Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Afrin Harekatı'nı diğer askeri operasyonların izleyebileceği yönündeki açıklamasını ve bu operasyonlarda PYD ve YPG'nin de dahil olduğu IŞİD'i hedef alındığını anımsatan Kommersant yazarı Marianna Belenkaya, Afrin harekatı ışığında Kürtlerin 'Şam'la anlaşmak' veya 'ABD'ye güvenmeyi sürdürmek' arasında ikilem yaşadığını vurguladı.
'TÜRKİYE, KÜRTLERİN FIRAT'IN DOĞUSUNA ÇEKİLMESİNİ İSTİYOR'
Zeytin Dalı Harekatı'nın nedeninin ABD'nin YPG bazlı 'Sınır Güvenlik Gücü' kurma açıklaması olduğunu anımsatan Belenkaya, "Harekatın amacı, 30 kilometrelik güvenlik hattı oluşturmak. Türkler, Suriye'nin kuzeyindeki etki alanını tamamen ortadan kaldırmak için ABD'ye Kürtlere silah sevk etmeyi durdurma ve Suriye'deki silahlı Kürt oluşumlarını Fırat Nehri'nin doğusuna çekme çağrısı yaptı" ifadelerini kullandı.
'KÜRTLER SON 3 AYDA İKİNCİ KEZ DARBE ALDI'
Ekim ayında Kerkük'te Irak ordusunun harekatı sonucunda darbe alan Kürtlerin, Afrin harekatıyla yi aldığını kaydeden Belenkaya, Suriyeli Kürtlerin Iraklı Kürtlerin aksine bağımsızlık yerine federalleşme istediğini anımsatarak, "Suriye yönetimi, uzlaşma arayışlarına genel olarak karşı çıkmadı. Ancak Suriyeli Kürtlerin önüne çeyrek yüzyıl önce Iraklı Kürtlerin geçtiği yoldan gitme imkanı çıktı. ABD, Kürt anklavını (bir ülkenin kendi sınırları içerisinde kalan fakat kendi yönetiminde olmayan bir coğrafi alan) en azından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad görevde kaldığı sürece Şam'dan bağımsız bir oluşum olarak gördü" değerlendirmesinde bulundu.
'BAZI KÜRT LİDERLERİN DE SUÇU VAR'
Kommersant'a konuşan Rusya Bilimler Akademisi'nden Doğubilimci Nikolay Plotnikov, Suriye'deki mevcut durum üzerinde Türkiye ve ABD'nin büyük etkisi olduğunu kaydetti.
Ankara'nın sınırlarında yeni bir Kürt oluşumuna izin vermemeyi amaçladığını belirten Plotnikov, "ABD'yse tam aksine kendi kurdukları Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (KBY) ilave olarak Suriye topraklarında Kürt anklavı kurmayı planlıyor. Sonuç olarak, Kürtler, Türkiye ve ABD arasındaki ihtilafların rehini durumunda. Ancak bunda bazı Kürt liderlerin de suçu var. Bu gelişmelerin önüne geçmek mümkündü. Aynı anda iki koltuğa oturmak isteyenler, genelde kaybeden taraf olur" dedi.