Ahmet Davutoğlu’nun ilan ettiği ‘Gelecek Partisi’nin parti programı belli oldu. 143 sayfalık parti programı şu sekiz başlık altında toplandı: İnsan: Siyasetin Öznesi ve Odağı, Mekân Düzeni: Çevre ve Şehircilik, Kamu Düzeni: Siyasetin Hayat Alanı, Hukuk Düzeni: Adaletin Teminatı, Kamu Ahlâkı: Siyasetin Davranış İlkeleri, Sivil Toplum: Demokratik Düzenin Organik Yapılanması, Ekonomi: Bireysel ve Toplumsal Refah Düzeni, Dış Politika ve Milli Savunma: Uluslararası Düzenin Öznesi… Gelecek Partisi programında dikkat çeken başlıklar şunlar oldu:
Kürt Sorunu
Kürt meselesi esas olarak ülkemizdeki demokratik hakların eksikliğinden ve bu eksikliğin istismar edilmesinden kaynaklanmıştır. Sorunu yaratan Kürt vatandaşlarımızın varlığı değil, geçen yüzyılda yaşanan parçalanmaların devlet aklına yüklediği korkular, bu korkulardan kaynaklanan kısıtlamalar ve bu kısıtlamaları istismar eden ayrılıkçı çevrelerin terör faaliyetleridir. Dolayısıyla çözüm kimliklere dayalı her türlü ayrımcılığın engellenmesi ile Kürtlerin demokratik vatandaşlık anlayışı temelinde bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları oldukları inancının pekiştirilmesiyle sağlanabilir. Nitekim bu konuda önemli mesafeler de alınmış durumdadır. Bu yaklaşım terör odaklarının istismara dayalı meşruiyet oluşturma çabalarını da tümüyle etkisiz kılacaktır.
Cemevilerine Hukuki Statü Tanınacak
Alevi yurttaşlarımızın inanç ve öğreti temelli taleplerini karşılamak üzere, geleneksel mürşid, pir ve dede ocakları esas alınarak ve modern Alevi örgütlerinin talepleri göz önünde bulundurularak cem evlerine hukuki statü tanınacak, eğitim ve istihdama yönelik taleplerine eşit yurttaşlık hakkı ve demokratik uzlaşı temelinde çözüm bulunacaktır.
Yeni Anayasa Sıfırdan Yazılmalı
Mevcut anayasa 1982 yılından beri birçok değişiklik geçirmiştir. Yapılan tüm değişikliklere rağmen anayasamız özgürlükçü ve çoğulcu bir yapıya kavuşamamıştır. Partimiz milletimizin hak ettiği yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla sıfırdan yazılması gerektiğini savunmaktadır. Partimiz darbe dönemlerinin izlerinden arındırılmış, hiçbir tabudan ve korkudan çekinmeden, hiçbir bahaneye sığınmadan, milletimizin tamamını bütün farklılıklarıyla kucaklayarak toplumsal normalleşmemizi sağlayacak, insan onurunu ve temel hak ve özgürlükleri teminat altına alacak yeni bir toplumsal sözleşmenin kaçınılamaz ve zorunlu bir ihtiyaç olduğunu düşünmektedir.
Demokratik Parlamenter Sistemi Savunuyoruz
Başkanlık sistemi, Yasama ve yürütmenin birbirlerinin görevlerine son verebildiği, hukuki hiyerarşinin alt-üst olduğu, kuvvetler ayrılığının yerini kuvvetler birliğinin aldığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) ve milletvekilliğinin fiilen anlamsızlaştığı, bağımsız ve tarafsız yargının büyük ölçüde ortadan kalktığı bu sistem, sadece hukuk devletini yaralamamış; aynı zamanda, seçim barajını kaldırmak yerine sorunlu bir ittifak düzenini tesis etmesiyle siyasetin ve siyasi partilerin de özgün tabiatını tahrip etmiştir. Bu sistem devam ettiği takdirde demokratik toplum düzenini sürdürmek mümkün olmayacaktır. Ülkemizin tarihi tecrübesi ve mevcut yapısını göz önünde bulundurarak, her türlü vesayetten arındırılmış demokratik bir Parlamenter Sistemi savunuyoruz
Beraat Eden Khk’lılara İtibarı Verilmeli
Kanun hükmünde kararnameler çıkarılırken, insanların hayatlarında olağanüstü sonuçlar doğuracak kararlar oluşturulmamalı, somut deliller, objektif kriterler, masumiyet karinesi, suçun şahsiliği ilkesi gibi hukukun temel ilkelerine riayet edilmeli, muhatapların etkin hak arama yolları ortadan kaldırılmamalı, hakkında hiçbir takibat olmayanlar, savcılarca takipsizlik kararı verilenler veya yargılama sonunda mahkeme kararı ile beraat edenler dahi KHK ile mahrum edildikleri haklarına ve itibarlarına acilen kavuşturulmalı, yasal dayanağı olmadan, anayasaya aykırı bir şekilde pasaport iptali, sağlık hizmetleri alırken karşılaşılan zorluklar ve SGK kayıtlarına düşülen şerhler nedeniyle iş bulamama gibi çok çeşitli mağduriyetler yaşatılmamalıdır. Hukukun üstünlüğünü sağlamanın en temel dayanağı ve sigortası kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Bu çerçevede, hikmet-i hükümet yerine hukukun üstünlüğü ilkesi esas olmalı, ayaküstü hukuk üretimine son verilmelidir.
