Mevcut iktidarın, kendi yapısını ve siyasi anlayışını daha güçlü kılmak ve işlemez duruma gelmiş devlet sistemini rahatlatmak üzere gündeme taşıdığı anayasa değişikliği ve referandum konusunda 25 milyon Kürdün dikkate alınmadığı, fikrinin sorulmadığı ve ayrıca tasarının meclisten geçtiği kadarıyla Kürd Sorununa herhangi bir çözüm üretmeyeceği gün gibi açıkta iken Kürdlerin de bu referandumda Evet veya Hayır biçiminde oy kullanmalarının istenmesi son derece tuhaf ve anlaşılmazdır.
Bu anlamda Kürdlerin iradesinin yok sayılarak muhatap alınmadıkları ayrıca mevcut Kürd sorununa da hiçbir şekilde çözüm getirip katkı sunmayacak, sadece T.C Devletinin bekasını esas alan ve ülke yönetimi konusunda rejim partilerinin siyasi rekabetine sahne olacak bu referandumda Kürdlerin yanlış olan iki taraf arasında bir tercih yapmaya zorlanmaları ya da iki yanlıştan birisinin kuyrukçusu durumuna düşürülmeleri esef verici bir durumdur.
Yine bu referandumda kendisini her zaman olduğu gibi bir Türkiye partisi gibi dizayn etmiş olan ve Kürdleri Türkiyelileştirmekte ısrarcı bir pozisyondaki PKK/HDP siyasetçilerinin Kürdistan’ daki mevcut yıkımı, vahşeti, çekilen acıları ve yoksullukları görmezden gelerek Kemalistlere yaranmak üzere Hayır cephesinin baş aktörlüğüne soyunması da ayrıca Kürd siyaseti adına utanç verici bir durumdur.
Statükoyu ve 12 Eylül faşist anayasasını militanca savunma rolüne soyunmuş olan PKK/HDP siyasetçilerinin kendilerine biçtiği ve bir türlü vazgeçemedikleri rolün Kemalistleri yeniden iktidara taşımak ve bundan da önemlisi mevcut iktidarın zorlanacağı koşullarda Kürd sorununun tartışılabileceği ortamı sabote etmek üzere kurgulandığı bilinmektedir. Açıkçası PKK/HDP anlayışının Kürdlere rahat nefes aldırabilecek, kendilerinin içinde olmayacağı ya da kendilerinin çıkarlarına ters düşen Kürdün hayrına hiçbir müzakere ve uzlaşma zeminini kabul etmeyeceği gün gibi ortadadır.
Bütün bunları söylerken amacımız niyet okumak olmadığı gibi sistem partileri arasında Kürdlerin çıkarına olmayacak ve Kürd sorununa somut çözümler üretmeyen parti veya taraflar arasında herhangi birilerinin kuyrukçuluğuna soyunmak gibi bir niyetimiz de yoktur. Tam aksine Kürd siyasetçilerinin Kürdlerin var olan sorunlarına odaklanarak kendi aralarındaki yapay sorunlarını aşmak kaydı ile en geniş Kürd ittifakında buluşmaları hem inancımız hem de temennimizdir. Bilinmelidir ki Kürdler kendi arasında güçlü bir birlik kurmadan Kürdistan’ ı işgal altında tutan sömürgeciler Kürdlerin hiçbir meşru hakkını vermeyecek ve onlar kendi devletlerinin bekası adına yine kendi aralarındaki çelişkileri birer teferruat olarak göreceklerdir.
Kürd Ulusal Muhalefeti Bu Dönemde Ne Yapmalı
Kürdün adının olmadığı hatta esamisinin bile okunmadığı, PKK/HDP siyasetinin ise “demokratik Türkiye ve ortak vatanda” karar kılarak Kemalist sol blokta yerini deklare ettiği bu önemli süreçte Kürd ulusal muhalefeti Kürdistani bir birlik anlayışı ile iki yanlıştan birisine taraf olmadığını göstermek, sadece Kürd ve Kürdistan sorunlarına çözüm üretmek ve kendi halkını sahiplenmek için alanlara, sahaya inerek referandum sürecini Kürd milli uyanışının sıçrama tahtası olarak kullanmalıdırlar. Ayrıca Kürd ulusal muhalefeti kendisini görünür kılmalı, Kürd halkına bir dünya acı çektiren ve onları iliklerine kadar sömürüp zulüm eden T.C. Devleti ve PKK/HDP siyasetini teşhir etmelidirler. Sahaya inmeyen Kürd’lerle tek tek temas kurmayan hiçbir parti ve siyasi yapının büyüme ve gelişme şansı yoktur. Kitlesi olmayan parti ve örgütlerin ciddiye alındığı veya sözlerine itibar edildiği de herhangi bir yerde görülmemiştir.
Kürdistani siyaseti esas alan yapıların 4 parça Kürdistan’ daki mevcut gelişmeler üzerinden Kürd halkına anlatacağı bir yığın olay ve onları aydınlatacak kıyamet kadar malzemesi vardır. Önemli olan halka inmek ve onlarla kucaklaşmaktır. Aksi durum Kürdleri makûs talihleri ile baş başa bırakmak, sömürgecilerin ve sekter siyasetçilerin insafına terk etmek olacaktır ki bu da ne siyaset ahlakı ne de yurtseverlik vicdanıyla tarif edilecek bir durum değildir.
Yurtsever ve milli olduklarını iddia edenler artık mevcut parti binalarını ve derneklerini ahbaplar lokali durumundan çıkarmalı ve gönlü oynamak istemeyen gelinler gibi “yerim dardır” mazeretine sığınmamalıdırlar. Yüzbinlerce yiğit evladını seve seve ölümlere gönderen ve yaptıkları fedakârlıklar sonucunda bir sıcak yuvaya bir lokma ekmeğe muhtaç hale getirilmiş bu vefalı ve asil millet kendisini özgürlüğe ve insanca yaşama taşıyacak siyasi yapılara geçmişte olduğu gibi bugünde sahip çıkabilecek kadar yürekli, cesur ve onurludur.
Buradan tüm siyasi çevrelere tekrar seslenmek istiyorum:
Ey Kürd siyasetçileri gerçekten samimi iseniz ve gerçekten bu halka hizmet etmek istiyorsanız gelin hep birlikte bu mazlum ve mağdur halkımıza sahip çıkalım. Gelinen noktada hiçbir vicdanlı Kürd siyasetçisinin Türk solunun fabrika imalatı süslü kavramlarının arkasına sığınarak veya sahte dindarların İslam’ı istismar ederek halkımızı kandırıp kullanmasına birlikte engel olalım.
Bizim derdimiz ve hedefimiz ülkemizin ve halkımızın özgürlüğü ve bu uğurda onun haklı mücadelesinin hizmetkârlığıdır.
Tekrar ediyorum: cesaret, bilgi ve samimiyet sahibi iseniz buyurun hep birlikte doğru araç ve yöntemler kullanarak halkımızla yeniden kucaklaşıp onlara hizmetkarlık yapacağımızı ve onların hizmetinde olacağımızı birlikte haykıralım.
Saygılarımla
09/02/2017 İSTANBUL
M. Hüseyin TAYSUN
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.