Bir hafta içinde güney Kürdistan’da olan gelişmeler aslında merak edilen pek çok soruya da cevap niteliği taşıyor.
Uluslararası iktisat literatüründe bir \'\' Ortadoğu iktisat modeli \'\' veya \'\'Ortadoğu üretim tarzı \'\' denilen bir teori vardır. bu teoriye göre Ortadoğu’daki pek çok ülke yeraltı kaynakları bakımından zengin olduklarından ( petrol ve doğal gaz ) sınai teknik, kültürel ,bilim ,sanat ve felsefede hiç bir üretim yapmaksızın sadece tüketici rolündedirler. Özelikle ekonomi dalında kendilerine özgü bir modelde oluşturmuşlar. Tek bir ihracat kalemine dayalı bir gelir bütçeleri var --çok az vergi ve diğer gelir kalemleri sayılmazsa -- üretime yönelik yatırımlar çok düşük seviyede tutularak tüm tüketim malları hazır ithal ediliyor. . Bütçenin 1. büyük gider kalemi de transfer harcamaları denilen maaş ve sosyal yardımlardır. Yani kimse üretime yönelik çalışmıyor ama herkes yüksek miktarlarda aldıkları maaşları harcayacak yer bulma derdinde. Ya tembel tembel oturarak yada sürekli seyahat ve tatillerde günlerini geçiriyorlar. 2. büyük gider kalemi de sağlık Harcamalarıdır çünkü hareketsizlik ve dengesiz beslenmeden dolayı Şeker, tansiyon karaciğer yağlanması gibi hastalıklar büyük oranlarda seyretmektedir. Spor yapma kültürü de olmayınca bu ülkelerde ciddi bir sağlık problemi hemde % 400-500’ler düzeyinde seyretmektedir. ve 3. kalan parada askeri harcamalara harcanmaktadır. yani ülke için katma değer yaratan hiç bir durum oluşmuyor. Bu yazdıklarım çok detaylı olan \'\'Ortadoğu iktisat modelinin \'\' çok kısa özetidir. daha devlet deneyiminin başında olan Güney Kürdistan’ın maalesef uygulama pratiği bu modele benzemektedir..
Halbuki Ortadoğu’da azda olsa üretim çalışma ve bilimsel verilere dayalı iktisadı modelleri de var .. İsrail ,azda olsa Türkiye ve İran .yani Arap olmayan ekonomik sistemler Kürdistan için daha uygun ve makul örnekler oluştururlar..
Bunu dile getirmemin nedeni bir kaç gün önce IŞİD barbarlarının güneye yaptıkları saldırılar ve Peşmerge komutanlarının rehavete kapılma haberleridir. Bunun yanında taktiksel bazı geri çekilmenin karalama ve yıpratma kampanyasına dönüşmesi anlamaya çalışmadır.. İnternet siteleri ve birebir görüşmelerde anladığım kadarıyla ;
Merkezi Irak hükümeti Rusya\'dan aldığı savaş uçaklarıyla Musul’daki IŞİD kuvvetlerini ağır bombardımana tabi tutmuş ve IŞİD daha fazla zarar görmemek için Ağır silahlarını ve bazı kuvvetlerini Suriye ve Batı Kürdistan’a kaydırmaya çalışmış. Bunu yaparken de kendine bir güzergâh açmak için Şengal ve civarı yerlere saldırılar düzenlemiş. .. Diğer taraftan Peşmerge Güçleri de buna izin vermedikleri gibi kendilerine kavuşmasını bekledikleri ağır silahların gelmesiyle önceden planlanan genel bir taarruzu beklemişler. Bu koşullarda IŞİD güçlerini takip eden Irak savaş uçaklarının gelişigüzel bombardımanlarından (Yanlışlıkla veya kasti ) zayiat vermemek için Peşmerge güçleri Şengal’daki bazı yerlerden taktik gereği geri çekilmiş ve bombardımanlar bittikten sonra geri dönüp bir saldırıya başlamışlar halkı korumaya çalışmışlar. . Yani tamamen askeri bir manevra....ama bu arada geri çekilmeyi iki Peşmerge birimi ciddiye alıp tekrar dönmemiş Şengal ve civarı az Peşmerge kuvvetliyle savunulmaya çalışılmış ve ağır silahlarla donatılı IŞİD kuvvetleri bir süreliğine buraları işgal etmiştir. Daha sonrada ilk paniği ve rehaveti atlatan Peşmerge kuvvetleri kendilerine kavuşan ağır silahlarla genel bir taarruza geçmiş Şengal, Késke , Zumar civarlarına girmiş ve mümkün olan az zayiatla duruma hakim olmuştur. Buradaki zafiyeti ve basiretsizliği elbette yapıcı ve samimi bir şekilde eleştirmek yüreği yanan her kürdün doğal hakkıdır. Tabi bunu Hazırlıkları aylarca önce görsel ve basılı medyasında başlatan ( ANF , K24.org ,Lekolin .com ,Özgür gündem g ,İMC ve Rohani tv ) \'\'Önderlik bürosu \'\'nun maksatlı karalama ve yıpratma kampanyasıyla karıştırmamak lazım. Güzel bir deyim vardır \'\' Bir musibet bin nasihattan evladır \'\' diye. İnşallah bu durumdan gerekli dersler çıkartılmıştır.
