Rusya-Azerbaycan gerilimi: Seferov ailesi kim, neyle suçlanıyorlar, bütün bunlar neden yaşandı?

Rusya ile Azerbaycan arasında tırmanan gerilim, Seferov ailesine yönelik baskınla yeni bir boyut kazandı. Karşılıklı gözaltılar, derinleşen siyasi mesajlar ve bölgesel denge arayışları, iki ülke ilişkilerini kırılma noktasına taşıyor

07.07.2025, Pts - 11:26

Rusya-Azerbaycan gerilimi: Seferov ailesi kim, neyle suçlanıyorlar, bütün bunlar neden yaşandı?
Haberi Paylaş

Rusya ile Azerbaycan arasında son aylarda artan gerilim, Rusya'da Yekaterinburg baskınlarında 2 kişinin ölmesiyle had safhaya ulaştı.

Rusya, ölen Seferov kardeşlerin kalp yetmezliğinden öldüğünü savunurken, Azerbaycan'da bunun bir cinayet olduğu ve gözaltında işkence suçu işlendiği görüşü hakim.

Ne olmuştu?

Rusya'da güvenlik güçleri, 27 Haziran günü Yekaterinburg kentinde büyük bir operasyon düzenledi.

Operasyonun hedefi, Azerbaycan asıllı Seferov ailesiydi. Eş zamanlı olarak 10'dan fazla adrese yapılan baskınlarda, Ziyeddin ve Hüseyn Seferov kardeşler hayatını kaybetti, 3 kişi ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı, 9 kişi gözaltına alındı.

Buna karşılık olarak da, Azerbaycan'da Rusya'ya ait bütün etkinlikler yasaklanmış, Sputnik Azerbaycan yöneticileri İgor Kartavıh ve Yevgeni Belousov, Azerbaycan Ceza Kanunu'nun "örgütlü dolandırıcılık", "yüksek miktarda gelir elde etmek suretiyle yasadışı girişimcilik", "örgütlü yasadışı girişimcilik" ve "suçtan elde edilen gelirin örgütlü şekilde yasallaştırılması" maddeleriyle yargılanmak üzere gözaltına alındı.

4 ay hapiste tutulacak bu isimlerin aynı zamanda Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) mensubu olduğu öne sürülüyor.

Azerbaycan ayrıca, Sputnik yöneticileri dışında, İran'dan uyuşturucu kaçırdıkları ve internet dolandırıcılığı yaptıkları iddiasıyla bir grup Rus vatandaşını daha gözaltına aldı.

Bütün bu gözaltılara ait görüntüler, Azerbaycan medyasına servis edildi, gözaltına alınanların darp edilmiş görüntüleri resmi ajanslarca yayımlandı.

Rusya ise, operasyonlarına devam ederek, Azerbaycan diasporasının lideri Şahin Şılinski ve Rusya'daki Azerbaycan mafyasının önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilen Vagıf Süleymanov gibi önemli isimleri gözaltına almaya devam etti.

Karşılıklı gözaltılarla devam eden süreç, karşılıklı olarak verilen sözlü notalarla diplomatik alanda da devam etti.

Rus tarafı, Yekaterinburg'daki operasyonlarının "geçmişte işlenen bazı suçlarla ilgili şüpheli olarak görülen Azerbaycan vatandaşları ve Azerbaycan kökenli kişilere" yönelik olduğunu söylerken, Azerbaycan medyası, bu operasyonları doğrudan "Azerbaycanlılara yönelik bir saldırı" olarak lanse ediyor.

Olayların kilit noktasında ise, Seferov ailesi bulunuyor.

Seferov ailesi kimdir?

Rus güçlerinin operasyonlarında öldüğü belirtilen Ziyaddin ve Hüseyin Seferov'un, Yekaterinburg'daki "Hazar" adlı cafe/restoranın ortak sahipleri olduğu belirtiliyor.

Restoranın bir diğer ortağı, akrabaları Akif Seferov, işletme müdürü ise Mazahir Seferov.

Bu restoran ve aynı yerde bulunan Baku Plaza AVM, Yekaterinburg'daki Azerbaycan lobisinin merkezi konumunda.

Bu günlerde kapalı olan restoran daha önce de sıkça haberlere konu olmuştu.

