Şehitler Ölür, Vatan Bölünür !

Şehit seven bir kültür, geliştirilerek, kendi kanlı ve kirli emelleri için, ölümü kutsamak, Türkiye ve İslamın Halifesi Erdoğan'ı hezimeten kurtarmayacaktır. Öldürmeye alışık bir toplum kültürü, acımasız, barbar ahlaktan yoksun, prensipsiz saldırgan kendi dışında herkesi düşman gören islamo-faşizm yaratmştır. İslam alemi, yaşamı değil ölümü kutsar. Bu dünyada insan gibi yaşamayı hak etmediklerini, Şehitlik demogojisiyle topluma yuturmaktadır.

Esma Akbalık

13.03.2020, Cum | 16:42

Şehitler Ölür, Vatan Bölünür !
Makaleyi Paylaş

Şehitler ölmez vatan bölünmez diyerek neyi kurtarmaya çalışıyorsunuz?

Başkasının ülkesini işgal edenlere, vatanlarını bölenlere; insanları katledenlere, göçe ve sürgüne mecbur edenlere barbar, zalim, katil, terörist denir. Dünyanın en tehlikeli terör örgtleriyle birlikte suriye'yi büyük bir savaşın içine çektiler. İnsanların can ve mal güvenliği kalmadı ve büyük göç yaşadılar. Barbar Türklerin pisliğini anlatmak, Esad rejimini temiz çıkarmak için değildir.

Bu gerçeği kimse inkar demez. Ama Türkiye devleti bu durumu, Suriye Tükiye'ye yapmış gibi lance etmektedir.

Bilmeyen, Türkiye'nin işgal altında oduğunu ve türklerin vatanlarını kurtarmak için esarete karşı savaşarak öldüklerini sanır. Bütün dünya Muhtar cumhuriyet'inin Osman'lı ayak oyunlarını gördü. Tarihte hiç bu kadar pisliğe batmamıştı.«Şehitler tepesini boş bırakmayacağız» diyerek, tepeler askerlerin cesetleriyle dolup taştı. ölümü meşru göstererek, kayıp yakınlarına, susmaları için mesaj veriyor. Bu aynı zamanda korkunun bir şekilde ifade edilmesidir.

Başkalarını öldürmeye gidenler ölür, başka vatanları bölenler bölünür.

Bunlar Şehit falan değil kibirli, gözü dönmüş, milletini ve ülkesini çok sevdiğini söyleyen, milli ve yerli Reis Recep kibiri uğruna öldürülmüşlerdir.

« Bir Gece Ansızın Gelebiliriz » diyen, Recep, Bir gece ansızın Rusya ve Suriye güçlerinin hışımına uğradı ve suurunu kaybetti, feleği şaştı, dil tutulması oldu,.

Türkiye Cumhuriyeti devleti 27 Subat 2020'de büyük bir şok yaşayarak lâl oldu.

Çünkü İdlib'de Rusya ve Suriye güçlerince ağır bir darbe aldı Ölü ve yaralı sayısını hiç bir yetkili çıkıp kamuoyuna açıklayamadı.Saatler sonra uluslararası medya büyük kayıplar olduğunu görüntülü olarak, bombardımanda yerle bir olmuş enkaz ve yükselen toz dumanları paylaştılar. Milletini seven Milli ve yerli Reis Recep, ekranlara çıkma cesareti gösteremedi. Önce millete yalan söylediler. Daha sonra 36 kayıp ve bir o kadar yaralı resmi olarak kabul edildi. Oysa olay yerinde savaş içinde olan bazı TSK. unsurları 150 kadar kayıp verdiklerini sızdırdı.

Sorun on veya bin askerin ölümü değil. Sorugulanması gereken şudur niçin, kim için ve nerde öldükleridir.

Kimlerle, kimi öldürmeye gittiler? Kimlerce öldürüldüler? Öldüklerinde Vatan ve millet ne kazandı veya ne kaybetti?

Bakın TC.yıllardır Kürdleri katlediyor. Kimse çıkıp bu masum silahsız insanları neden öldürüyorsunuz demedi. Türkler hep birlikte ırkçı sloganlarla nasıl güçlü olduklarını ve ne kadar çok Kürd öldürdükleriyle övündüler, Efrin işgali zafer olarak açıklandı. Kürdleri nasıl yendiklerini anlatarak kahramanlıklarını bitiremiyorlardı Bu başlı başına bir çıkmaz, çünkü devleti ve ordusu olmayan sivil, savunmasız milleti katletmek başarı veya zafer olabilir mi?

Ama Suriye resmi bir devletdir. Kürdlerle savaşmaya benzemez, «bir gece ansızın gelebiliriz» diyerek kabadayıca nara atıyorlardı.Ve verdikleri kayıp cenazelerinde «şehitler ölmez, vatan bölünmez» diyerek Kürdleri hedef göstererek sürekli bir savaş çığırtkanlığı yapıyorlardı. Öldürülen on binlerce Kürdün ölümü hiç kimsenin vicdanına, dokunmuyordu.

Neden? Çünkü Kürdlerin ülkesi yok, devleti yok ve sahipsiz. Uluslararası hiçbir destek alamıyordu. Erdoğan İdlib Hezimetinden sonra resmen ABD, Rusya ve AB ülkelerinden yardım dilendi. Yalvar yakar Putin kendi ayağına gelmesini kabul etti. Suriye karşısında yenik panikatak halde, ne yapacğını şaşırmış, bir gün önce savaşa karşı çıkanlar haindi, Putin'in yanına gidip geldikten sonra «ateşkes yaptık savaş bir an önce durmalı»dedi. Karşısında Suriye var ve işgalci türklere karşı anavatan savunması yapıyor. Tıpış tıpış çık dediler olmadı, o halde anlayacağınız dilden sizi defederiz dediler.

