ABD ve AB, Münih'te 'Rus tehdidi' konusunda uzlaşamadı

ABD'nin yeni yönetiminin gümrük vergisi kararları AB ile bir ticaret savaşı yaşanacağı korkularını tetiklerken, Trump'ın Putin'i arayacağını açıklaması da Avrupa'nın Ukrayna savaşı müzakerelerinden dışlanabileceği endişelerini arttırdı.

15.02.2025, Cts - 06:10

ABD ve AB, Münih'te 'Rus tehdidi' konusunda uzlaşamadı
Haberi Paylaş

 

Ursula von der Leyen ve JD Vance Cuma günü Münih Güvenlik Konferansı'nda, gelecek tehditler konusunda epey farklı görüşler ortaya koydu. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen ortak ticaret ve güvenlik sorunlarının altını çizerken, ABD Başkan Yardımcısı Vance ise demokratik değerlerden geri adım atıldığı gerekçesiyle bloğu suçladı.

Açılış konuşmasında von der Leyen, hızla gelişen jeopolitik ortam ve küresel ilişkilere yönelik daha işlevsel bir yaklaşım karşısında Avrupa'nın değerlerini savunmak için adım atmaya hazır olduğunu belirtti.

Avrupa'nın, "sınırları yeniden çizmeye çalışan Rusya" ile "Çin ve ABD arasındaki iki kutuplu çatışma" konusunda "gözü açık" olması gerektiğini savunan komisyon başkanı, bloğun savunma ve rekabet gücünü artırmak için reform yaparak bu yeni gerçekliğe halihazırda uyum sağladığını savundu.

"Daha güçlü bir Avrupa'nın hepimiz için daha iyi olduğunu biliyoruz. Daha güçlü bir Avrupa, ortak tehditleri caydırmak için ABD ile birlikte çalışır. İşte bu nedenle ticaret savaşlarının ve cezalandırıcı gümrük vergilerinin hiçbir anlam ifade etmediğine inanıyoruz."

Washington bu hafta, Avrupa da dahil olmak üzere tüm alüminyum ve çelik ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getireceğini ve ABD'nin ortaklarına "ülke bazında" inceleme temelinde karşılıklı gümrük vergileri uygulayacağını duyurmuştu.

"Ekonomik güvenliğimizi ve çıkarlarımızı korumak için elimizdeki araçları kullanacağız," diyen von der Leyen ise, "Elbette herkes için işe yarayacak anlaşmalar bulmaya, birbirimizi daha müreffeh ve daha güvenli kılmak için birlikte çalışmaya hazırız," diye ekledi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Rus mevkidaşıyla uzun bir telefon görüşmesi yaptığını ve "ilgili ekiplerinin" barış görüşmelerine "derhal" başlayacağını duyurmasının ardından Ukrayna konusunda da benzer bir uzlaşmacı ton yakalamaya çalışan Von der Leyen, hem Ukrayna'nın hem de Avrupa'nın müzakerelerden dışlanacağı endişesine işaret etti.

Öte yandan von der Leyen, "sözlerin ötesine bakmanın her zaman öğretici olduğunu", "öfke ve tepkiden kaçınmak gerektiğini" ve "üzerinde anlaşılabilecek bazı açıklamalar olduğunu" da ekledi.

"Çünkü evet, hem AB hem de ABD akan kanın durmasını istiyor. Egemen ve müreffeh bir Ukrayna'ya kapı açacak adil ve kalıcı bir barış istiyoruz. Ve Ukrayna'ya sağlam güvenlik garantileri verilmeli."

Komisyon Başkanı, son yıllarda ABD tarafından defalarca talep edildiği üzere, Avrupa'nın üzerine düşeni yapacağını ve özellikle savunma harcamalarında "bir artış" yoluyla masaya daha fazlasını getireceğini dile getirdi. Ayrıca Avrupa'nın güvenliğini sağlamak için savunma yatırımlarında "kaçış maddesini" etkinleştirmeyi önereceğini belirtti.

Avrupa Birliği'nde "mali kaçış "(fiscal escape) terimi, genellikle AB’nin Mastricht Kriterleri ve İstikrar ve Büyüme Paktı (SGP - Stability and Growth Pact) çerçevesinde devletlerin belirli durumlarda bütçe kurallarından sapmasına izin veren istisnai durumları ifade ediyor.

AB bütçe disiplinini sağlamak için üye devletlere, bütçe açığını yüzde 3’ün altında ve kamu borcunu GSYH’nin yüzde 60’ının altında tutma zorunluluğu getiriyor. Ancak, istisnai ekonomik koşullar altında bu kurallardan sapmaya izin veren bir kaçış maddesi mevcut.

"Avrupa'nın şu anda yapabileceği çok şey var" diyerek sözlerini tamamlayan von der Leyen, Avrupa'nın "değerlerinin değişmediğini, evrensel olduğunu" vurguladı.

Ancak JD Vance, von der Leyen'in kürsüden ayrılmasından dakikalar sonra kendi açılış konuşması sırasında Avrupa'nın değerlerinden geri adım attığını öne sürdü.

"Avrupa'ya dair en çok endişe duyduğum tehdit Rusya değil, Çin değil, başka herhangi bir dış aktör değil. Endişelendiğim şey içeriden gelen bir tehdit: Avrupa'nın en temel değerlerinden, Amerika Birleşik Devletleri ile paylaştığı değerlerden uzaklaşması."

Vance, Avrupa'nın demokrasi konusunda geriye gittiğinin kanıtı olarak Romanya Anayasa Mahkemesi'nin dış müdahale endişesiyle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını iptal etmesini, İsveç'te bir adamın Kur'an yaktığı için nefret suçundan mahkum edilmesini, İngiltere'de bir kişinin dua etmek için bir kürtaj kliniğinin güvenli bölgesini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkum edilmesini ve toplumsal huzursuzluk zamanlarında hükümetlerin sosyal medyayı kapatmasına olanak tanıyabilecek AB yasasını gösterdi.

Joe Biden yönetimini de ifade özgürlüğünü sansürlemekle suçlayan Vance, "Avrupa genelinde ifade özgürlüğü korkarım ki geri çekiliyor," ifadelerini kullandı.

"Alternatif bir bakış açısına sahip birinin farklı bir görüş ifade etmesi ya da Tanrı korusun farklı bir şekilde oy kullanması ya da daha da kötüsü bir seçimi kazanması fikrinden hoşlanmıyorlar."

Vance ayrıca, Avrupalı siyasetçileri "kendi halkına rehberlik eden seslerden, fikirlerden ve vicdandan korkmakla" suçladı.

"Hep birlikte karşı karşıya olduğumuza inandığım kriz, kendi yarattığımız bir krizdir. Eğer kendi seçmenlerinizden korkuyorsanız, Amerika'nın sizin için yapabileceği hiçbir şey yoktur."

Bu arada Vance'in konuşması sırasında Ukrayna'dan sadece iki kez bahsedildi. Başkan yardımcısı, Trump'ın duyurduğu barış görüşmelerine ise değinmedi.

 

Bu haber toplam: 1990 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:13:04
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x