HEDEP: ‘Destekleyin, yanımızda gözükmeyin’ tutumunu halkımız kaldırmaz

HEDEP Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, yerel seçim stratejilerinin henüz netleşmediğini ancak ana muhalefetin ‘Destekleyin ama yanımızda gözükmeyin’ tutumunu seçmenin kabul etmeyeceğini söyledi.

20.10.2023, Cum - 09:26

HEDEP: ‘Destekleyin, yanımızda gözükmeyin’ tutumunu halkımız kaldırmaz
Haberi Paylaş

Halkların Demokratik Partisi’nin seçimlere çatısı altında girdiği Yeşil Sol Parti, hafta sonu gerçekleşen kongresiyle adını değiştirdi. Yola, Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (HEDEP) olarak devam edecek partinin eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan oldu.

Partinin yeni Eş Genel Başkanı Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, HEDEP bileşeni Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi’nden (SYKP). Uzun süredir aktif siyasetin içinde olan Hatimoğulları, yolu Kürt siyasetiyle genç yaşlarda kesişen Hatay Samandağlı bir Arap.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar Hatimoğulları ile yeni görevini ve yola yeni ismiyle devam edecek olan partisinin atacağı adımları konuştu. Röportajdan öne çıkanlar şöyle:

‘7 YAŞIMDA TÜRKÇE ÖĞRENDİM, ÖĞRETMENDEN HER GÜN DAYAK YEDİM’

Partiniz Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP), HEDEP’in bir bileşeni. Kişisel olarak sizin Kürt siyasi hareketiyle yolunuz nasıl kesişti?

Ben lise 2’de örgütlendim. O zaman Devrimci Öğrenci Birliği örgütlemesi vardı ve Liseli Direniş diye bir yayınımız vardı. “Doktorcu” bir harekettir. Doktor Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye sosyalist hareketinin içinde olup Kürt sorunu hakkında yazmış; ulusalcı solla hesaplaşmış bir ideolojiye sahiptir. Bizim şansımız bu çizginin öğrencileri olmak. SYKP’nin kurucu bileşenlerinin tamamı Kürt sorunu ve ezilen halklar konusunda yüksek duyarlılığa; enternasyonalist bir hatta sahiptir. Bu gelenek HEP, DEP, HADEP döneminden beri bu partilerin hep içindeydi. Yani bizim için birlikte mücadele HDP ile başlamadı. Beni de DEP döneminde Samandağ’da ilçe başkanlığını yapan ve o dönem katledilen Mehmet Latifeci yetiştirdi. Ayrıca HADEP gençliğinde çalıştım ve günümüze kadar böyle geldi.

Tabii Kürt siyasi hareketiyle yan yana duruşumda yaşadığımız coğrafyanın da çok büyük payı var. Ben Türkçeyi 7 yaşındayken öğrendim. İlkokul 1’de Türkçe konuşamadığım için her gün öğretmenden dayak yedim. 80 sonrasında bizim bölgemize gönderilen öğretmenler döve döve Türkçe öğretti bize. Buradan da empati kurabiliyorum Kürt halkıyla. İlerleyen yıllarda da Arapça tiyatro yaptım. Kendi dilimizde tiyatro, müzik yaptığımız için de çok şiddet gördük, gözaltına alındık. Tüm bunlar bizi Kürt halkının mücadelesiyle daha çok yakınlaştırdı. Arap sosyalistleri olarak Kürt özgürlük hareketinden çok şey öğrendik. En temelde anadilimiz, kimliğimiz için örgütlenmemiz gerektiğini öğrendik.

İktidarın gücünü giderek artırdığı, Meclis’in işlevsizliğinin tartışıldığı, pek çok Kürt siyasetçinin tutuklu olduğu, kazandığınız belediyelere kayyımların atandığı bir dönemde HEDEP Eş Genel Başkanı seçildiniz. Böylesi bir tabloda nasıl bir siyaset hattı örmeyi, nasıl bir muhalefet inşa etmeyi planlıyorsunuz?

Türkiye tarihinde böyle zorluklar ancak askeri cunta dönemlerinde yaşanmıştır. Belki askerlerin postalları sokaklarda değil ama devletin bütün aygıtlarını arkasına alan otoriter, faşist bir iktidar var.

