Kürt Davasının Gelecek Yüzyılını Okuyabilen Önderler Lazım

Dolayısıyla, her türlü senaryoların sahnelendiği bir ortamda, Kürt hareketini çok basit ve sıradanlaşmış ideolojik sloganlara hapsetmeye çalışmak akıl karı değildir.

19.08.2015, Çar - 14:06

Kürt Davasının Gelecek Yüzyılını Okuyabilen Önderler Lazım
Haberi Paylaş

Kendi ulusal demokratik hakkaniyetine sahip çıkan Kürt halkı, özelikle de uğrunda ödemiş olduğu bedellerle kendi Ulusal demokratik sorununu uluslararası aktörlerin gündemine taşımayı başardı. Bugün eğer \"Kürt sorunu davasal bir soruna dönüşmüştür\" diyebiliyorsak, nedeni iyi bilinmelidir ki, böylesi davasal bir sorunun uluslararası aktörlerin gündemine girmiş olmasındandır. Bunun en büyük kanıtı da ABD\'nin Güney Kürdistan\'la kurmuş olduğu stratejik ilişkilerdir.

Diğer yandan da ABD ve Avrupa\'nın YPG ile geliştirdikleri müttefiklik düzeyin göstergesidir. Dolayısıyla, Kürtler açısından elde edilen uluslararası bu kazanımların kadir/kıymetinin bilinmesi gerekiyor diye düşünüyoruz. Ama ne gariptir ki, 2015 genel seçimlerle baş gösteren gelişmeler, Kürtlerin haklı davasının tüm getirisini \"seni başkan yaptırmayacağız\" gibi, TC\'nin iç hesaplaşmasına saplanarak çok basit ve gereksiz bir önceliğe dönüştürüldü. Gerçi Recep Tayyip Erdoğan\'ı başkan seçtirmeme çabası, evrensel değerlerle barışık birçok kesimin arzusuydu. Bahsi geçen arzulara sahip kesimlerin içinde Kürtlerin de bulunması garipsenecek bir tarafı yoktur. İşin bir başka realitesi ise, Kürt davasının öncüsü durumundaki önderlerin duruşunda, kendi arzu ve istemlerin aksine uluslararası yada bölgesel realitelere göre mevzilenmek zorunda olmalarıdır.

Dolayısıyla, AKP artı MHP kökenli birinin, ya da CHP artı Doğu Perinçek kökenli bir başkasının Türkiye devlet başkanı olup olmama meselesi. Kürtlerin ulusal mücadelenin öncelik sırasına konma ihtiyacı yoktur. Zira Kürtlerin önceliği kimin başkan olup olmamasından daha çok, devletin inkarcılığına karşı kendi ulusal demokratik hak taleplerini devlete dayatma önceliğidir.

Bölüşüm, paylaşım ve özellikle de vahşet senaryolarının havalarda uçuştuğu Ortadoğu\'da ve özelikle de barbarlığın yeni doğmuş canavarların, insanlığın başına bu kadar musallat olduğu bir ortamda Kürt halkının siyasal öncülerine de tarihi sorumlulukları dayattığı ortadadır.

Kürt siyasal hareketin önderleri durumundakilerin sorumlulukları vardır. Bahsi edilen sorumlulukların en belirgin ve öncelikli olan ise, ulusal demokratik hak talepleriyle ulusal çıkarların önceliğidir.

Dolayısıyla Kürt halkının ulusal demokratik talepleri, uluslararası arenada destek görmeye başladığı bir dönemde hiç bir Kürt önderin ya da Kürt partisinin kendi arzu ve istemleri doğrultusunda Kürt davasını olabilirlerle dizayn etme şansını vermiyor. Zira Ulusal ve uluslararası denklemler rayına oturmadan, halkı başkaldırmaya çağırma hakını da vermemelidir. Örneğin KCK Yürütme Konseyin Eşbaşkanı sayın Besê Hozat\'ın çağrısı tam anlamıyla hazırlıksız ve talihsiz bir açıklamanın ötesini göstermiyor.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Özgür Politika gazetesindeki çağrısında aynen şunları söylüyor:

“Öz yönetim ilanlarının ve uygulamalarının her yerde geliştirilmesi gerekiyor. Devletin her türlü yönelimi karşısında da çok güçlü bir biçimde toplumsal direniş ve öz savunmayla kendi sistemini halkımızın savunması gerekiyor. Öyle olmalı ki, polis tek bir kişiyi tutuklamaya dahi cesaret etmemelidir. Polisin mahallelere girişine izin verilmemelidir. Halkımız devletin hiçbir kurumuna ihtiyaç duymadan kendi sistemini inşa edip kendisini yönetmeli ve savunmalıdır…

Artık halkımız bu suç ve katliam aygıtı çete devlet tarafından asla yönetilemez. Halkımız bunu kabul edemez, zaten öz yönetim ilanlarıyla kabul etmediğini de ortaya koymuştur. Kürdistan’da yeni bir dönem başlıyor. Bu dönem sömürgeci devlet yönetiminden kurtulup kendi öz yönetimlerini kurma ve kendi kendini yönetme dönemidir” dedi. ” ( http://www.ozgur-gundem.com/haber/142212/kurdistanda-yeni-bir-donem-basliyor )

Bu çağrı ve açıklamanın özünde, topyekûn başkaldırı çağrısı vardır. Peki, konjonkturel gelişmeler böylesine büyük bir başkaldırıya kaçta kaç müsaittir? Ya da gerçekten de PKK\'nin bu kadar ağır bir sorumluluğu üstlenecek gücü var mı? Sözün kısası, kimin neyi nasıl görmek istediğini bir tarafa bırakırsak, çok iyi göreceğiz ki, Ortadoğu gibi bir karmaşanın içinde uluslararası denklemlerin çok daha belirleyici olduğunu görürüz. Dolayısıyla, ciddi bir davaya dönüşen Kürt davasının arkasına uluslararası kamuoyunun desteğini almadan, olabilecek tüm gelişmeler sadece ve sadece \"arzuliyor ve istiyorum\" ile kalır. Velhasılıkelam, Sayın Cemil Bayık’ın \"ABD\'nin garantörlüğüyle Türkiye ile bir müzakere sürecine hazırız\" açıklamalarını daha gerçekçi buluyoruz ve arkasındayız. Ve de YPG\'nin uluslararası güçlerle kurduğu ilişkilerinin de yanındayız.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 8601 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:19:04:53
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x