Suriye Anayasa Komitesi Üyesi: Anayasada Kürtlerin hakları gözetildi

Suriye Anayasa Yazım Komitesi Üyesi Ahmed El-Kurbi, Suriye’nin geçiş dönemi için hazırlanan Geçici Anayasa Bildirisi'nde Kürt haklarının gözetildiğini söyledi. Ancak Kürtler, Hristiyanlar ve Dürziler, bildirinin haklarını ihlal ettiğini belirterek sert tepki gösterdi.

15.03.2025, Cts - 17:02

Suriye Anayasa Komitesi Üyesi: Anayasada Kürtlerin hakları gözetildi
Haberi Paylaş

Geçici Anayasa Bildirisi, 13 Mart 2025 Perşembe günü Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından imzalanarak resmen duyuruldu.

Bildiride, devlet başkanının dininin İslam olması ve İslam fıkhının yasamanın temel kaynağı olarak kabul edilmesi "uzlaşı" olarak tanımlandı. Geçiş süreci ise beş yıl olarak belirlendi.

Kürtler ve azınlıklardan sert tepki

Bazı Kürt siyasi partiler ve diğer azınlık grupları, Geçici Anayasa Bildirisi'nin haklarını "sistematik bir şekilde ihlal ettiğini" belirterek,  anayasada azınlık haklarının yeterince korunmadığını, dini ve etnik kimliklerinin görmezden gelindiğini vurguladı.   

Rûdaw’a konuşan Suriye Anayasa Hazırlık Komitesi Üyesi Ahmet el-Kurbi, Suriye'nin gelecekteki yönetim modeli ve anayasa hazırlık çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    

Ahmed El-Kurbi, Geçici Anayasa'da Kürt haklarının gözetildiğini vurgulayarak, "Hak ve özgürlükler bu anayasada güvence altına alındı. Geçici anayasa, Suriye'nin istikrarını sağlamak için merkezi bir yönetim öngörüyor. Ancak, seçimlerden sonra kalıcı anayasa yazımında adem-i merkeziyetçilik dikkate alınacak" dedi.    

"Seçimlerden sonra kalıcı anayasa yeniden yazılacak ve yerel yönetimler dikkate alınacak" diyen El-Kurbi, hassas konulara dikkat ettiklerini ve hiçbir topluluk grubunu kışkırtmak istemediklerini belirtti.  

"Din maddesi uzlaşı sonucu eklendi"

Devlet başkanının dininin İslam olmasına dair maddenin, Suriye toplumundaki farklı kesimler arasında bir uzlaşı olarak eklendiğini söyleyen El-Kurbi,  "Bu madde, devletin resmi dini İslam olsun diyenlerle, laik bir yapı isteyenler arasında orta yol olarak belirlendi" dedi.

“Tüm tarafların talepleri dikkate alınacak”

Ahmed El-Kurbi, "Suriye’nin mevcut koşulları merkezi bir otoriteyi gerektiriyor. Ancak kalıcı anayasa yazımında tüm tarafların talepleri dikkate alınacak" diye konuştu.

Geçici anayasa bildirisi dört bölümden oluşuyor:  

Genel hükümler (11 madde)

Hak ve özgürlükler (12 madde)

Geçiş döneminde hükümet sistemi ve yetkiler (24 madde)

Sonuç hükümleri (6 madde)

Anayasanın, Suriye’nin resmi ismi olan "Suriye Arap Cumhuriyeti"ni koruduğu ve 1920'den bu yana kullanılan anayasal kimliği değiştirmediği ifade edildi.

Geçiş süreci boyunca yasama yetkisi Halk Meclisi'nde, yürütme yetkisi ise Cumhurbaşkanı’nda olacak. Cumhurbaşkanı, olağanüstü hal ilan etme yetkisine sahip olacak. 

Rûdaw TV yayınına bağlanan Suriye Anayasa Yazım Komitesi Üyesi Ahmed El-Kurbi’nin sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Anayasa bildirisi çok merkeziyetçi, anayasa uzmanlarına göre yeni bir otokratik iktidar oluşturuyor. Bu Cumhurbaşkanı'nın talebi üzerine mi yoksa sizin fikirlerinizin ürünü müydü? 

