Bugün Sur ilçesi Şeyh Said Meydanı\'nda kitlesel basın açıklaması yapmayı planlayan Hüda-Par, ilçede yaşanan çatışmalar nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edilmesiyle programını iptal etti. Bunun üzerine parti il binasında basın açıklaması yapıldı.
Burada konuşan İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, kaos ve çatışmaların biteceği, silahların gömüleceği, huzurun ve kardeşliğin hakim olacağı bir ortam arzulanırken, ümit bağlanan sürecin örgütün ve devletin gizli ajandaları nedeniyle kesintiye uğradığını belirtti.
Çatışmaların başlamasıyla beraber sivil halkın da hedef alındığı asker, polis ve militanların hayatını kaybettiği günlere geri dönüldüğüne dikkat çeken Tanrıkulu, bu süreçte hükümetin de örgütün de halkın barış umudunu suistimal ettiğini vurguladı.
\"silahlar susturulmalı\" Halkın silahların bırakılacağına, şiddetin biteceğine ve Kürt meselesinin çözüleceğine inandığını, Türkler ve Kürtlerin kardeşçe yaşayacağı ortamların yeniden oluşacağı günleri sağlayacak bir sürecin yansıtıldığını anlatan Tanrıkulu, \" Hükümet de örgüt de halka yalan söyledi, halkı kandırdı. Çatışmasızlık süreci bozuldu, çatışmalar yeniden başladı.
Sürecin bozulmasıyla ilgili hükümet örgütü, örgüt hükümeti samimi olmamakla suçluyor. Her ikisi de kandırıldıklarını ve ihanete uğradıklarını söylüyorlar. Aslında burada kandırılan ve ihanete uğrayan ne devlettir ne de örgüt.
Asıl ihanete uğrayan, kandırılan, umutları yok edilen, duyguları sömürülen kardeşçe bir arada yaşamayı bekleyen Türk ve Kürt halkıdır. Çatışmalı ortamdan ve şiddet eylemlerinden çok fazla zarar gören halkımıza yeni acılar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Bölgenin huzuru ve selameti için insanımızın ideolojilere kurban gitmemesi için silahlar susturulmalı ve çatışmasızlık haline geri dönülmelidir.
Çatışmasızlığın kapsamına sivil halka yönelik eylemlerde alınmalı ve sivillere yönelik her türlü şiddet eylemleri sonlandırılmalıdır\" dedi. \"Kürt halkınınkaderini örgüt belirliyemez\" Şiddet eylemleri ve ölümlerle bir neticeye varılmayacağının görülmesi gerektiğine de işaret eden Tanrıkulu, şunları kaydetti: \"Silah ve şiddet eylemleri bir hak arama aracı olmaktan çıkarılmalıdır.
Şiddet eylemleri ve silah en fazla Kürt halkına zarar vermiştir ve vermeye de devam ediyor. Kürdistan\'ın geleceğine bir örgüt veya bir parti tek başına karar veremeyeceği gibi, Kürt halkının kaderini bir örgüt ile bir istihbarat teşkilatı belirleyemez. Bu konuda söz söyleme ve karar verme yetkisi bir bütün olarak Kürt halkının tüm örgütlü yapılarınındır. Kürt meselesi, devletlerin milli çıkarlarına ve güvenlikçi politikalarına, örgütlerin ve partilerin de ideolojik çıkar ve dayatmalarına kurban edilmemelidir.
Yüzyılı aşkın bir süredir ret inkar ve asimilasyon politikaları eşliğinde devam eden güvenlikçi politikalarla kangrene dönüşen Kürt meselesinin çözümü ile bu çözümsüzlüğün sonucu olarak ortaya çıkan örgütün şiddet sorunu birbirinden ayırmalı ve ayrı başlıklar halinde farklı muhataplarla görüşerek çözülmelidir.
Halkımızın gasp edilmiş tüm haklarının iadesi noktasında muhatap bir bütün olarak Kürt halkının tüm örgütlü yapıları ve yasal temsilcilerdir. Şiddet eylemlerinin ve silahın muhatabı ise doğrudan silahlı örgüttür. Devletin istihbarat örgütü, bu meselelerin çözümü için örgütle doğrudan görüşebildiğinden aracılara ihtiyaç yoktur.\"