Medya Sahiplerine Finansal Şeffaflık
Basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü şiar edinmiş demokratik bir toplumun temel ihtiyacıdır. Basının baskı altında olmadan, sansür ya da oto sansürün uygulanmadığı, gazetecilerin keyfi gözaltı ya da tutuklamalara ve yargılamalara maruz kalmadığı bir düzen inşa edeceğiz. Çağdaş bir medyanın bağımsız ve özgür olabilmesinin önemli unsurlarından birisinin de şeffaf bir finansman, sahiplik ve yönetim olduğunu ön görüyoruz. Medya sahipliğinde finansal şeffaflığın sağlanması için gerekli yasal düzenlemeleri yapacağız. Özgür ve bağımsız basın, her tür sorunun serbestçe tartışılıp sağlıklı çözümlere ulaşılmasını sağlamanın yanı sıra karar organlarının keyfiliğe yönelmelerini önleyerek bu organların hukukun sınırları içinde hareket etmelerini de teşvik eder.
Paralel Yapılanmanın Önüne Geçilecek
Dini ya da seküler hiçbir yapının devlet içinde ayrıcalıklı bir konum elde etmesine müsaade edilmeyecektir. Toplumun manevi olgunluğu için çaba göstermesi gereken dini/mezhebi referanslı yapıların devletin rasyonel bürokratik mekanizmalarla işleyen yapısına müdahale ederek paralel yapılanmalara yönelmesi engellenecektir.
İki Temel Başlıkta Reform İhtiyacı
İki temel başlıkta reforma ihtiyaç bulunmaktadır. Birincisi toplumsal sözleşmemiz olan anayasamız, sadece bu meseleler için değil tam demokrasi hedefine ulaşmak üzere baştan aşağı, evrensel değerlere ve insan haklarına riayet edecek şekilde yeniden yazılmalıdır. İkinci husus ise yasaların tam anlamıyla uygulanmasını sağlayacak ortamın tesis edilmesidir.
Terörle Mücadele
Türkiye’nin hem yurt içinde hem de yurt dışında terörizmle güçlü bir mücadele yürütmesi bir zorunluluktur. Bununla birlikte acı tecrübelerimizin, tarihsel birikimimizin, milletimizin irfanının işaret ettiği kuşatıcı bir yaklaşımla; terörün günlük perspektifleri aşacak düşünce ve davranış biçimleriyle ele alınarak, ülkemizin gündemindeki ana sorun alanlarından birisi olmaktan çıkarılabileceğini öngörüyoruz. Bu çerçevede, terör ve terörle mücadele söylemi Türkiye’nin enerjisini tüketen, toplumsal uyumunu zedeleyen ve dış politika esnekliğini körelten bir tuzak olmaktan çıkarılmalıdır.
Eğitimde Dayatılan İdeolojiyi Reddediyoruz
Kaliteli eğitim, bireysel ve toplumsal refahı gerçekleştirmenin en önemli aracıdır. Bundan dolayı, eğitime ilişkin en temel ilkemiz, tüm çocuklarımız için kaliteli bir eğitim sunmaktır. Kaliteli bir eğitim için, öğrencilere herhangi bir resmî veya tanımlanmış ideolojinin dayatılmasını reddediyoruz. Çocuklarımız ideolojilerin deli gömleklerine mahkûm edilemeyecek kadar kıymetlidir. Özgür düşüncenin önündeki tüm korkular ve tabular yıkılacaktır. Okullar, eleştirel fikirlerin rahatlıkla dile getirildiği ve tartışıldığı mekânlar olacaktır. Demokratik, çoğulcu ve farklılıkları zenginlik olarak gören bir eğitim sistemi inşa edilecektir.