Şu durumda kim terörist, Suriye'mi terörist? Türkiye'yi bölüyor mu? devlet yıkıcılığı yaparak, bir devlet mi kurmak istiyor

Şiddet eylemleri mi yapıyor? Türkiye'yi işgal mi etti?

Tabi ki böyle birşey yok. O halde birde Türkiye'nin durumu nedir görelim.

Tükiye Suriye'ye zorla girdi mi? Evet.

Suriye toprakları işgal edildi mi? Evet

Suriye devlet ve toprak bütünlüğünü tehdit eden isalmcı terör örgütlerini destekliyor mu? Evet.

Objektif olarak, Türk devleti ve ordusu, işgalci, bölücü ve TERÖRSİTTİR.

Suriye defalarca ülkemden çık diye açıklamalar yaptı, ancak İslamın Mafyatik Halifesi Recep ve Türk devleti çıkmayız diyerek, «bir gece ansızın gelebiliriz » nakaratını tekrarladı Ve boyunun ölçüsünü aldı.

Bu durum devletsiz ve ordusuz, ve dört tarafı sömürgecilerce kuşatılmış, Kürdlerle savaşmaya benzemez.

Türk ordusu, İdlib'de ki tüm terör örgütlerini yanına alarak, sahte bir balon olan, SMD şemsiyesi altında toplayarak, zalim Suriye rejimini yıkıp, yerine demakratik bir rejim kuracaklarını söylüyorlar. Faşist teokratik bir rejim, Suriye'ye demakrasi ihraç ediyor. Bu çok komik

Bu söylemleri duyan aklı selim herkes şaşırır. Çünkü dünyanın en korkunç diktatörü olarak görülen Recep Reis ve T.C.'dir. İnsan hakları kırıntısının kalmadığı bu ülkede, düşünenler zidanda, hak arayan teörist olarak suçlanmakta ve en ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Ekonomik / politik kriz hat safhada, insanlar, ailece toplu intiharlar yapmaktadı. HDP eski eşbaşkanı Salahattin Demirtaş suçsuz yere rehin tutulmakta, Yazar Ahmet Altan tahliye edildi tekrar tutuklandı, Gezi davasında beraat eden Kavala, Recep talimatıyla tekrar tutulanmaktadır. Hukuk diye birşey yok,yasa yok, zindanlarda yer kalmadı ve ülke zindan oldu.Bu ülkede kanun tek adamın iki dudağı arasında çıkan laftır.

Bu devlet aklı başka ülkeleri diktatörlükle suçlamkta ve oraya demokrasi ihraç edeceğini söylüyor. Hani bir söz var, « Kılavuzu karga olanın başı pislikten çıkmaz» bu türkerin mevcut durumunu çok güzel özetlemektedir.

Yıllardır savaş içinde olan bir haylice yorgun düşen Suriye rejimi ve ordusu, Rusya'nın desteğiyle ayakta duruyor. 21. yy.'da Osmanlı torunları yeniden işgal hareketlerine soyundu. Önce Suriye'nin Kuzeyinde Kürdleri tehlike göstererek, terörist saldırılara karşı kendi toprak bütünlüğünü savunmak adı altında, uluslararası devlet olmaktan kaynaklı haklarını kullanarak, Suriye'ye girdi. Oysa Türkiye, Suriye'de savaşın başından itibaren Esad Rejimine karşı savaşan İşid ve diğer cihatcı islamcı terör örgütlerine her türlü lojistik yardımı yaptı.

Tükiye'nin birinci hedefi Kürdlerin Rojava Kürdistan'ında bir statü oluşturmasını engellemek, ikincisi Esad rejiminin yıkılması ve islamcı terör ötgütlerinden bir kemer oluşturmak.Ve en önemliside girdiği topraklarda hakimiyetini sürdürmek. Bu durumda, bu iktidari kimse değiitiremiyor. Recep yapmış olduğu yanlış politikalarla kendi sonuna koşuyor.İnsanlar ölüyor, şehitler ölmez diyorlar. Ülkede tam bir kaos atmosferi hakim,kutuplaşma, nefret en büyük bölünmedir. bu durumdan çıkmak için mevcut yapının yıkılması ve parçalanması kaçınılmazdır.

Kibirli bir akıl hastasının, kendine sevdalı, ölüleri kutsayan saldırganlığıyla, Kürdistan, Suriye ve Libya topraklarını zorla işgal ederek, Türkiye'yi içinden çıkılmaz bataklığa sürükledi.

Hiç kimse bu korkunç duruma hayır demiyor.

Kendine muhalefet diyen CHP bu iktidarın en zor annda can simidi oluyor, savaş teskeresine onay veriyor, ortak metinlere imza attıyor ve sonra karşı olduğunu söylüyor.kimse yüksek sesle Savaşa Hayır demiyor, savaşa karsı olmak suç. Suriye'li göçmenleri AB'ye karşı şantaj olarak kullanıyor. Kışın ortasında 10 binlerce kadın /çocuk demeden Yunan ve Bulgar sınırına yığarak,açlığa;yokluğa sullarda boğulmaya mahkum ettiler. Bu vicdansızlıkla bu uğurda şehitler ölür, şehitler tepesi dolup taşark, cesetlerin üzerinde yükselen Mafyatik cumhuriyet'in Resi Recep ve şürekası,bu bataktan çıkamayacak. Şehitler ölür vatan bölünür ve bu devran böyle devam etmez.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
15974 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:15:47
x