Örneğin, son operasyonlardan yaklaşık 1 ay önce bir operasyon daha düzenlenmiş, "mafya liderlerinden" biri olduğu iddia edilen Marsel Hasanov, "Yekaterinburg'da bir suç hiyerarşisinde yüksek bir pozisyon işgal ettiği" suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

Rus medyasına yansıyan haberlere göre, restoran çevresinde çok sayıda mafya hesaplaşması ve silahlı çatışma yaşandı.

Aynı şekilde bu mekanın kimi zaman kaçak yapı, kimi zaman hijyen kuralları gerekçesiyle sıkça kapatılıp açıldığı da medyaya yansıyan haberler arasında.

Seferov ailesi ve Azerbaycan diasporasının (Ruslara göre suç örgütü) merkezi de işte bu AVM ve restoran. Rus güçlerinin operasyonlarının merkezi de doğal olarak burası.

Seferov ailesi, 2001-2011 yılları arasında işlenen cinayetler ve suikast girişimleri de dahil olmak üzere birçok suçla ilişkilendiriliyor.

Bugüne kadar ailenin çok sayıda üyesi çeşitli kereler tutuklandı. Soruşturmayı yürüten yetkililere göre, bu olayların arkasında "iş dünyasındaki nüfuz paylaşım savaşları" yatıyor.

Bu arada, son baskında ölen kardeşlerle birlikte, bir diğer "Seferov kardeş" de tutuklananlar arasında.

Rus tarafı ne diyor?

Rus yetkilileri, Seferov kardeşlere yönelik operasyonunu "etnik suç örgütüne yönelik" operasyonlar olarak tanımlıyor.

27 Haziran baskınları da bu kapsamda, 10 farklı adrese eş zamanlı olarak düzenlendi, yaklaşık 50 kişi gözaltına alındı. Ziyaddin ve Hüseyin kardeşler de, bu baskınlarda hayatını kaybetti.

Ayrıca, baskınlarda gözaltına alınan isimlerden, yoğun bakıma alınan bir diğer kişi de Seferov ailesinden; Kemal Seferov.

 Rusya Soruşturma Komitesi'ne göre, kardeşlerden birinin ölüm nedeni "akut kalp yetmezliği" olarak belirlenirken, diğerinin kesim ölüm nedeni belirlenemedi.

Cenazeler Azerbaycan'a gönderildikten sonra yapılan ikinci otopside ise, kardeşlerin vücutlarında çok sayıda morluk, ezik ve kırık bulundu.

"Neyi gizlemek için yapıldığını bilmiyoruz"

Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanlığı ve Patolojik Anatomi Birimi Genel Müdürü Adalat Hasanov, otopsiyle ilgili yaptığı açıklamada, ölenlerin bazı vücut parçalarının yerinde olmadığına dikkat çekerek, "Neyi gizlemek için yapıldığını bilmiyoruz" açıklamasında bulundu.

Seferov'lar neyle suçlanıyor?

Rus yetkililerin soruşturmalarına göre, Seferov ailesi ve çevresi 1990'lı yılların sonundan itibaren organize suç faaliyetlerinde bulunuyordu.

İş alanları arasında uyuşturucu ticareti, fuhuş, yasa dışı kumarhaneler ve kaçak alkol satışı olduğu iddia ediliyor.Seferov'lar ayrıca, çeşitli cinayetler ve suikast girişimleriyle de suçlanıyor.

Örneğin, 2001 yılında bu ailenin, kendisi de Azerbaycan kökenli bir Rus vatandaşı olan Yunis Paşayev'in bıçaklanarak öldürülmesi olayına karıştığı iddia ediliyor. Bu cinayetten, yine aynı "Hazar" Cafe'de gözaltına alınan Mazahir Seferov sorumlu tutuluyor.

Aynı aile, 2011 yılında Fehruz Şirinov'a yönelik suikast girişiminde bulunmakla da suçlanıyor. Suikast girişiminin faili başka bir Azerbaycanlı olan Elman Süleymanov'du. Silahı tutukluk yapan Sülemanov, yakalandıktan sonra hapse atılsa da azmettiricilerini açıklamadı. Bu suikast girişimiyle ilgili olarak da, Seferov ailesinden Akif Seferov suçlanıyor.

