Türk Devlet geleneği Asırlar boyunca değişmedi, kalleş, ikiyüzlü, sinsi.
Bu gelenek günümüze kadar şekil ve yöntem değiştirerek devam etti. Araştırınız, hala en yüksek mevkiler (devletin üst kurumları, ordu, partiler, eğitim kurumları, yargı organları vs) bu Devşirilmişlerden oluşur. Devşirmek Türk Devlet geleneklerinde bir ekol olmuştur. Bugün Kürd halkının başına musallat edilen DAİŞ denilen köpeklerin tüm strateji ve taktikleri Türk Patentlidir. Destek, lojistik, kurmayları Türk devletinin direk kontrolündedir. DAİŞ Türk-İslam Sentezinin son versiyonudur.
Siz Devşirmeler topluluğu ve devletine; Sizin o iğrenç yüzünüzdeki maske Kobané,de direnen kahraman Kürd evlatlarının inancıyla yerle bir oldu. Günlerce, haftalarca Leş Kargaları gibi “sınıra“ mevzilenip ölülerimizin üzerine basarak Rojava’yı işgal etme hayalleri kurdunuz. “Düştü, düşecek“ diye el ovuşturdunuz. 2. Bir Kıbrıs hayalleri kurdunuz, saftirik siyasilerimizi kapı eşiğinize kadar çağırıp umut verdiniz, hem de “bana biat et, teslim ol, seni himaye ederim !“ dediniz. Umut vermeniz diye bir derdiniz olmadığını, asil hesabınızın bugün yarın düşecekler hesabıyla oyalayarak DAİŞ köpeklerinize zaman kazandırmak olduğunu son anda fark edebildi bizim saftirik siyasilerimiz. Buda bir ders oldu. Sömürgeci Barbar Türk’e güvenilmeyeceği bir kez daha tescillenmiş oldu.
Türk Devletinin Kukla Başbakanı “Kobané,nin düşmemesi için elimizden geleni yaparız, ama…“ diye devam eden sözünden sonra Türk devlet geleneğinin kalleş yüzünü de göstermekten geri durmuyor.
Sizin yardımınız, alakanız eksik olsun! Aman, sakin yardım etmeyin bugüne kadar Kobané,yi yıkmak için yaptığınız tüm düşmanlıkların iki kati Düşmanlığınıza devam edin , Kurd milletine , Kobané halkina çok daha iyilik yapmış olacaksınız. Siz düşmanlığınıza devam ettikçe, Ulusal birliğimizin güçlenmesine endirekt vesile oluyorsunuz. İdeolojik tahribatlarla Efsunlamış ve sizi “kardeş“ sanan beyinlerin üzerindeki karabulutları dağıtıyorsunuz.
Şimdi tarihin akışı tersine dönüyor, DAİŞ itlerinizin şahsında her gün ölümcül darbeler alıyorsunuz. Rojava’da ve Başur’da direnen halkımız, kardeşlerimiz, oğullarımız, kızlarımız ittifakın kimlerle olması gerektiğini idrak ediyor artık. Kürdlerin ittifakı Batı’dır, Birliği de öz kardeşleridir. Kobané,de DAİŞ itlerinizin başına düşen her bombanın aslında sizin başınıza düştüğünün bizde farkındayız artık. O kudurganlığınızın dışavurumu tüm hareketlerinize demeçlerinize yansıyor, kahroluyorsunuz. O yüzden içinizdeki o sinsi düşmanlığı dışa vuruyorsunuz. Düne kadar birlikte can-ciğer olduğunuz Esad’a bugün düşman demenizin bile yalan olduğunu, KOBANÉ’nin adını Esad köpeğinin aynen sizin Bakur’un bölge, şehir, köy adlarını değiştirdiğiniz gibi değiştirdiği “Ayn el-Arap“ (Arap Aynasi) olarak söylüyor olmanız bile sizi ele veriyor. Siz Devşirme Türklerin, Arapların, Farsların tek bir düşmanı vardır, KURDler. Münafık olduğu timsah gözyaşlarıyla tescilli bakanınız B. Arınç, Kobané’nin Kahraman evlatlarının yüzünüze vurduğu takatın acısıyla “Kürdler hele bir ayaklansınlar, dünyayı başlarına yıkarız!“ diye tehdit ediyor aklı sıra.
Siz hiçbir zaman Er meydanında kazanmadınız!. Sizin en büyük hüneriniz siyasi cambazlığınız ve başarınızın kaynağı “Devlet“ olmanın verdiği avantajlardır. Kürtlerin en zayıf noktası da Devletsiz olmalarıdır. En büyük hataları, Politikayı, siyaseti ideolojik sapkınlıklarda aramaları, düşmanlarının ipiyle kuyudan çıkma çabalarıdır. Tarih bir kez daha Kürtlere yönünü vermiş, bu şansı iyi kullan demiştir. Kürtler bu momenti artık ucundan yakalamıştır. İdeolojik saplantıları tarihin çöp sepetine atıp, kendi Ulusal Devletini kurmanın tek kurtuluş yolu olduğunu görmüştür. Zafer Kobané’de kahramanca çarpışan kahraman Kürt evlatlarının şahsında Kürt Ulusunun olacaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.