PKK Hareketini ortaya çıkaran ve kırk yıl boyunca Kürd halkına büyük acılar yaşatan kadrolarının birçoğu ya Kemalist Türk solundan ayrılma kişilerden ya da Kürd yurtsever hareketiyle hiçbir bağı bulunmayan şahıslardan oluştuğu bilinmektedir.
Kendilerine Marksist, Leninist yaftasını yakıştırmış bu şahıslar doğal olarak başlattıkları mücadeleye sınıf temelinde bir yaklaşım ve stratejiyi ortaya koyarak kendilerinden önce Kürd halkının mücadelesini ulusal temelde veren ve bu uğurda büyük şahadetler yaşamış Kürd önderlerini ve hareketlerini gericilik ve işbirlikçilikle suçlayarak Kürdistan’daki sömürgecilere karşı verilen mücadele tarihinin kendilerinden başladığı iddiasında bulunmuşlardır.
Dolayısıyla PKK daha işin başlarında Kürdistan’da mücadele vermekte olan tüm Kürd yurtsever örgüt ve kadrolarını hain ilan ederek bunlara yönelik amansız bir savaş ilan etmiş bu parti ve örgütlerin en seçkin kadrolarını ortadan kaldırarak bu yapıları tasfiye etme cihetine gitmiştir. Bununla da yetinmeyen PKK hareketi Kürdistan’da var olan milliyetçi yurtsever Kürd aşiretleri ve kanat önderlerine saldırarak onları itibarsızlaştırma yolunu seçmiş ve yine bahsi geçen bu çevrelerden birçok insanı katletmiştir.
Elbette ki PKK bütün bu eylemleri gerçekleştirirken sömürgeci devletin derin güçlerinden ve bu ülkelerin karanlık kişi ve odaklarından oldukça ciddi destekler aldığı da siyaset yapan birçok kişi ve kurum tarafından bilinmektedir. Bu konuda somut örnekler verilecek olursa bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Pilot Necati, Yalçın Küçük, Mihri Belli ve daha birçoklarını sayabiliriz. Yine dört parça Kürdistan’da yurtseverlikleri tartışılmayacak kadar açık ve net olan Kürd parti ,örgüt ve kişilerini düşman olarak karşısına alan PKK marjinal Türk sol örgütleri ve gerici Arap aşiretlerine tüm imkanlarını kullandırırken başta Irak KDP’si ve İran KDP’si olmak üzere Rojava’daki Kürd partilerine karşı savaş açmaktan geri durmamıştır.
Kuzey Kürdistan’daki kırk yıllık pratiğine rağmen Apo’nun dünyaya geldiği köyü dahi özgürleştiremeyen PKK özellikle son yıllarda ortaya koyduğu yanlış politikalarıyla on binlerce Kürd gencinin şehadetine ve milyonlarca Kürdün bölgeyi terk etmesine sebep olmuştur .Bütün bunlarla da yetinmeyen PKK Güney Kürdistan sahasına geçerek yüzlerce Peşmerge’yi katletmiş , onlarca sabotaj düzenleyerek ve yine binlerce köyün boşaltılmasına ve bu alanlara Türk militer güçlerinin girmesine sebep olmuştur.
Rojava sahasında marjinal Türk soluna ve gerici Arap aşiretlerine büyük destekler veren PKK her ne hikmetse kendisine rakip seçtiği Rojavalı Kürd partilerine sürekli saldırılar düzenleyerek onların ofislerini ateşe vermiş daha da önemlisi Güney’de Kürdistani mücadele içinde olan Roj Peşmergelerinin kendi vatanlarına ve evlerine dönmelerine bir türlü izin vermemiştir. Bunca yanlışlara sebep olmakla kalmayan PKK parti içindeki yaşanmakta olan yanlışlar ve uygulanana sekter politikalara muhalefet eden ve sömürgeciliğe karşı mücadeleyi en üst seviyelere taşıyan (Botan)Nizamettin Taş ve diğer önemli kadroların haklı ve yerinde eleştirilerine tahammül göstermeyerek bunların partiden ayrılmalarına neden olurken yıllarca kahramanca mücadele etmiş bu unsurları hain ilan ederek bazılarını katletme cihetine gitmiştir.
Gelinen bu aşamada Ortadoğu’daki barut fıçısında Kürdistan’ı kendi aralarında paylaşmış olan sömürgeci devletlerin İsrail-Filistin savaşını fırsat bilerek yeniden bir araya gelme gayretleri ve muhtemel Kürdistan’ın devletleşme çabalarına engel olmak üzere biri birileriyle yakınlaşma gayretleri Kürd ve Kürdistan için hayra alamet olmayan gelişmelere işaret etmektedir. Kürdler açısından bu zorlu ve kritik süreçte Kürdler adına mücadele veren yapıların tümünün oldukça dikkatli olması gerektiği bu süreçte ve Kürdlerin birliği doğrultusunda önemli ve samimi bir gayret sarf edilmesi oldukça elzem bir hale gelmiştir.
İşte bu gelişmelerden dolayı diyoruz ve temenni ediyoruz ki PKK geçmişte yaptığı büyük yanlışlardan hızla arınarak ve Kürd halkına verdiği büyük zararlardan dolayı halkımızdan özür dileyerek Kürd Ulusal-Demokratik Mücadele saflarındaki yerini mutlaka almalıdır. ,İçinde bulunduğumuz dönem örgütlerin devlete taşeronluk yapma dönemi olmadığı gibi düpedüz Kürdlerin mücadelede devletleşme sürecini hızlandırarak sömürgecilerin boyunduruğundan kurtulmak üzere halkımız için özgür bir yaşamı inşa etme dönemi olmalıdır.
M.Hüseyin Taysun
Â
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.