Seferov'lara yöneltilen bir diğer suçlama ise, daha önce hedef alınan Paşayev ve Şirinov'un yakın arkadaşı olduğu iddia edilen, bölgedeki bir sebze halinin sahibi olan iş insanı İkram Hacıyev.

Yine 2011'de, Hacıyev telefonda konuşurken arkasından yaklaşan katil, silahı başına dayayıp ateş etti. Kurşun kafatasını delip gözünden çıktı, ama Hacıyev ölmedi, hatta saldırgana karşılık verdi.

Yaralı Hacıyev, silahı elinden alıp kaçan saldırganın gözlüğünü ve şapkasını çıkardı. Ancak 4 gün sonra hastanede hayatını kaybetti.

Cinayetin 50 bin dolar karşılığında, Tümen'den gelen bir tetikçi tarafından işlendiği iddia edildi. Hacıyev'in ailesi daha sonra, "gelen tehditler" nedeniyle Azerbaycan'a göç etti.

Seferov ailesi ayrıca, 2021 sonbaharında sahte alkol satışı nedeniyle 44 kişinin ölümüne yol açan toplu zehirlenmelere de karışmakla suçlanıyor.

Bu olayla ilgili de 7 kişi 3 ila 10 yıl arasında hapis cezası aldı.

Olay siyasi mi?

Seferov'lara yönelik baskınlar, ölümler ve karşılıklı misillemeler sürecinde, Rus tarafı ısrarla olayın "hukuki" bir olay olduğunu vurguluyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, "Tutuklananlar Rus vatandaşıdır. Azerbaycan'a gerekli bilgiler verildi. Süreç siyasallaştırılmamalı" derken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da "Bu olayların hukuk kapsamında kalması gerekir. Politik krize dönüşmesi doğru değil" ifadelerini kullanmıştı.

Ancak, bütün bu sürecin en dikkat çekici yanı, iki tarafın da "eski" dosyaları açması oldu.

Rus tarafı, Seferov'lara yönelik eski ve devam eden soruşturmalarla ilerlerken, Bakü yönetiminin gözaltına aldığı Rusların karıştıkları iddia edilen suçlar da yeni değil.

Özellikle Azerbaycan'ın, elindeki dosyaları yeri geldiğinde kullanmak üzere hazırda beklettiği görülüyor.

Karşılıklı misillemeler ve açıklamaların yapıldığı günlerde, Azerbaycan medyasına sızdırılan bir ses kaydı da bu durumu destekler nitelikte.

Düşen Grozni uçağı yeniden gündemde

Azerbaycanlı haber kuruluşu Minval, 25 Aralık 2024'te Aktau yakınlarında düşen Bakü-Grozni seferini yapan uçağın vurulma anını gösterdiği iddia edilen bir video yayımladı.

Belgelerde, uçağın Rusya Savunma Bakanlığı'nın emriyle vurulduğunu anlatan bir hava savunma subayının açıklaması, ayrıca video, ses kayıtları ve askeri teçhizatın durumu hakkında ayrıntılar yer alıyor.

Azerbaycan tarafının bu konuyu gündeme getirmesi anlamlı.

Zira iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasında en öne çıkan dönüm noktalarından biri bu uçağın düşmesiydi.

25 Aralık 2024'te gerçekleşen olayda, Rusya'nın Grozni kentine iniş için alçalan uçağın dışında bir patlama gerçekleştiği iddia edilmiş, Kazakistan'ın Aktau kentine yönlendirilen uçak iniş sırasında düşmüş ve 67 yolcu ve mürettebattan 38'i hayatını kaybetmişti.

Azerbaycan yetkilileri, uçağın Rusya tarafından ateşlenen füze tarafından vurulduğunu iddia etmişti.

Azerbaycan, bu olaydan ötürü doğrudan Rusya'yı suçladı ve Moskova'ya karşı "yaptırımlarını" o tarihten itibaren başlattı.