Ahmed Kurbi: Bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Anayasa bildirisinin merkezî iktidarla ilgili önemi hakkında konuşmanın, özellikle Suriye'nin içinde bulunduğu durum ve gerçekliğin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Hepimiz Suriye'nin şu anda karmaşık bir durumla karşı karşıya olduğunu biliyoruz; silahlar yaygın, çeşitli silahlı gruplar var ve Savunma Bakanlığı yakın zamanda kuruldu; ayrıca güvenlik durumu da karmaşık. Bu durumlar, Suriye devletinin varlığını koruyabilmek için merkezi bir liderliğin olmasını gerektiriyor. Biz şu anda Suriye için kalıcı bir anayasa yazmıyoruz, ademi merkeziyet sistemini uygulayabilmek için kalıcı kurumlardan bahsetmiyoruz. Ademi merkeziyetin uygulanması, bölgeleri veya ademi merkeziyet vilayetlerini ya da tüm bölgeleri kontrol edebilmesi için güçlü bir merkezi otoritenin varlığını gerektirir. Eğer merkezi otorite zayıf olursa, bölünme olasılığı ortaya çıkar ki bu tüm Suriyelilerin reddettiği bir şeydir. Biz öncelikle merkezi devlet kurumlarını inşa etmek istiyoruz. Şu anda parlamentomuzun olmadığını, anayasa mahkememizin olmadığını, hükümetin yakın zamanda kurulduğunu ve yargı gücünün de aynı şekilde olduğunu unutmamalıyız. Bunların hepsi, 14 yıl süren savaş boyunca Suriye kurumlarını yıkan ve zayıflatan Esad rejiminin sonuçlarıdır. Bu nedenle, öncelikle merkezi kurumlara odaklanmamız gerektiğini gördük, böylece onları inşa edebilir ve Suriye halkının temsilcilerine, kurumların inşasından sonra, kalıcı anayasada Suriye için hangi yönetim şeklini uygun gördüklerini belirlemelerini bırakabiliriz. 

Suriye Cumhuriyeti'nin başkanının neden bir Hristiyan veya Ezidi olması kapısını kapattınız, oysa siyasi yönetici elit ve siz her Suriyeliye eşit vatandaşlık hakkından bahsediyordunuz?

Bu sorunun cevabı iki açıdan ele alınabilir. Birinci açı, size az önce bahsettiğim ilkeyle bağlantılı: Biz önceki anayasalarda bulunan temel metinleri koruduk. 1920 Anayasası'ndan beri, yani Genel Suriye Konferansı'nda Suriye'yi kuran anayasadan beri, devlet başkanının ki o zamanlar kral vardı, Müslüman olması gerektiğine dair açık bir metin vardı ve bu metin 1950 Anayasası'ndan günümüze kadar var olmaya devam etti. Biz bu konuyu değiştirmek istemedik.

 İkinci ve önemli nokta şu ki, dünyadaki çoğu ülkede vatandaşlık ilkesinden ve etnik, dini veya mezhepsel temelde bileşenler arasında ayrımcılık olmadığından bahsettiğimizde, bu genel kural bir istisnanın varlığıyla çelişmez. Yani Cumhurbaşkanlığı makamından ve Cumhurbaşkanının dininin İslam olmasından bahsettiğimizde, elbette etnik kökenden bahsetmiyoruz, Arap olması gerektiğinden bahsetmiyoruz; devlet başkanının dininin İslam olması gerektiğinden bahsediyoruz. Bu konu temel ilkeyle çelişmez. İskandinav ülkelerinin birçoğunda, Avrupa ülkelerinde ve Arjantin'de devlet başkanının dini, hatta mezhebi hakkında konuşulmuştur ve bu ne vatandaşlık ilkesiyle ne de demokratik ilkelerle çelişiyor.   

Suriye Kürdistan'ındaki tüm Kürt halkı ve tüm Kürt siyasi partileri bu anayasayı reddettiklerini açıkladılar. Bu, geçici anayasanın meşruiyetini azaltmıyor mu?

Gerçek şu ki, bu anayasal bildiriyi yazarken, Suriye halkının tüm bileşenlerini temsil etmesi için elimizden geleni yaptık. Bu Suriye bildirisinde, Suriyeliler arasında ırk, din veya mezhep temelinde ayrım yapmaksızın tüm vatandaşlar arasında eşit vatandaşlık ilkesi belirtildi. Suriye'nin farklı bileşenlerinin kültürel ve dilsel haklarının güvence altına alınmasından bahsettik. Gerçekte, Kürt kardeşlerimizden gelen temel itiraz muhtemelen "Suriye Arap Cumhuriyeti" ismi hakkındaydı. Ben de bu ismi olduğu gibi bırakmaya çalıştığımızı ve atalarımızın 1950'de yaptığı gibi, anayasayı yazarken Suriye halkının temsilcilerine bu konuyu tartışma fırsatı bıraktığımızı belirttim. Diğer konulara gelince, Suriyeliler arasında eşitlik ve vatandaşlık ilkesinin gerçekleştirilmesinin bu ilkelerin kurumsallaştırılmasını gerektirdiğine inanıyorum, biz buna sadık kaldık. Kürt kardeşlerimizin talepleri belki de ademi merkeziyet meselesi etrafında odaklanıyordu, merkezi kurumların zayıf olduğu bir geçiş döneminde istisnai bir bağlamda uygulanması durumunda, Suriye'nin bölünmesine zemin hazırlayacağıdır. Bu, imzaladıkları tüm belgelerde Suriye'nin toprak ve halk olarak birliğini defalarca vurgulayan Kürt kardeşlerimiz de dahil olmak üzere tüm Suriyeliler için kırmızı çizgiyi temsil eder.

