Özellikle Kuzey Kürdistan'da asimilasyonun ve ekonomik çaresizliğin tüm kesimleri kuşatan, halkı sömürgeci devletlere muhtaç kılan şartların bir nebze iyiliştirilmesi en önemli siyasal önceliktir.
Günümüz dünyasında gittikçe çetrefilleşen, dallanıp budaklanan bunca toplumsal ve siyasal sorunun sihirli çözüm adresi şüphesiz tek başına devlet aygıtı olmasa da, Hannah Arendt'in "Devletsiz Halklar” makalesinde belirttiği gibi devlet herşeyden önce bir ulusu sunak taşına yatırılmış kurbanlık koyun statüsünden kurtarır. Küresel terör dalgasının ülke ve sınır tanımadığı bir dünyada ve özellikle Kürtlerin her türlü terör akınının mutlak hedefi haline geldiği Ortadoğu gibi bir coğrafyada devletin ne kadar yakıcı bir gereklilik ve korunma çatısı olduğu gerçeği tüm yakıcılığıyla bir kez daha anlaşılmıştır. Kürdistan'da uluslaşmanın, ulusal bir devletin gerekliliği ve önemini halk kitlelerine benimsetmenin yolu da güvenlik politikalarının yanısıra elbette bir dizi kalıcı kurumsallaşma pratiğinden geçmektedir. Bir halkın yaşadığı eşitsizlikleri dönüştürmek, adaletsizliklere karşı mücadele etmek ve kimi kazanımları sürekli hale getirmek inşa edilen ulusal kurumların yarattığı güven sayesinde ancak mümkündür.
Kürdistan'da birçok farklı siyasal deneyimin bugüne dek gün yüzüne çıkardığı temel hakikatlerden biri de ulusal bilincin ve ulusal değerlerin koruyucu ve taşıyıcı sütunlarının kadınlar ve gençler olduğu gerçeğidir. Dolaysıyla gençleri ve kadınları örgütleyemeyen, onların toplumsal enerjilerinden yararlanmayan, onların siyaset sahnesinde bir özne haline gelmesinin koşullarını üretmeyen hiçbir hareketin kök salma ve kalıcılaşma şansı yoktur. Özellikle Kuzey Kürdistan'da asimilasyonun ve ekonomik çaresizliğin tüm kesimleri kuşatan, halkı sömürgeci devletlere muhtaç kılan şartların bir nebze iyiliştirilmesi en önemli siyasal önceliktir.
Kadınlar cephesinde, özellikle yoksul ailelerin her türlü yükünü ve çilesini çeken kadınların belli üretim alanlarda istihdam edilmesi, ekonomik ve sosyal olarak güçlenmelerini sağlamak kadının aile ve toplum içindeki etkinliğini ve önemini arttıracaktır. Fırın, restorant, pastahane, ev yemekleri dükkanları, her türlü el işi atölyeleri, kadın kooperatifleri vb. sahalarda kadınların iş kurmasını sağlayacak ve sadece kadın nüfusu istihdam etmeye yönelik ekonomik desteklerin varlığı kadınların ekonomik bağımsızlığını hızlandıracak, bu da kadınların aile içinde eşleri ve çocukları üzerindeki siyasal ve kültürel belirleyiciliğini artırıcaktır. Amaç kadınları hazır bir maaşa bağlamak değil, iş kurmalarını sağlayacak, üretim yapmalarına yardımcı olacak küçük ölçekli bir sermaye desteğini sunmaktır. Yıllardır Avrupa Birliği projeleri aracılığıyla ve sadece sınırlı sayıda Kürt kadınının yararlandığı kimi imkanları ulusal düzeyde genişletilerek ulusal bir istihdam modeli haline getirmek mümkündür. Ayrıca şiddetle mücadele ve kadınların güçlenmesi doğrultusunda faaliyet yürüten dernek, sığınma evi vb. Kurumların desteklenmesi de bu bağlamda önem arzetmektedir.
Kuzey Kürdistan'da gençlerin eğitim yaşamı süresince yaşadığı en önemli sorunların başında barınma sorunu gelmektedir. Özellikle üniversiteye hazırlık ve üniversite öğrencilerini barındıracak yurtların çok sınırlı olması ve mevcut yurtların da devletin ve Türk-İslamcı cemaatlerin elinde birer asimilasyon kalesine dönüşmüş olması bu alanda atılacak adımların aciliyetini ortaya koymaktadır. Kürdistanî bir kültürel ve ideolojik hegemonyanın olmazsa olmaz şartlarından biri de bu tür yurt imkanlarına sahip olmaktan geçmektedir. Kürdistan'daki en bilinçli gençliği barındıracak bu yurtlarda özel okuma kütüphaneleri oluşturmak ve bazı gönüllü öğretmenler aracılığıyla akşamları bu yurtlarda siyasal ve kültürel çalışmalar yürütmek Kürdistan devletine giden yolu fazlasıyla kısaltacaktır. Ayrıca bu yurtlarda Kürtçe öykü, şiir, deneme üretimlerini teşvik edecek ödüller koymak, Kürtçe yazma ve okumayı çok cazip hale getirerek, dilin yeniden üretimini pekiştirecektir. Yurt merkezleri her ülkede her daim önemli birer siyasal mevzi, tüm siyasal hareketler açısından toplumsal örgütlenmenin en uzun soluklu güvencesi olmuştur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.