Azerbaycan'da "Rus ajanları" tartışması

Düşen uçağa dair tartışmaların henüz sıcaklığını kaybetmediği günlerde, Şubat 2025'te Azerbaycan medyası "ülkede Moskova'nın çıkarlarına hizmet eden bir şebekenin tespit edildiğini" ve "Rossotrudniçestvo'nun (Rus evi) Bakü'deki faaliyetlerinin askıya alındığını" yazdı.

Hükümet yanlısı diğer basın kuruluşları tarafından hızlı bir şekilde dolaşıma sokulan haberlerde, söz konusu ekibin Rus istihbaratından talimat aldıkları, ajan ağı aracılığıyla Azerbaycan'daki sosyo-politik süreçleri etkilemeye çalıştıkları iddia edildi.

Bu grupta eski Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov, Haydar Aliyev'in yetiştirdiği en yakın kadrolardan, "gri kardinal" olarak bilinen Ramiz Mehdiyev, eski Ulusal Güvenlik Başkanı Eldar Mahmudov, eski Kültür Bakanı Abulfas Garayev ve eski Gençlik ve Spor Bakanı Azad Rahimov gibi üst düzey isimlerin yer alması dikkat çekiyordu.

(Gri Kardinal, perde arkasında büyük bir güce ve etkiye sahip olan, ancak kamuoyu önünde çok görünmeyen kişiler için kullanılan bir terim.)

Eski Dışişleri Bakanı Memmedyarov ise, iddialara "Kiminsə qarnı ağrıyır. Yazan adamın ağlı yoxdur" ifadeleriyle tepki göstermişti.

Söz konusu şebekeye dair daha sonra herhangi bir yasal adım atılmadı. Rus evi ise kapatıldığıyla kaldı.

Aynı şekilde, son günlerde yetkilileri gözaltına alınan Sputnik Azerbaycan, aslında Şubat ayından beri "kısıtlanmış" durumda.

Bakü, basın kuruluşlarına yalnızca bir temsilci bulundurma hakkı tanımıştı.

Bütün bunlar ne anlama geliyor?

Azerbaycan ile Rusya arasındaki ilişkiler, tarihsel bağların ve bölgesel jeopolitik dengelerin şekillendirdiği, zaman zaman gerilimli ama tam anlamıyla kopması oldukça zor bir karaktere sahip.

Taraflar, bugüne kadar yaşanan bütün krizleri birbirlerinden tamamen vazgeçmeden, çoğu zaman sessiz bir uzlaşma halinde pozisyonlarını yeniden inşa ederek aşmayı başardı.

Ancak Azerbaycan, eski Sovyet coğrafyasındaki diğer ülkelerle kıyaslandığında 2 temel başlıkla öne çıkıyor:

1. Karabağ sorunu ve bu kriz bağlamında Rusya'nın rolü

2. İsrail ile kurduğu stratejik ortaklık.

Sovyet sonrası birçok ülkede olduğu gibi Azerbaycan'da da toplumsal ve siyasal düzlemde Batı'ya yönelim dikkat çekiyor.

Özellikle milliyetçi ve liberal çevreler, Gürcistan ya da Ukrayna'daki benzer gruplarla örtüşecek şekilde, Sovyet/Rus mirasından sıyrılmak ve Batı ile daha yakın ilişkiler geliştirmek istiyor.

Bu eğilim, ülkedeki Batı yanlısı siyasi oluşumların meşruiyetini artırırken, zamanla Rusya karşıtı bir söylemin de zeminini güçlendirdi.

Azerbaycan örneğinde, Türkiye'yle kurulan ilişkilerle gelen "Türk milliyetçiliği" de bu pozisyonu güçlendiren unsurlardan.

Bununla birlikte, 1990'lardan bu yana süregelen Karabağ meselesi, Azerbaycan için hem iç hem dış politikada belirleyici bir başlık olmaya devam etti.

Bu süreçte, Rusya'nın askeri ve diplomatik varlığı bölgede sürekli hissedilirken, Bakü yönetimi Moskova'ya açıkça karşı çıkmamayı tercih etti.

Ancak bu tutum, toplumun milliyetçi ve muhafazakar kesimlerinde her zaman bir rahatsızlık kaynağı oldu.

Ancak Bakü, bu konudaki rahatsızlıklarını diplomatik alanda doğrudan dile getirmek yerine, mesajlarını medya üzerinden ya da dolaylı aktörler aracılığıyla iletmeyi seçti.