Buna karşı demokrasi mücadelesini yükseltmek gibi çok önemli bir sorumluluğumuz var. Başta partimiz olmak üzere Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine ve bütün muhalif kesimlere düşen temel görev Türkiye’de demokrasiyi inşa etmek. Bu kongremizde aldığımız kararlardan birisi demokrasi mücadelesini yükseltmek için güçlü bir toplumsal ve demokratik ittifak kurmak. Bunu başarmak zorundayız.

Birkaç sebeple başarmak zorundayız. Dünya deneyimlerine baktığımızda farklılıklarına rağmen muhalefetin kitlesel bir şekilde yan yana durabilmeyi başarabildiği dönemlerde faşizme geri adım attırılmıştır. Bizim buna ihtiyacımız var. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında en yoğun biçimde üzerinde duracağımız noktalar bu rejimden kurtulmak ve Cumhuriyet’in demokratikleşmesini sağlamak.

‘ANA MUHALEFETİN TÜM UMUTLARI SANDIĞA BAĞLAMASI DOĞRU YÖNTEM DEĞİLDİ’

Kongrenizde HEDEP’in Türkiye’nin umudu olduğunu, Türkiye’nin alternatifsiz olmadığı mesajını verdiniz. Bu kadar kriminalize edildiğiniz bir ortamda bunu nasıl yapacaksınız?

Türkiye’de ne yazık ki rejimin bu kadar güçlenmesinde muhalefetin büyük eksikliği var. Toplumun yarısından fazlası bu iktidarı istemiyor. Ama toplumun bu duygusu örgütlenemedi, birleştirilemedi siyaset tarafından. Ana muhalefet partisinin tüm umutları sandığa ve seçime bağlama yöntemi de doğru bir yöntem değildi. Demokratik zemindeki mücadelenin güçlenmesi gerekiyordu. Ana muhalefet bütün umutları sandığa kilitleyince bunun önüne geçmiş oldu.

‘İTTİFAKTA İKİ PARTİYLE SEÇİME GİRMEK YANLIŞTI’

14-28 Mayıs seçimleri, Yeşil Sol Parti dahil tüm muhalefet partileri için yenilgiyle sonuçlandı. Muhalefet partileri içinde seçim sonucunu, seçmenin verdiği mesajı okuyarak harekete geçen ilk siyasi parti oldunuz. Eleştiriler en fazla ittifak politikanızda yoğunlaştı. Bu eleştirilere dair atılacak adımlar olacak mı?

Seçime ittifak çatısında iki partiyle girmek yanlıştı ve bu konuda çok fazla eleştiri aldık, özeleştirimizi verdik. Bundan sonraki süreçteyse siyasal ve toplumsal alanların birlikte hareket edeceği bir demokrasi ve mücadele ittifakı kurma kararı aldık. Sadece seçimle sınırlı olmayan mücadeleyi güçlendirme zemini üzerinde kurulmuş bir toplumsal ittifak için çalışacağız.

‘KÜRDİSTAN’DA BELEDİYELERİMİZİ ALACAĞIZ, SAYIYI ARTIRACAĞIZ’

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarılmaması ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi de çokça eleştiri aldı. Bu eleştiriler yerel seçim kararını nasıl etkileyecek? Büyükşehirlerde ittifaklara açık olacak mısınız? Bunun koşulları neler olacak?

Yerel seçim stratejimizi belirlemek için bu kongreyi bekledik. Parti Meclisimiz toplanıp MYK’yi belirleyecek ve bir işbölümü yapacağız. Yerel Yönetimler Konferansımızı gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin batısındaki stratejimizi bu süreçten sonra netleştireceğiz. Ama Kürdistan’da belediyelerimizi alacağız. Sayıyı da artıracağız. Elbette kayyımların yeniden gelmesini engelleyecek yöntemler üzerine de yoğunlaşacağız.

