Türkiye’de ‘ırkçılık’ ortaokul çağına kadar indi! Gazeteci Cansel Tan’ın paylaşımına göre, İstanbul’da 13 yaşındaki Kürt öğrenci, isminden dolayı bir sınıf arkadaşının, “Sen Kürtsün, teröristsin. PKK’lısın!” şeklindeki ırkçı saldırılarına maruz kaldı. Sonuç olarak olay savcılığa intikal ediyor. Savcı da Kürt çocuğunu tehdit ederek, “‘Sen Türk değil misin? Bu ülkenin suyunu içiyorsun, bedava yaşıyorsunuz daha ne istiyorsun?” diyor.
Ardından Sul Ceza Mahkemesi, yurt dışına çıkış yasağı ve ayda bir imaz şartıyla 13 yaşında ırkçı saldırıya maruz kalan Kürt çocuğunu serbest bırakıyor! Saldırıya uğrayan o, saldırıya uğradığı çocuğun velisi tarafından tehdit edilen o, savcının hakaret ve tehdidine maruz kalan da o; ancak mahkemenin ‘adli kontrol’ uyguladığı kişi de Kürt çocuğu oluyor…
Gazeteci Tansel Can’ın konuyla ilgili paylaşımının tamamı ise şöyle:
Bugün size İstanbul’un göbeğinde bir ortaokulda 13 yaşındaki Kürt bir çocuğun nasıl sistematik olarak ırkçılığa maruz kaldığını, devletin savcısının ifade esnasında elinde sigarayla çocuğa ”bu ülkede beleşe yaşıyorsunuz” diyerek tonla azarladıktan sonra yurtdışı çıkış yasağı verdirdiğini anlatayım da nasıl bir arpa boyu yol alamadığımızı siz de öğrenin.
Arkadaşımın 13 yaşındaki kardeşi sınıf arkadaşı tarafından aylardır ismiyle dalga geçilerek, ”Sen Kürtsün, teröristsin. PKK’lısın” diyerek sistematik ırkçılığa maruz kalıyordu. Aylardır çocuğun içine kapanmasına, Kürtçeye dahi mesafeli olup okula gitmek istememesine kadar vardırıyorlar işi. Olay okul müdürüne iletildiğinde kalıcı bir çözüm bulunması beklenirken ikiliyi “barıştırdığını” iddia ederek konuyu orada kapatıyor. Dünse bu olayın kapanmadığını, aslında çok daha derin yaralara sebebiyet verdiğini öğrendik.
Aynı sınıf arkadaşı tarafından resmi törenlerde camlara süsleme amacıyla asılan Türk bayrağı işaret edilerek ”Bu bizim bayrağımız, sizin değil!” şeklinde söylemlerle çocuk tahrik ediliyor ve bu kadar ırkçılığa maruz kalan çocuğumuz tüm bunlara dayanamayıp şiddete başvurmamak için bayrağı çekiştirip yırtılmasına sebep oluyor.
Ertesi gün okul müdürü çocuğumuza sistematik ırkçılık yapıp tahrik eden çocuğun velisini arayıp uzaklaştırma cezasını bildiriyor. Veli okula gelip okulda olay çıkarıp ”benim çocuğumu nasıl okuldan uzaklaştırırsınız” deyip ırkçılığa maruz kalan çocuğumuzu da tehdit ediyor. Tüm bunlar yaşanırken çocuğumuzun velisi de yanında değil bu arada. İçinde bulunduğu durumu siz düşünün.
Müdür velinin çocuğumuza uyguladığı saldırgan tavırlardan dolayı çocuğa su ikram ederken, söz konusu ırkçılığı sergileyen çocuğun velisi ”PKK’LI ÇOCUĞA NASIL SU VERİRSİN” diye müdüre çıkışıp ardından kocasını arıyor. Elbette ırkçılığın nasıl kolektif bir şekilde, aynı zamanda da miras olarak bırakıldığının müthiş bir örneğidir bu olay.
Irkçı tavırlar sergileyen çocuğun babasının şikayeti üzerine okula 4 polis aracı geliyor ve çocuğumuz çocuk şubeye alınıyor.
Ardından bugün Savcılığa çıkarılıyor. Savcı hanım dumanlar eşliğinde çocuğumuzu Türk bayrağına yanaştırarak sorguya çekiyor.
”SEN TÜRK DEĞİL MİSİN?”
”BU ÜLKENİN SUYUNU İÇİYORSUN”
”BEDAVA YAŞIYORSUNUZ DAHA NE İSTİYORSUN?”
söylemlerine maruz kalan çocuğumuz hakkında ”YURTDIŞI ÇIKIŞ YASAĞI VE ADLİ YERLERE BAŞVURMA” cezası isteminde bulunuyor.
BUGÜN 13 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK -Kİ BU ÇOCUK ANNESİNİN OKULA GİTTİĞİNDE KÜRTÇE KONUŞMASINI BİLE İSTEMEYEN BİR ÇOCUKTU- DEVLET VE IRKÇI BİR AİLENİN EL ELE VERMESİYLE ÜLKEYE KÜSTÜRÜLDÜ. BAYRAĞA KIRILDI VE 13 YAŞINDA YURTDIŞINA ÇIKIŞI YASAKLANDI.
”BUGÜN BİR ÇOCUĞA KÜRT OLDUĞU İÇİN IRKÇI BİR AİLENİN VE SAVCININ ONAYIYLA BEDEL ÖDETİLDİ.”
Bu çocuğu kazanmak için mücadele edilebilirdi.
Bu çocuğun ailesinden örgüte katılan olmadı. Ailesi ona devlete düşman olmayı öğretmedi. Okula gitmeyi ve derslerinde başarılı olmayı öğütledi fakat bugün ırkçılık Türkiye’de oturduğunuz sırada dahi sizi rahat bırakmıyor.
Bugün ırkçılık size yaşam hakkı tanımıyor.
Bugün Türkiye’de ana babalar çocuklarına 13 yaşındaki bir Kürdün potansiyel PKK’lı olabileceğini öğretiyor ve çocuğunun yaptığı davranışın arkasında durup ”yarının Ogün Samast”larının yetişmesine tüm gücüyle destek veriyor. Bunu yaparken vatansever olduklarını düşünüyor ve bu vatanın yalnızca Türk’e ait olduğunu, dolayısıyla yaşam hakkının da Türk için olduğunu öğretiyorlar.
Alın size K/Türk sorunu.
