"Bizi gömmeye çalıştılar ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı” (Meksika Atasözü)
Azadî örgütünün Kürdistan'ının dört bir yanına ektiği bağımsızlık tohumları, yıllarca farklı ellerde yüklesen kurtuluş bayrağı ve bağrından fışkıran nice kahramanların direniş hikâyeleri Kürt ulusunun kayıp amentüsüdür. Kayıptır çünkü, kolektif belleğin en puslu sayfalarıdır ve sömürgeci devletlerin bile koparıp atmaya güçlerinin yetmediği modern ulusal bilinç zincirinin ilk halkasıdır. Kürdistan'da özgürlük için çarpan her yüreğin bir örgütlenme hücresine dönüştürüldüğü, tüm Kürdistan parçalarına nüfuz etmiş bir kurtuluş idealidir. İsyanın yenilgiyle sonuçlanması beklenildiği üzere azadî ruhunun mezar taşı olmadı. Türk devleti, hareketin lider kadrosunun önemli bir bölümünü idam ettiği halde Kürdistan halkı o tarihlerde mücadeleden asla vazgeçmemiş, Çabakçur Dağları’nda Botiyan aşiret reisi Omerê Faro, Mestan aşireti reisi Muso, Yado, Farqin Dağları'nda Şeyh Fexri, Sason dağlarında Mala Eliyê Ûnis, Ağrı Dağı'nda İhsan Nuri Paşa,Biro Heski Têli, Hesenan aşireti reislerinden Ferzende, Azizanlı Nado, Heyderan aşiret reislerinden Nadir ve Mamo Beyler gibi kahramanlar isyan bayrağını yükseltmeye, bulundukları sahaları korumaya, sömürgeci güçlere kök söktürmeye devam etmişlerdir. Cibranlı Xalit Beg’in, Doktor Fuad'ın, Yusuf Ziya Beg'in, Bavê Tûjo'nun çığlıkları Kürdistan dağlarında yankılanmaya devam etmiş, bağımsızlık kavgası onurun miheng taşında bilenmiş savaşçılar şahsında yoluna devam etmiştir. Zulüm saçan mahkemelerin idam sehpalarında "Yaşasın Kürdistan" diye haykıran kahramanların aziz hatıraları kalplerdeki özgürlük ateşini daha da harlamış, bağımsızlık ideali Kürdistan sathına yayılan bir milli dava haline gelmiştir.
Bu milli davanın soyağacı Kürdistan'ın en ücra diyarlarında dal budak salmış, kendi kahramanlarını yaratmış, bağımsızlık ırmağına maya çalmıştır.
Azadî ruhu,isyan sonrasında İran'a sığınan ama İran devletinin ısrarlı taleplerine rağmen silahlarını teslim etmeyen Kerem Beg, Şemsedinê Xalid, Süleymanê Ehmed Beg ve nice yiğidin kurşun yağmuruna tutulmasıdır. Yaralı Ferzende Beg’in İran zindanlarında zehir verilerek öldürülmesidir. Ferzende Beg’in ortanca kardeşi Kazım Beg'in tüm bu yıllar boyunca çekilen acıIarı, zulümleri Mahabad'da anlatması üzerine Qazi Muhammed'in Kazım Beg’e dönerek Off ki Off Kazım diyerek Kazım Beg'in adının Kazım Off ollarak belleklere kazınmasıdır.
Azadî ruhu, Mala Elîyê Ûnîs’dır, diğer ismiyle Qewmê Çîyê. Şeyh Said Efendi'nin isyan haberini duyar duymaz Elîyê Ûnîs çevre aşiretlerinin desteğiyle Melefan ve Hezzo'daki (Bugünkü Kozluk) hükümet binalarına ve karakollara baskınlar düzenler ve şiddetli çatışmalar sonucunda Melefan ve Hezzo ele geçirilir. Elîyê Ûnîs, sırtını Xerzan ve Sason dağlarına dayayarak onca zorluğa, kıtlığa ve hükümetin tüm kandırma vaatlerine rağmen aylarca direnir, teslim olmaz ve en sonunda hükümet güçleri kendisiyle uzlaşmak zorunda kalırlar. Tutuklu bazı çocuklarını almak için gittiği hükümet konağında kahvesine katılan zehirle maalesef kalleşçe öldürülür. Geride bıraktığı direniş bayrağını oğlu Erdirahmanè Elîyê Ûnîs devralır ve 1930'ların ortalarına kadar mücadelesini sürdürür.
Azadî ruhu, Lice dağlarında zalim yüzbaşı Ali Haydar'a kök söktüren kellesine büyük ödül koyulmuş çok yakın akrabaları tarafından öldürülmüş Ömerê Faro'dur. Azadî ruhu, Sivan aşiret reisi Kasım Ağa Köse’dir. Hani civarında yüzbaşı Ali Haydar'ın eline geçmesi sonrasında ağır işkencelere maruz kalmış, kızartılmış bir demir çemberin boynuna geçirilerek boynunun dağlanması karşısında bir ah bile demeden kahramanca direnmiş, yüzbaşının utanmadan dalga geçerek ''Kaso bu ne haldir" demesi üzerine, "Bu yiğitlerin başına gelen bir haldir, ne zulüm yapabilirsen yap'' der ve etraftaki askerler tarafından taşlatılarak öldürülür. Azadî ruhu, Motikan’ın Torin köyü muhtarı Çaçan ve oğullarının kollarının bağlanarak büyük bir kazanda kaynatılmış kaynar suya batırılarak haşlanmalarıdır.
Azadî ruhu,Kürdistan ideali uğruna kurulmuş tüm örgütlenmelerde yer almış, ömrü sürgün ve kovuşturmalarla geçmiş Kadri Cemilpaşa'nın Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nde geçirdiği 15 günlük zaman dilimi için "Kürt bayrağının cana can katan gölgesi altında geçirdiğim bu günlerin hatırası tüm ömrüme değer” deme mutluluğudur.
Bağımsızlık idealinin yakınlaştığı, Ala Rengîn’in tüm Kürdistan üzerinde dalgalanmaya hazırlandığı şu günlerde, Ala Rengîn’i dokuyan tüm Azadî renklerini hatırlamak önemli bir ulusal ibadettir. Ala Rengin, bir örgütün, bir partinin veya bir Kürdistan parçasının bayrağı değildir. Ala Rengîn, bir ulusal idealin, bir kurtuluş rüyasının ete kemiğe bürünmüş sembolüdür. Ala Rengîni yükselten güç, Xalid Begê Hesenî'nin kardeşlik elidir, Ferzende Beg'e saplanan kurşundur, Kazım Beg’in çektiği kederli offtur, Elîyê Ûnîs’ın kahvesine katılan zehirdir, Kasım Ağa'nın boynunu dağlayan kızgın demirdir, Kürdistan'daki tüm kuşakların çektiği ıstıraplar, gördüğü özgürlük rüyaları, tattıkları kısa süreli mutluluk anlarının toplamıdır. Geleceğe davet, geçmişe duyulan derin saygı, bugünün selamlanmasıdır.