Irak’ta, bazılarının UNESCO’nun Dünya Mirası olarak belirlediği 4 bin 500 alandan çoğunun IŞİD’in elinde olduğu ve örgütün buradaki eserleri yağmaladığı söyleniyor. Irak istihbaratına göre, IŞİD, bazılarının bin senelik olduğu söylenen eserlerin satışından 36 milyon dolar kazandı
Son yüzyılın en tanınan tarihi eser kaçakçılarından Michel van Rijn, Alman Das Erste kanalına yaptığı açıklamada çok sayıda antik eser koleksiyoncusunun farkında olmadan IŞİD gibi terör örgütlerini desteklediği uyarısında bulunuyor.
Irak ve Suriye’deki tarihi eser kaçakçılığı kontroldan çıkmış durumda. Irak’ta, bazılarının UNESCO’nun Dünya Mirası olarak belirlediği 4 bin 500 alandan çoğunun IŞİD’in kontrolu altında olduğunu ve militanların buradaki eserleri yağmaladıkları söyleniyor. Irak istihbaratı sadece IŞİD’in, bazılarının bin senelik olduğu söylenen bu eserlerin satışından 36 milyon dolar kazandığını bildiriyor.
Ne kadar gelir elde ettikleri açıklığa kavuşmasa da, örgütün tarihi eserleri silah ve askeri mühimmat alımı için düzenli olarak sattıkları bir gerçek.
Suriye’nin antik başkenti olan Palmira’da Beşar Esat rejimi için savaşan askerleri gösteren video, askerlerin tarihi değeri yüksek olan mezar kabartmalarını nasıl söküp topladıklarını ve kamyonlarının arkasına yüklediklerini gösteriyor. Askerler söktükleri heykelleri de kameraya çekiyor. Palmira kültür hazinesinden çalınan diğer tarihi eserlerse Sunday Times muhabiri tarafından ortaya çıkarıldı. Heykeller, oyma sütunlar ve cam kaplar Beyrut’ta fahiş fiyatlarda satışa sunuldu. Roma küpleri de da mezarlardan çıkarılıp toptan fiyatına satıldı.
Suriye ve Irak’taki çatışmalara katılan tüm gruplar tarihi eserleri yağmalıyor. Palmira’nın yanısıra, Halep başta olmak üzere Suriye’deki yüzlerce diğer antik kent, tüm gruplar tarafından birbiri ardına yağmalanıyor.
Kaçakçı Ebu Halit, Time gazetesine, Esat rejiminin kendileri için savaşan milislerin parasını ödeyebilmek için tarihi eser sattığını söyledi. Özgür Suriye Ordusu komutanları Washington Post gazetesine, tarihi eser yağmacılığının bütün gruplar için çok önemli bir kaynak olduğunu bildiriyor. Başka bir kaçakçı ise Le Temps gazetesine verdiği demeçte, IŞİD örgütünün ellerine geçirdikleri bölgelerde tarihi eser kaçakçılığını kontrol ettiklerini bildirdi.
Neyin ne kadara satıldığı hala tam olarak bilinmiyor, ancak birçok tarihi eserin ortadan kaybolduğu bir gerçek.
Uluslararası Müzeler Konseyi’nin “kırmızı liste”sinde yukarıda açıklanan kültürel eserlerin yanı sıra, dünyanın en eski yazılarını barındıran kil tabletler, girift taş oymalar ve sikkeler, Irak ve Suriye’deki yağmalanma riski yüksek olan kültürel eserler adı altında bulunuyor.
Penn Kültürel Miras Merkezi\'den Brian Daniels New Yorker’e, Türkiye sınırındaki kasabalarda bu tür nesnelerin pazarlandığını gördüğünü açıkladı.
Bu öğelerin kaç tanesinin Batı’ya ulaştığını kanıtlayabilmek tabi ki çok zor. Antika kolleksiyonculara avukatlık yapan Kate Fitz Gibbon’a göre, Amerika’ya gelen tarihi eserlerin Suriye’de yağmalandığına dair herhangi bir kanıt yok ve kendisi hatta bu nesneler kontroldan geçmeden Türkiye, Körfez ülkeleri veya bölge ülkelerine gittiğini iddia ediyor.
Yine de uzmanlar, 2011 ile 2013 yılları arasında Suriye kültür mirasının Amerika’ya ihracatının yüzde 145, Irak kültür mirasının ise yüzde 61 arttığını dile getiriyorlar. Yasal olmayan bu ticaretin, insanların tarihi eserleri sırt çantasında getirerek yaptıklarını da söylüyorlar. Bununla beraber, arkeolog Jesse Casana, Mitra Panahipour ve Michael Danti, Batı’nın önemsediği Roma ve Yunan tarihi eserlerini tedarik etmek amacıyla, klasik tarihi eserler denilen öğeleri yağmaladıklarının kanıtlarını bulduklarını savunuyorlar.
Alman yayıncı NDR tarafından yapılan bir soruşturma, terörist grupların yağmaladıkları tarihi eserlerin Alman müzayede evlerinde açık arttırmaya çıkarıldıklarını belgeledi. Rapor, Suriye’de yağmalanan tarihi eserlerin nasıl el sanatları adı altında veya sahte belgeler düzenlenerek aklandığını ve açık pazarlarda satıldığını ortaya koyuyor. Rapor ayrıca, tarihi eserlerin nasıl Körfez Ülkeleri’ne götürülerek aklandığını ve Batı pazarında nasıl satıldıklarını da gösteriyor.
Hiç kimsenin, büyük olasılıkla tarihi eser lobisinin Suriye veya Irak’taki tarihi eserlerin terörist gruplar tarafından yakılıp talan edilmesindense, Batı’ya kaçırılmasının daha iyi olacağı yönündeki ikna çabalarına aldanmaması gerekiyor. Terör ve milis gruplarının yağmalama ve kaçakçılık eylemleri, onlara, soykırım dahil her anlamda kan dökmelerine fırsat verecek savaş finansmanı sağlıyor.
Şimdilik, Suriye’den gelen belgesiz tarihi eserlerin satışının yasaklanması yönünde bir uluslararası karar çıkmasının işe yarayabileceği düşünse de, daha önce Irak’taki tarihi eserleri üzerine çıkan benzer yasak küresel tarihi eserler kaçakçılığını engellemeye yetmemişti.
Bunun yerine, diğer ülkeler Almanya’dakine benzer bir yasa çıkararak, tarihi eser satıcıları ve kolleksiyoncularını, sattıkları veya aldıkları herhangi bir tarihi eserin nereden geldiğini ve ihracat ve ithalat lisanslarını göstermelerini şart koşabilir. Bu kaçakçılığı ve yağmalanan eserlerin bu tarz pazarlara ulaşmasını önleyebilir. Bununsa teröristlerin silah ve mühimmat için finansman sağlamasına engel olabileceği düşünülüyor. Amerika sesi