Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) son verilerine göre, Afrika ülkelerinin tümünde 7 bin 987 koronavirüs vakası kaydedildi. Bu rakam, Avrupa, Amerika ve Asya düşünüldüğünde yalnızca bir ülkede tespit edilen vakalara göre oldukça az.
Bazı uzmanlar, diğer dünya ülkeleri ile sıcak iklime sahip Afrika ülkelerinin vaka sayıları arasındaki bu açık farkın iklimden kaynaklandığı görüşünü desteklerken Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yazın salgının biteceğini iddia eden bu görüşe katılmıyor. Ancak açık bir şekilde ret de etmiyor.
WHO Doğu Akdeniz Bölge Müdürü Dr. Ahmed el-Manzuri, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Henüz birkaç ay önce ortaya çıkan yeni tip bir virüsten bahsediyoruz. Bu nedenle hava sıcaklığındaki artışının virüsün seyrini değiştirip değiştirmeyeceğini öngörmek zor. Bununla birlikte, elde edilen veriler, virüsün soğuk ve kuru iklimlerde olduğu gibi sıcak ve nemli iklimlerde de yaşayabildiğini, dolayısıyla hem soğuk iklimli hem de sıcak iklimli ülkelerde yayıldığını göstermiştir.”
Ancak Afrika kıtasındaki vaka istatistikleri, sıcaklık ile vaka sayısı arasındaki ters orantıyı gösterir nitelikte. Örneğin sıcaklıkların 20, 19 ve 23'lerde olduğu Cezayir (1251 vaka), Güney Afrika (1585), ve Mısır'daki (1070) toplam vakalar birbirine yakın seyrediyor. Diğer yandan 36, 32 ve 31 gibi yüksek derecelerde sıcaklıkların görüldüğü Güney Sudan (hiç vaka kaydedilmedi), Sierra Leone (4) ve Malavi'de (4) ise tek tük vakalar görülüyor ya da hiç vaka görülmüyor.
Mısır'daki Zevail Bilim ve Teknoloji Kompleksi Mikrobiyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Muhammed Mithat ise, söz konusu farkın vakaları tespit etme yeteneği ile bağlantılı olabileceğine değiniyor. Şarku'l Avsat'a konuşan Mithat, aynı zamanda şu açıklamalarda bulunuyor:
“WHO, sıcaklık ile salgın arasında bir ilişki olduğu görüşünü desteklemiyor. Ancak belki de burada kastedilen, hava sıcaklığı değil de insan vücudunun sıcaklığı olabilir. Zirâ bu sıcaklık yaz ayları ile kış aylarında farklılık göstermiyor. Ancak sıcaklık derecesi, virüsün yaşadığı ortamı etkileyerek yüzeylere yayılması azaltır. Böylece salgın da az görülür. Zirâ virüs, UV ışınlarına dayanamayan yağlı bir zardan oluşur. Dolayısıyla sıcaklık, virüsün çevrede bulunma olasılığını etkiler.”
Zevail Bilim ve Teknoloji Kompleksi Biyomedikal Bilimler Bölümü'nden Prof. Dr. Tamer Salim de geçmiş deneyimlere bakıldığında böyle bir görüşün kabul edilebileceğini söylüyor. Ancak Salim, koronavirüsün yeni tip bir virüs olduğunu, bu yüzden bugün doğru kabul edilen bir bilginin ertesi gün çürütülebileceğini de vurguluyor.
"Afrika Bağışıklık Kazandı"
Şarku'l Avsat'a konuşan Dr. Salim, Afrika'nın tarih boyunca birçok salgına şahit olması dolayısıyla Afrikalıların bağışıklık kazanmış olma ihtimaline de değiniyor. Bu hususun tüberküloz (verem) aşısının (BCG) yeni tip virüsün önlenmesinde etkili olduğunu gösteren çalışmalarla bağlantılı olduğunu da ifade ediyor.
BCG, Afrika kıtasındaki çocuklara yaygın bir şekilde yapılıyor. New York Tıp Fakültesi'ndeki araştırmacıların yayınladığı çalışma, bu aşının koronavirüsün bazı ülkelerdeki düşük vaka sayılarıyla bağlantılı olabileceğini ortaya koymuştu. Araştırmacılar; İtalya, Hollanda, ABD gibi BCG aşı politikasının uygulanmadığı ülkelerin salgından ciddi şekilde etkilendiğine de dikkat çekmişti.
"Çin'e Gidiş-Geliş Az"
Dr. Salim, Afrika'daki düşük vaka sayılarının kıta ülkelerinin istatistik sistemlerindeki zayıflıktan ve yüksek maliyetli teşhis testlerinin bu ülkelerde nadiren yapılmasından kaynaklanabileceğine de değiniyor. Aynı zamanda diğer ülkelere karşılık Afrika ülkeleri ile Çin arasındaki seyahat oranındaki düşüklüğün de bir etken olabileceğini sözlerine ekliyor.
Akademik tıp dergisi The Lancet tarafından yapılan çalışma, Dr. Salim'in ifade ettiği son olasılığı doğrular nitelikte. Zirâ bu çalışma, Afrika'daki diğer ülkelere göre yüksek sayıda vaka kaydedilen Mısır, Cezayir ve Güney Afrika vatandaşlarının Çin'e ve özellikle de virüsün çıktığı nokta olan Vuhan'a sıklıkla seyahat ettikleri hususuna değinmişti.