PKK tarafından düzenlendiği belirtilen eyleme sert tepki veren Ankara, Bülent Keneş’in iadesinin reddedilmesi ardından gelen bu olayın İsveç hükümetinin "terörle mücadele" konusunda henüz yeterli adımları atmadığını gösterdiği kanaatinde.
Ankara’da yapılan değerlendirmeler, seçim sürecindeki hükümetin bu koşullarda İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına onay vermesinin zorlaştığına işaret ediyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından tarafsızlık politikalarını bırakıp NATO’ya girme başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka tam üye olarak katılımına 30 ülkeden sadece Türkiye ve Macaristan henüz meclis onayını vermedi.
NATO ve AB içerisinde farklı tutumuyla dikkat çeken Başbakan Viktor Orban liderliğindeki Macaristan’ın teknik nedenlerle ertelediği onay sürecini Şubat ayında tamamlaması öngörülüyor.
İsveç ve Finlandiya’nın "terörle mücadele" konusunda gerekli işbirliği düzeyine henüz gelmediğini kaydeden Türkiye’nin ise onay sürecini ne zaman tamamlayacağı bilinmiyor.
Ancak Stockholm’de 11 Ocak’ta gerçekleşen ve Erdoğan’ı hedef alan eylem, söz konusu onay sürecinin birkaç ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden önce olması olasılığını azaltmış görünüyor.
Bu eylemin, İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılım için Türkiye ile mutabakat muhtırası imzaladığı Haziran 2022’den bu yana PKK sempatizanlarının gerçekleştirdiği en büyük ve ses getiren gösterilerinden biri olduğu değerlendiriliyor. Gösteride Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maketinin ayaklarından asılmış bir şekilde kullanılmasına Ankara sert tepki gösterdi.
Ankara’nın Stockholm’den iki talebi
Türkiye ilk tepkisini Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan İsveç’in Ankara Büyükelçisi Staffan Herrström’e verdi. Dışişleri kaynaklarının verdiği bilgiye göre, görüşme sırasında bu eylemin şiddetle kınandığı Büyükelçi Herrström’e iletildi ve aynı zamanda iki talepte bulunulduğu belirtildi.
Ankara, bu eylemin İsveç’in üçlü mutabakat metninde yer alan taahhütlerin açık bir ihlali olduğunu, dolayısıyla tekrarına izin verilmemesi talebinin yanı sıra eylemi gerçekleştiren faillere karşı gerekli işlemlerin yapılması beklentisini de Stockholm’e iletti. Yani Ankara açısından bu eylemde yer alan kişilere karşı atılacak adımlar da İsveç’in ittifaka katılım sürecinde mutabakat metninde yer alan unsurları ne kadar karşıladığına ilişkin bir gösterge olacak.
Bundan sonra ne olacak?
İsveç ve Finlandiya ile birlikte Batı ülkelerinin temel amacı bu iki İskandinav ülkesinin bir an önce ittifaka katılmaları ve Rusya’ya giderek artan bir sesle birlik mesajı vermek. Bunun için Türkiye’den onay sürecini tamamlamasını isteyen bu ülkeler, TBMM’nin seçimler için kapanmasından önce gerekli işlemi tamamlamasını istiyorlar.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve diğer yetkililer, İsveç ve Finlandiya’nın protokolde unsurları yerine getirdiklerinden emin oldukları mesajını her fırsatta vermeye dikkat ediyorlar. Ankara ile işbirliğini daha da artırmak isteyen İsveç de, Savunma Bakanı Pal Jonson’u ileriki günlerde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile görüşmek üzere Ankara’ya göndermeyi planlıyordu. Yine benzer şekilde İsveç ve Finlandiya meclis başkanlarının da Türkiye’ye gitmeleri öngörülüyordu. Ancak TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İsveç Parlamento Başkanı Andreas Norlenin 17 Ocak’ta yapacağı ziyareti iptal ettiğini bildirdi.
İsveç Savunma Bakanı’nın aslında Aralık ayı sonunda Ankara’ya gelmesi bekleniyordu. Ama o ziyaret İsveç mahkemelerinin Bülent Keneş’in iadesini reddetmesi üzerine Ocak ayına sarkmıştı.
İsveç’te yeni işbaşına gelen Kristersson hükümetinin olumlu bir havayla ilerleme gösterdiğini kaydeden Ankara açısından Keneş’in iadesinin reddedilmesi “olumlu havanın zehirlenmesi” olarak değerlendirilmişti. İki ülke arasında yaşanan son olayın krizi derinleştirdiği Ankara’daki yetkililerce dile getirildi.
Ankara’nın kararı ama zarar verir
Bu son gelişme öncesinde Ankara’daki diplomatik kaynaklarca yapılan değerlendirmelerde, İsveç ve Finlandiya’yla ilgili onay işleminin kısa sürede tamamlanması için Türkiye ile yakın temas içinde kalınması, ancak kamuoyu önünde hükümeti zor duruma sokacak bir baskının yapılmaması yöntemi öne çıkıyordu.
Hükümetin onay sürecini seçim sonrasına bırakmasının İsveç ve Finlandiya’nın 11-12 Temmuz’da Litvanya’da düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi’ne tam üye olarak katılmalarını engelleyebileceği kaygısı da dile getiriliyordu. Bu durumun Ankara’nın Batı ile ilişkilerine zarar verebileceği de belirtiliyordu.
ABD: İsveç mümkün olan en erken tarihte katılmalı
Bu nedenle seçim sürecindeki Türkiye hükümeti ile kamuoyu önünde tartışmaya girmek ve gerilimi yükseltmek istemeyen Batılı ülkeler, telkin ve çağrılarını ikili görüşmelerde ve tonu yükseltmeden yapmaya dikkat ediyorlar. Kaynaklara göre bu konuda en önemli görüşmelerden biri 18 Ocak’ta Washington’da Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma toplantısı olacak.
Bu toplantıda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in ele alacakları önemli konu başlıkları arasında iki İskandinav ülkesinin ittifaka katılımı konusu da yer alacak.
ABD’den bu konuda en son açıklama 9 Ocak günü Dışişleri Bakanlığı sözcülüğünden yapıldı. ABD-İsveç Savunma İşbirliği Anlaşması müzakerelerinin başlaması vesilesiyle yapılan yazılı açıklamada, İsveç’in NATO’nun değerli bir ortağı olduğu kaydedildi ve “ABD, İsveç’in NATO ittifakına katılmasını tamamen desteklemektedir ve mümkün olan erken tarihte katılımını dört gözle beklemektedir” ifadesine yer verildi.
Stockholm’de son yapılan eylemin Washington’un çağrılarını nasıl etkileyeceği gelecek hafta yapılacak görüşmelerde ortaya çıkacak.