Wall Street Journal, Dion Nissenbaum imzalı haberinde, düğümü çözmek için Washington'a gelen Türk heyetin temaslarının olumlu sonuç vermediğini, Türkiye'nin Brunson'u serbest bırakmayı reddetmesi üzerine Trump yönetiminin yeni yaptırımları gündeme getirebileceğini yazıyor. Gazete, krizin çözüme kavuşturulamaması nedeniyle Türk Lirası’ndaki değer kaybının sürdüğünü bildiriyor. Brunson krizinin Amerika'nın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ü yaptırım kapsamına almasıyla liradaki değer kaybının daha da hızlandığını hatırlatan Wall Street Journal, dünkü görüşmelerde anlaşma sağlanamaması nedeniyle Amerika'nın, yaptırımlarını, başka üst düzey Türk yetkilileri de kapsayacak şekilde genişletebileceğini öngörüyor.
Wall Street Journal, Türk ekonomisiyle ilgili haberindeyse liradaki değer kaybının devam etmesi ve durumun daha da kötüleşmesi halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önünde Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvurmaktan başka fazla seçenek kalmayacağını kaydediyor.
Gazete, Josh Zumbrun ve Christopher Whittall imzalı haberinde Türk Lirası’nın bu yıl ABD Doları karşısında neredeyse yüzde 30 oranında değer kaybettiğini hatırlatıyor.
Ancak habere göre yatırımcılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, vereceği borç karşısında çok ciddi taleplerde bulunan IMF'nin isteklerini kabul edip-etmeyeceğini sorguluyor. IMF'den 8 Ağustos günü yapılan açıklamada Türkiye'nin yardım talebinde bulunmadığı bildirildi.
Gazeteye göre, Türkiye belki de IMF'den hiç yardım istemeyecek. Ancak IMF'nin varlığı, ekonomik sorunları olan ülkelerin para birimleri açısından bir emniyet ağı olarak algılanabilir. Birçok yatırımcıysa böylesi bir emniyet ağının Türkiye için devreye gireceğini düşünmüyor. Bu da dünyanın gelişmekte olan en büyük ülkelerinden biri olan Türkiye üzerindeki baskıları arttırıyor.
Gazete ayrıca yatırımcıların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın para ve ekonomi politikaları üzerindeki nüfuzu nedeniyle de kaygılandığını vurguluyor. Bu da düşük faizden yana olduğunu söyleyen Erdoğan karşısında, Merkez Bankası'nı, Temmuz ayında yüzde 15,85'i bulan enflasyonu dizginlemek için önlem almaktan caydırıyor. Öte yandan uzmanlar, en azından şu anda Türkiye'nin gündeminde IMF'den yardım almak gibi bir plan olmadığının altını çiziyor. Ancak gazetenin görüş aldığı iktisatçı Victor Szabo, hiçbir ekonominin para biriminin günde yüzde 5'lik değer kayıplarıyla sürdürülemeyeceğinin altını çiziyor ve IMF'nin eninde sonunda Türkiye için tek çözüm olabileceğini, ancak bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından büyük bir siyasi mücadele anlamına geleceğini söylüyor.
Ancak ABD Senatosu’nda aralarında hem Cumhuriyetçi hem Demokrat senatörlerin bulunduğu bir grup, “Türk hükümeti haksız biçimde hapiste tuttuğu ABD vatandaşlarını serbest bırakıncaya kadar” Türkiye’nin uluslararası mali kuruluşlardan borç almasını kısıtlamaya yönelik bir tasarı da sunmuş durumda.
Washington Post ise Matt O'Brien'ın imzasını taşıyan haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, tıpkı Venezuela Cumhurbaşkanı Maduro gibi, hükümetinin başarısız politikalarının sorumlusu olarak tüm dünyanın ülkesine karşı açtığı ekonomik savaşı gösterdiğini yazıyor. Gazete hem Türkiye hem de Venezuela'da hükümetlerin merkez bankalarını ekonomiye zarar verecek adımlar atmaya zorladığını, ancak suçu yabancı ülkelere attıklarını kaydediyor. Türkiye'deki ekonomik sorunların krize dönüşeceğini öngören gazetenin haberi şöyle devam ediyor: “Türk banka ve şirketlerinin aşırı miktarda dolar borcu var. Türk Lirası’nın değeri çok düştüğü için bu borçları ödemeleri artık çok daha zor. Türk Lirası yılın başından bu yana dolar karşısında yüzde 27,7 oranında değer kaybetti. Bunun bir nedeni Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artışına gidip doları Amerika'ya çekme girişiminde bulunması, diğeri ise Amerika'nın son yaptırımlarının Türkiye'nin uluslararası kredilerden tecrit edilmesi olasılığını arttırması. Erdoğan'ın politikaları ise Türkiye'nin yatırım yapılacak ülke cazibesini yitirmesine yol açtı. Şimdi ellerindeki liralardan kurtulmak isteyenlerin sayısı çok arttı. Türkiye'deki piyasalarsa gelecek konusunda son derece endişeli. Son birkaç ayda hisseler, döviz ve tahviller büyük darbe aldı. Bu da Erdoğan'ın ekonomi savaşını kaybettiğinin göstergesi olabilir.”