‘CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDEKİ STRATEJİMİZİN ARKASINDAYIZ’

Bir önceki yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP’ye kaybettirme stratejimizi savunuyoruz, stratejimizin arkasındayız. Bizim Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen her bir kişiye karşı sorumluluğumuz var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biz kendi adayımızla çıksaydık ve Erdoğan kazansaydı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmemiş olurduk.

‘ANA MUHALEFETİN ‘DESTEKLEYİN AMA YANIMIZDA GÖZÜKMEYİN’ TUTUMUNU HALKIMIZ KALDIRMAZ’

Bu strateji önümüzdeki seçimde aynen devam edecek diye bir durum yok. Elbette mevcut rejimin tasfiye edilmesi gerektiğini hala düşünüyoruz. Ana muhalefetin “Üstü örtük destekleyin, destekleyin ama yanımızda gözükmeyin” tutumunu artık halkımız, seçmenimiz kaldırmaz.

‘KİMİNLE İTTİFAK GERÇEKLEŞİRSE GERÇEKLEŞSİN KAMUOYUNUN ÖNÜNDE OLMAK ZORUNDA’

Hangi zeminde, kiminle ittifak gerçekleşirse gerçekleşsin bu, şeffaf ve kamuoyunun önünde olmak zorunda. Bu iktidar HDP’yi kriminalize etmeye çalıştı. Şimdi HEDEP için aynı yol ve yöntemi izleyecekleri aşikar. Bu ülkenin demokratları, sosyal demokratları, insan haklarından ve özgürlüklerinden yana olanları ideolojisi ne olursa olsun demokratik zeminde mücadele veren bir partinin yanında durur. Yanında durmaktan çekiniyorsa dönüp demokratlığını sorgulaması gerekir.

‘KAÇ PARTİ KAPATTILAR, NE ELDE ETTİLER?’

HDP hakkında devam eden bir kapatma davası var. Kongrenin üzerinden henüz iki gün geçmişken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “HDP ve devamında kurulan hangi parti varsa derhal kapatılmalıdır” dedi. Bahçeli’nin bu açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz?

Bahçeli’ye kalsa AYM de kapatılsın. MHP’nin kendileri dışında hiçbir siyasi partiye tahammülü yok. Ne demokrasiyle ne insan haklarıyla ne demokratik siyasetle bir bağları var. Şimdi HEDEP’i hedef tahtasına oturtmak istiyorlar.

Siyasi parti kapatmak Türkiye tarihinin bir kara lekesi. Bundan önce başarılı olamadılar, bundan sonra da olamayacaklar. Yeni partimizden de bunu anlamış olmalılar. Burada halkın iradesi, milyonlarca insanın kanı, canı, ruhu, alın teri var. Biz aynı fikri başka bir partiyle devam ettiriyoruz. Kaç parti kapattılar, ne elde ettiler? Kaldığımız yerden yolumuza devam ettik, çözümler ürettik. Bundan sonra da üretiriz.

‘ERDOĞAN ROJAVA’DA İSRAİL’İN FİLİSTİN’E YAPTIĞININ AYNISINI YAPIYOR’

Suriye’nin kuzeyinde, Rojava\'da da devam eden bir operasyon var. Bu operasyona karşı ses çıkaran tek parti HEDEP. Rojava\'da ne oluyor?

Türkiye uzun zamandan beri askeri varlığını Rojava’da sürdürüyor. Son birkaç gündür oradaki sivil alanlar; elektrik santralleri, hastaneler, okullar, kamu kurumları, benzin istasyonları daha çok bombalanıyor. İsrail’in Filistin’i vurmaya başladığı günlerde Cumhurbaşkanı ve hükümetin farklı yetkilileri barış ve itidal çağrısı yaptılar. Ama bu çağrıyı yaptığı saatlerde İsrail’in Filistin’e yaptığının aynısını Rojava’da Kürt halkına yapıyorlar. Orada da siviller katlediliyor. İki tarafta da silahların acilen susması, sivil ölümlerinin derhal durması gerekiyor. Ayrıca Türkiye’ye ait tüm askeri unsurlar Suriye’den bir an önce çekilmeli. Suriye hükümetinin de oradaki halkın da talebi bu yönde.

Röportajın tamamı…

Nerina Azad
Bu haber toplam: 4446 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:16:04
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x