi’nin, birinci sıradan Konya adayıydı. Milletvekilliğini çok az oy farkıyle kaybetti.

Güneşin Krallığı Eski Çağ Kürd tarihiyle ilgili araştırmalar olarak beliriyor. İncelemede, Haldi, Guti (Cuti) Kassit, Hurri, Lulubi, Luvi, Subari (Subardolu) Mitanni, Med, Paktuk, Komuh, Kardo, Kardi… gibi isimlerle hep Kürdler anlatılıyor. Bu adlar hep Kürdlere işaret ediyor. Araştırmacı-Yazar, zaman zaman, Guti (Cuti) Kassit, Subari (Subardolu) Mitanni, Med gibi sözcükler kullansa da, bunların tamamını Kurdi sözü ile ifade ediyor. Kürd değil, Kürdi. Kurdi sözcüğü, bütün bu kategorileri bünyesinde toplayan çadır kategori oluyor.

Üç büyük cildden oluşan Güneşin Krallığı değerli bir inceleme, araştırma. Bu eserin ayrı bir yazı ile değerlendirilesi gerekiyor. Bu da yapılacak. Burada, Keyakisar romanı ile ilgili bazı düşüncelerimi ve duygularımı belirtmeye çalışacağım.

Güneşin Krallığı’nın birinci cildini bitirmiş, ikinci cildini okumaya başlamıştım. Bu arada, Keyakisar romanı da dikkatimi çekmişti. Romanda, neler anlatıldığını merak ediyordum. İkinci cilde okumalarımın ilerlediği bir yerde, “Keyakisar’ da acaba ne anlatılıyor, şöyle bir bakayım” dedim. Baştan itibaren birkaç sahife okudum.

Romanda sık sık Keya diye bir kavram geçiyor. Yukarıda sözü edilen etnik kategoriler içinde, “başkan” “lider” olarak anlaşılabilecek bir anlamı var. Keyakisar ise, Keyaların Keyası anlamına geliyor. Kral. Bu, Med Kralıdır. Keyalar zaman zaman kral olarak da anılıyorlar.

Romanda, olaylar, savaşlar, mücadeleler, ilişkiler İsa’dan önce, 720-710 sularında geçiyor. O dönemde Medler, en çok Asurlularla savaş halindedir. Asur İmparatorluğu’nda kral Asurbanipal’dir. Romanda Asur İmparatorluğu Kralları Sargon ünlülüğüyle ifade ediliyor.

Romanda, zaman zaman, Muşki, Med, Asur ilişkileri gündeme geliyor. Muşki, Ermenileri anlatan bir sözcük oluyor.

Okuduğum sayfalarda, Keya kavramını görünce, ‘Keya ne zaman Keyakisar olmuş’ diye meraklandım. Romanı okumaya devam ettim. Roman çok sürükleyiciydi. Gelişmeler, ilişkilerin gelişmesi, insanın merakını celbediyordu. Romanı bırakamadım. Sonuna kadar okudum..

Keyakisar, insanı uzun uzun düşündüren bir roman. Romanın her bölümünde, insanı düşündüren ilişkiler var.

Keyakisar romanı, Kürd tarihiyle ilgili çok önemli bir konuyu gündeme getiriyor. İhanet. Kürd halkına karşı ihanet… Çeşitli zamanlarda, çeşitli alanlarda üç Kürd yöneticisi, kendi yöneticilerine ihanet ediyorlar. Yenilginin sağlanmasını, mensubu olduğu halkın evlerinin, yerleşim alanlarının yakılmasına, yıkılmasına neden oluyorlar. Bu ilişkiler çok düşündürücü. O zaman, Medler, daha çok Asurlular ile savaşıyor. Bu ihanetle sonucu, Med alanlarını, Kürdlerin yaşadıkları alanları işgal edenler de Asurlular oluyor. Asur İmparatorluğu, o zaman, zulumkar, acımasız bir devlet olarak anlatılıyor.

Kürdi yöneticilere ihanet edip, halkının esir edilmesine, yaşadıkları alanlardan sürülmesine, ülkesinin yakılmasına, yıkılmasına neden olanların da ciddi bir kazanımı olmuyor, kısa bir dönem, Asur komutanlar ve İmparator tarafından sırtının sıvazlanmasından başka…

Yalnız, yine bu romanda görülmektedir ki, Kürdi yöneticiler, Kürdi duygulara sahip olanlar, kendi içlerindeki ihaneti yenip sağlıklı bir yaşama kavuşabiliyorlar. Ayrıca, düşmanlarını da yenip, onları ülkelerinden çıkarabiliyorlar.

Keyakisar’da, Keyakisar (Keya), rahip Mana Magu, (Büyük Magu) Keya’nın öğretmemeni, Keya’nın Keyakisar olmasını sağlayan öğretmen, Adır, olumlu tiplerdir. Med Krallığı’nin yöneticisi Akisar, Keya’nın çocukluk arkadaşı Hırbo, rahip Arami, olumsuz tipler… Bunlar, Med Krallı’ında, Asur İmparatoru Sargon (Asurbanipal) adına casusluk yapıyorlar. Romanda, bir de Helas kökenli Sardesli Kyros var. Kyros, rahip Arami tarafından, kötü huylara, örneğin uyuşturucuya bulaştırılmış bir genç. Kyros, Keya’nın, Adır’ın, rahip Mana Magu’nun gayretiyle kötü alışkanlıklarını terk ediyor. Rahip Mana Magu, çok olumlu, Kürdi bir din adamı. Zerdüşt bir din adamı.

Keyakisar’ın edebi bir eser olduğunu da belirtmek gerekir. Örneğin, ihanetin, yenilginin gerçekleştiği dönemlerde, Keyakisar’ın, rahip Mana Magu’nun, Keya’nın yetiştiricisi Adır’ın ruhsal durumlarının irdelenmesi, didiklenmesi, okuyucuyu çok etkiliyor. Derinlerdeki duyguların ortaya konulması, açıklığa kavuşturulması kanımca çok önemlidir. Bilim olgulardan hareket eder, olgusal ilişkileri anlamaya, kavramaya, açıklamaya çalışır. Edebiyat ise, kişilerin duygularını, olaylar karşısında neler hissettiklerini dile getirir. Keyakisar romanında, bu duygular çok iyi verilmiş. Kişilerin ihanetler karşısında neler hissettikleri, derinlerdeki duygular, çok iyi verilmiş. Bu yönüyle Keyakisar edebi bir eserdir.

Keyakisar, Eski Çağ Kürd tarihiyle, Mezopotamya tarihiyle ilgili olayları, ilişkileri dile getirmesi bakımından önemlidir. Belirli bir dönemde, (İsa’dan Önce, 720-710) Kürdi, Asur, Ermeni, Yunan… İlişkilerini söz konusu etmesinden dolayı önemlidir. Bu, Avesta’nın yaratıldığı bir dönemdir. Zerdüştlüğün nasıl yaşandığını da bu romanda izlemek mümkündür.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 10912 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:46:43
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x