Neden bu anayasada Kürt varlığını, ulusal ve siyasi haklarını tanımadınız? 

Biz, tüm Suriyeliler arasındaki vatandaşlık ilkesinden bahsettiğimizde, vatandaşların kanun önünde hak ve görevlerde eşit olduklarını düşünüyoruz. Bu, tüm devletlerdeki temel ilkedir. Biz bir tür kota sistemine dönmek veya herhangi bir bileşene özel muamele tahsis etmek istemedik, böylece hiçbir şekilde kota sistemi olmasın istedik. Kürt kardeşlerimizin Esad rejimi tarafından maruz kaldığı zulmü biliyoruz, ancak gerçek şu ki bu zulüm sadece Kürt kardeşlerimizle sınırlı değildi. Suriye halkının tüm bileşenleri - Araplardan Kürtlere, Türkmenlerden Asurilere ve Yezidilere kadar - şovenist Esad rejiminden acı çektiler. Bu nedenle belirli bir bileşeni özel bir maddeyle özelleştirmek istemedik. Biz tüm Suriyelilerin eşit olduğunu ve çeşitli kültürel ve dilsel hakların güvence altına alındığını söyledik. Bu, Kürt, Türkmen, Yezidi, Asuri ve Hıristiyan kardeşlerimizi de kapsamaktadır. Tüm bu bileşenlerin kültürel ve dilsel haklarını koruyan bir metin bulunmaktadır.

Kürt halkının ulusal, siyasi ve kültürel haklarını tanımama konusunda üzerinizde baskı var mıydı?

Tam tersine, bu kanıtsız bir iddiadır. Ben tüm Suriyelilerin hak ve görevlerde eşit olduğunu söylediğimde, Suriyeliler arasında ayrım yapan herhangi bir metin yoktur. Bileşenlerin haklarının güvence altına alınmadığı konusunda konuşulmasına gerçekten şaşırıyorum. Ben tüm Suriyelilerin eşit olduğunu söylediğimde, tüm Suriyelilerin aynı hak ve görevlere sahip olduğunu söylediğimde bu metinden ne anlıyorsunuz? Fırsat eşitliği ilkesinden, kültür ve medya özgürlüğünden, kültürel ve dilsel haklardan bahsediyorum. Kanıtsız böyle sözler söylediğimizde bu gerçekten çok şaşırtıcı bir durumdur ve ben bunun Suriyelileri birleştirmekten çok ayırdığını düşünüyorum. Dürüst ve gerçekçi olalım, şu anda Suriye halkını bölmeye çalışan ve Suriye halkının bileşenleri arasında çatlaklar yaratmaya çalışan birçok taraf var. Biz Kürt kardeşlerimizin, Dürzi kardeşlerimizin, Alevi kardeşlerimizin ve tüm Suriye bileşenlerinin duyarlılığına güveniyoruz; onların bu tür kanıtsız iddialara aldırmayacaklarına inanıyoruz.

Süryani, Hıristiyan, Dürzi partileri ve Suriyeli demokratlar bu anayasayı reddettiklerini açıkladılar. Bu, Suriye'de sosyopolitik bir sorun yaratmıyor mu? 

Bu konu mevcuttur. Sanırım üçüncü veya dördüncü maddede, farklı bileşenlerin kültürel ve dilsel haklarının güvence altına alınması hakkında açık bir metin bulunmaktadır. Kürtleri Suriye halkının bir bileşeni olarak kabul etmiyor muyuz? Dürzileri Suriye halkının bir bileşeni olarak kabul etmiyor muyuz? Türkmenleri Suriye halkının bir bileşeni olarak kabul etmiyor muyuz? Eğer bunlar Suriye halkının bileşenleri ise, bu madde onlara hitap etmektedir. Biz onların kültürel ve dilsel haklarını, kendi dillerinde konuşabilmelerini, kendi dillerinde medya kuruluşları kurabilmelerini, kendi dillerinde müfredat ve kitaplar basabilmelerini, kendi dillerinde radyo ve televizyon kanalları oluşturabilmelerini ve kamusal alanda kendi dillerinde konuşabilmelerini güvence altına alıyoruz.