Böylece hem Rusya'yla resmi düzlemde sorun yaşamaktan kaçındı hem de iç kamuoyuna bir tür "direniş mesajı" vermiş oldu.

Bu tür çift yönlü söylem, Türkiye'nin de dış politikada izlediği bazı taktikleri anımsatıyor.

Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, Azerbaycan'ın bu denge politikasında yeni bir evreye girdiğine işaret ediyor.

Özellikle İsrail ile derinleşen ilişkiler ve Bakü'nün dış politika hamleleri, Rusya'nın bölgedeki etkisine doğrudan bir alternatif yaratma çabasını da içinde barındırıyor.

İsrail'in Azerbaycan'a yönelik artan ilgisi, sadece diplomatik düzlemde değil, enerji güvenliği, savunma sanayi ve istihbarat alanlarında da kendini hissettiriyor.

Bu ilgi, elbette ki Azerbaycan'ın Rusya ve İran sınırındaki stratejik konumunun ve zengin enerji kaynaklarının bir sonucu.

Azerbaycan hala Rus şirketlerine enerji ve altyapı projelerinde rol verirken, aynı anda Güney Gaz Koridoru, Bakü-Tiflis-Ceyhan ve TAP (Trans-Adriyatik) gibi projelerle Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltmak için aktif adımlar atıyor.

Bu durum, Azerbaycan'ın Rusya ile iş birliği yaparken aynı zamanda kendini bağımsızlaştırmaya çalıştığının bir göstergesi.

Tüm bu gelişmelerin gölgesinde, Azerbaycan'ın Ukrayna savaşı sürecinde izlediği tutum ise dikkat çekici bir kırılmaya işaret ediyor.

Özellikle Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik açık destek mesajları, insani yardımlar ve Kiev yönetimiyle sürdürülen diplomatik temaslar, Azerbaycan'ın Moskova ile olan tarihsel bağlarına ters düşen bir rotaya sahip.

Yekaterinburg baskınlarının yarattığı gerilimde, Azerbaycan lideri İlham Aliyev'i arayan ilk liderin Ukrayna lideri Volodimir Zelenski olması da bu açıdan anlamlı.

Bu tablo, sadece ikili ilişkiler düzeyinde değil, Güney Kafkasya'nın jeopolitik yapısında da bir kırılmayı beraberinde getiriyor.

Azerbaycan'ın bu yönelimi, bölgede Rus etkisini azaltmaya yönelik daha geniş çaplı bir dönüşümün parçası olarak okunabilir.

Gürcistan'ın Gürcü Rüyası iktidarıyla sekteye uğradığı kabul edilse de, uzun süredir sürdürdüğü Batı yanlısı çizgi, Ermenistan'daki iç siyasi dönüşümler ve Azerbaycan'ın çok yönlü diplomasi çabaları birleştiğinde, yaşananların Rusya'nın Güney Kafkasya'daki konumuyla ilgili olduğunu görmek zor değil.

Erkin Öncan- Independent Türkçe

 

Kaynaklar:

https://rtvi.com/stories/kto-takie-bratya-safarovy-za-kotoryh-vstupilsya-azerbajdzhan/

https://www.e1.ru/text/criminal/2025/07/01/75656009/

https://secretmag.ru/criminal/kto-takie-bratya-safarovy-i-kak-ikh-gibel-sprovocirovala-konflikt-s-azerbaidzhanom.htm

https://rtvi.com/news/zaderzhannyj-v-ekaterinburge-azerbajdzhanecz-dal-pokazaniya-na-drugih-figurantov-dela/

https://rtvi.com/news/nazval-imena-pered-smertyu-chto-izvestno-o-dele-iz-za-kotorogo-nachalsya-skandal-s-baku/

https://amp.rbc.ru/rbcnews/rbcfreenews/6863998b9a7947028e99b5bb

https://www.e1.ru/text/gorod/2024/07/19/73849202/

https://www.e1.ru/text/criminal/2025/06/30/75655472/

https://harici.com.tr/azerbaycanda-rus-ajanlari-tartismasi-eski-bakanlar-neden-suclaniyor/

 

 

Bu haber toplam: 2091 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:04:31
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x