Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın 2019'un son kabine toplantısı sonrası basın açıklaması yaptı.
(Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Şehir Üniversitesi sürecinde Halk Bankası'nın dolandırılmaya çalışıldığı iddiası hakkında söylediği 'cumhurbaşkanlarının mal varlığı araştırılsın' sözleri üzerine) Cumhurbaşkanımızın mal varlığı mal beyanı bellidir.
Şehir Üniversitesi ile ilgili yürüyen bir tartışma var. Onunla ilgili YÖK'ün de çalışmaları devam ediyor. İdari anlamda finansal anlamda bunları koordine etmek suretiyle hal yoluna koyacaklarını umuyoruz. Bu konu üzerinden başka bir siyasi tartışma başlatmayı gündem saptırma olarak değerlendiriyoruz. Konuya yoğunlaşalım. Cumhurbaşkanı zaten taraf değil burada, alınmış krediler var, YÖK var, Danıştay var... Kutuplaşma vesilesi yapmadan bu konuyu uygun bir şekilde çözmek en doğrusu olacaktır.
(Eski AKP Milletvekili Abdullah Kıyıklı’nın aralarında olduğu bir grup siyasetçinin parti kurma hazırlığındaki eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etmesinden, Erdoğan’ın haberi olup olmadığı) Bu konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanımızın bir görevlendirmesi söz konusu olmamıştır. Biz de basından öğrendik. Kendi girişimleridir. Zaten kendisi de açıklamasında kimseye bir telkinde bulunmak niyetiyle gitmediklerini, siyasi görüş alışverişinde bulunmak amacıyla gittiklerini ifade ediyor. Böyle bir görevlendirme, ‘Gidin şunlarla konuşun, parti kurmaktan vazgeçirin’ gibi bir görevlendirme söz konusu değil. Bu büyüğümüzün kendi girişimidir.
(ABD senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde Türkiye'ye yaptırımlar öngören tasarının kabul edilmesi) Tasarı ABD Kongresi'nden geçse de geçmese de S400'lerle ilgili süreç devam edecek dedi ve devam etti:
"ABD tarafı bu tekliften hep kaçındılar. NATO zirvesinde bu konuyu etraflı ele aldık. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın sayın Trump'la görüşmesi oldu. Biz bu teklifimizi yeniledik, gerekçe buysa, bunu ortadan kaldıracak birtakım izahatın yapılabileceğini biliyoruz. Bizi F-35 programı kongrede kaynaklanan bir sıkıştırılmışlık olduğu anlaşılıyor. Bu tamamen Amerikan iç siyaseti olmuş durumda. Bizim S-400'lerin alınmasıyla ilgili Rusya ile yaptığımız anlaşma 2017 Nisan ayındaydı. O zaman Katsa yaptırımı söz konusu değildi. Amerikan yönetiminin, kongresinin Trump yönetimine bu konuda hat çizmek, mesaj vermek belki de cezalandırmak için gündeme aldığı konuydu.
Daha sonra konu başka yerlere gitti. Amerikan yönetiminin belli bir konu YPG'nin oyununun bozulmasından sonra irrasyonel patlamaları gördük hepimiz. Ya hep ya hiç, sıfır toplamlı bir oyun haline geldi bu. Sayın Cumhurbaşkanımız kongre üyelerine de tek tek anlattı. S-400'lerin F-35'lere tehdit oluşturmadığını, bunlarla ilgili düzenlemelerin yapabileceğini söyledi. Konuyu tamamen siyasileştirdiler. Bir pozisyon elde etmeye çalışıyorlar. S-400'den geri adım söz konusu değil. F-35 veya NATO güvenlik sistemi veya F-16'yla ilgili riskin oluşmaması için gerekli düzenlemeyi yapacağız. Patriotları alma konusunda hazır olduğumuzu ifade ettik. Fransa Devlet Başkanı sayın Macron'un açıklaması oldu. Bazı füzeleri teklif ettiklerini söyledi. Türkiye hiçbir zaman bunları almayacağını söylemedi."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki telefon görüşmesine de değindi ve "Suriye ve Libya'ya yaşanan gelişmeler önemli başlıklar oluşturuyor. Barış Pınarı'ndan sonra yaptığımız iki önemli anlaşma var. Sahadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Teröristlerin sınırımızdan tamamen uzaklaştırılması, güvenli bölge için çalışmalarımız devam ediyor. Eş zamanlı olarak mültecilerin evlerine güvenli şekilde dönmesi için ilgili kurumlar detaylı çalışmalar sürüyor. Güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde dönecekleri bir çalışma yapıyoruz. Birazdan Başkan Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasında bir telefon görüşmesi olacak. İran ve Rusya tarafına gerekli telkinleri yaptık. Nihai olarak Suriye'de çözüm bir siyasi geçiş ile gerçekleşecek" dedi.