Şengal’deki gelişmeler IŞİD gücünün belirsizliğinden de kaynaklanmıştır. .IŞİD aynı anda bilinen tam altı farklı cephede savaşıyor. Irak- Şii ordu ve milislerle ,Suriye-baas cephesinde , Güney Kürdistan-Peşmerge güçleriyle , Özgür Suriye ordusuyla , Rojava -Pyd , El-Kaide ve iç muhalefetiyle . Üstelik tüm cephelerde de hasımlarını zorluyor. IŞİD\'in bu gücünü hiç kimse tahmin edememiştir . bence bu güçlerine kendileri de farkında değiller.. Bunun iki nedeni var.
1- IŞİD zihniyet ve itikadı görüşünün İslam coğrafyasındaki potansiyelinin bilinmemezliği ve tahminler ötesi fazlalığı.. Aldatılmış ve beyinleri yıkanmış pek çok Müslüman genç kısa sürede hurilere ve cennete kavuşmak için gözünü kırpmadan ölüme meydan okuyorlar. Yazılı medyasını az takiple görülür ki ölüm anında hurileri görüp sayan yüzlerce sapkın savaşçı anlatımları var.
Bir diğer belirgin taraftar depoları da Devletlerini kuramamış ve dolayısıyla bir ulusal aidiyet kazanmamış Halkların mensuplarının varlığı .. Kürdler, Çeçenler, Veziristanlılar, Peştunlar .. vb.. Bunların somut tek mensubiyet bağlılığı din ve mezhep üzerinedir. Sosyo-ekonomik , Sınıf ve uzmanlık dallarında mensubiyetleri olmayınca kendilerini ispatın tek dalga boyu din ve inanç kalıyor. Cihadiler için bitmez tükenmez bir kaynak yani.. Bu gerçeğin tespiti Kürdistan’daki dini eğitim kurumlarını sorgulamak gerekliliğini getiriyor. . Çünkü din , sadece din adamlarına bırakılmayacak kadar önemli olgudur...!! Ünlü sosyolog Dr Ali Şeriati’nin dediği gibi \'\' Dindar bir toplumu din adına ancak din alimleri kandırabilirdi ve zaten öylede oldu \'\' der..
2- İkincisi de Ortadoğu’daki emeksiz para demek olan muazzam petro-dolarların macera arzusu .. belirli güçlerin --tarihsel ve gelecek için --tatmin olma yeri ve büyük oyuncuların oyun oynama alanına lojistik destek ...Belki de Ortadoğu’ya yeni şekil denemeleri ve denge oyunları..
Güney Hükümetinin hem bunları öngörmesi hem de IŞİD ile acil bir hesaplaşmasının olmaması bu rehavetinin nedenlerinde sayılabilir. Peşmerge; Batı medyasının tabiriyle \'\' ORTADOĞUNUN SON SAVAŞÇILARI \'\' unvanını halen korumaktadır. Bir tür kurgusal Propagandalarla Peşmergenin Karizmasını çizme hareketleri inandırıcı ve etkili olmaz çaba Abesle iştigaldir...
Bu gelişmeleri insafsızca ve ilkesizce iftira ve karalama kampanyasına dönüştüren İmralı medyasının bu uğraşısı Hitlerin propaganda bakanı Joseph Golbels\'ti aratmıyor.. Kirli çabanın nedeni bir panik ve korkunun dışavurumudur..
Tarih içinde Kürdistan’ın diğer parçalarının Milli ve duygusal duruşlarını hep Güneydeki aktif değişimler belirlemiştir. Bunlar 1923.--1958- 1974 teki gelişmelerdir. özelikle 1958 de Melle Mustafa Barzani\'nin Sovyetlerden Iraq ve Kürdistan’a dönüşü ölü toprağı serilmiş tüm Kürdistan coğrafyasına adeta \'\'Kelebek etkisi \'\' yaparak beklenmeyen bir Kürdistani canlılık ve bilinçlenme oluşturmuştu ..
Güneyin artık tüm dünyaca da kabul edilmesi beklenen Bağımsızlık durumu geçmişe benzer bir etkinin yapacağı muhakkaktır. Bunun şimdiden pek çok emaresi görülmüştür. İşte panik ve kara kampanyanın asıl sebebi bu beklenen öngörünün yansımasıdır.. Rojavayé Kurdistanın mevcut egemen hareketin tahakkümünden kurtulması kısa sürede hesaplanabilir ama Kuzeyde en azından bir ciddi alternatifin çıkışı tetiklenir.. Rojavadaki İnsan hakları izleme örgütünün ( HRW ) raporlarındaki baskı ve insan hakları ihlallerinin nedenlerinde bu öngörünün olması yatıyor.
Bu gelişmeleri önlemek için hesapta olan pek çok güç , Kürdistan’ın bağımsızlık girişimlerini elbette baltalamak isteyecekler. İlkeli ve Onurlu duruş, Kendi Ulus oluşumuna uymasa da ( Demokratik veya çorba ulus ) bunlar tarafından kullanılmaya ve provakatif eylemlere taraf olmamada yatar. Mesela Güneyde Kantonal bölge kurmaya teşebbüs veya Berzani ve ailesine uluslararası yapılacak komploya karışmak gibi. Bu tür hareketlerden kaçınmak gerekir. Tüm Kürdistani güçlerin Zafer ve başarı inançları tamdır. Allah yar ve yardımcıları olsun.
Saygılarımla
07 / 08 / 2014
Abdul Nasır Sönmez
Not : Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını Gündeme getirmek için Beyaz saraya verilen bir istek metni vardı. Beyaz saray resmi Web sayfası bu metni imzaya açmıştı ve istenen 100.000 imza \'nın 87 500 atılmış. geri kalan imzalarıda tamamlamak için bu kampanya , gündemin yoğunluğundan dolayı unutulmamalı. son gün 22-8-2014 Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.