Arap bileşeninden bahsettik mi? Kesinlikle hayır. Biz bileşenlerden bahsetmedik, biz kota istemiyoruz ve Suriyeliler arasında ayrımcılık istemiyoruz. Biz Suriyelilere, dinlerine, ırklarına ve mezheplerinden bağımsız olarak Suriyeliler olarak hitap ettik. Devletin ismi dışında, bana Araplara hitap eden tek bir madde gösterebilir misin? Arapları belirttik mi? Dürzileri belirttik mi? Türkmenleri belirttik mi? Hıristiyanları belirtip diğer bileşenleri belirtmedik mi? Suriye tüm Suriyeliler içindir ve biz vatandaşlık ilkesine bağlı kaldık, bu devlet tüm Suriyeliler içindir. Size bu anayasal bildirinin hiçbir bileşene diğer bileşenlerden herhangi bir ayrıcalık vermediğini temin ederim.

Kürt meselesi konusunda, hepimiz Kürt kardeşlerimizin Baas ve Esad rejimi tarafından maruz kaldığı zulmü biliyoruz, ancak bu zulüm özel değildir. Tüm bileşenlerin kültürel ve dilsel haklarını güvence altına aldığımı söylediğimde, Kürtler Suriye halkının bir bileşeni değil mi? Ben Arap, Kürt, Türkmen, Dürzi, Alevi, Hıristiyan, Asuri ve Yezidi'ye eşit bir devletin vatandaşları olarak bakıyorum.

Ulusal haklar kalıcı anayasada tartışılacak. Şu anda Suriye devletini korumak istiyoruz. Ulusal haklardan bahsettiğimizde, çeşitli bileşenlerin ulusal hakları hakkında müzakere edip konuşacak Suriye halkının temsilcileri değiliz. Kürt kardeşlerimiz ulusal haklar talep ederken, Türkmen kardeşlerimiz de ulusal haklarını talep edecek ve Araplar da ulusal haklarını talep edecekler. Bu da bizi devleti bölme meselesine sokacaktır.

Bu nedenle, bu aşamada Suriye'yi birleştirmek ve tüm Suriyeliler için kurumlar inşa etmek istiyoruz, ardından Suriye halkının bileşenlerine, Suriye parlamentosunda veya kurucu mecliste Kürt kardeşlerimizin temsilcilerine bırakıyoruz ki bu meseleyi diğer Suriyeli kardeşleriyle tartışsınlar. Biz bu konuyu tanımadığımızı söylemiyoruz. Anayasal bildiri bunu yasaklamıyor, bu konuları Suriye halkının temsilcilerine bırakıyor. Kürt kardeşlerimizin bu noktanın farkında olmalarını umuyorum. Biz onların ulusal haklarını el koymadık, kültürel haklarını el koymadık, dilsel haklarını el koymadık. Şimdi Suriye devletinin kurumlarını inşa edelim ve ardından bu konuları tartışalım dedik.   

Şu ana kadar anayasal bildiriyi reddeden açıklama yapan tek taraf, yalnızca "MSD" tarafından temsil edilen Özerk Yönetim'dir. Anayasal bildiriyi reddeden başka bir tarafın açıklama yaptığını bilmiyorum, bu yüzden tüm bileşenlerin anayasal bildiriyi reddettiğini söyleyemeyiz. Şu ana kadar Hıristiyan bileşenlerden veya Dürzilerden herhangi bir açıklama çıktığını bilmiyorum. Mesele sadece siyasi olarak Dürzi bileşeni içindeki bazı taraflarla ilgilidir.

Bu anayasal bildiriyi reddeden herkese şunu söylüyorum: Umarım bildiriye bütünüyle bakarlar, belirli ayrıntılara değil. Biz tüm Suriyeliler eşittir dediğimizde, bir Suriyeliyi diğerinden ayırmak mı istiyoruz? Birinci sınıf Suriyeli veya ikinci sınıf Suriyeli mi düşünmek istiyoruz? Bu anayasal bildiri geçicidir, Suriye bileşenleri arasında geçici bir aşama meselesinden bahsediyor. Bu anayasal bildiriyi reddediyoruz denildiğinde gerçekten şaşırıyorum. Bazı bileşenleri anayasal bildiriyi reddetmeye iten nedenler nelerdir? Bu elbette onların hakkıdır, biz bu konuda el koymuyoruz. 

 

Bu haber toplam: 8505 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:21:14
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x